İyi okumalar...
"Biz geldik."
Abimin sesiyle başımı bulaşıklardan kaldırdım. Kolumla alnımı silip gülümsedim. Bu yorucu günde gelmesi iyi olmuştu. Uzaktan bile üzerimdeki bütün yükü alıyordu.
"Hoşgeldin." deyip bulaşıklara geri döndüm. Ne kadar çabuk biterse abimin yüzünü o kadar çok görebilirdim.
"Çok mu yoruyorsun kendini sanki?" dedi yanıma gelerek. Yine gülümsedim, beni düşünüyordu.
"Geliyorsun ya yanıma, bütün yorgunluğum geçiyor. Resetleniyorum. Sonra akşama kadar tekrar yoruluyorum, akşam yine seni görüyorum. Yine geçiyor hepsi." dedim gözlerimi bulaşıklardan ayırmadan.
Başımın üzerini öpüp saçlarımı önümden çekti.
"Güzel o zaman. İşten çıktım, bugünlük bu kadarmış. Yanına geleyim dedim. Çınar Bey'in de oturmuş seni bekliyor."
"Be-beni mi bekliyor? Niçin?" dedim başımı kaldırıp şaşkınlıkla yüzüne bakarak.
"Nasıl da seviyorsun... Seansın her gün var güzelim. O yüzden ya sen gideceksin ya o gelecekti. Biz de Çınar ile ne zamandır bir araya gelmiyorduk çağırdım. Biliyorsun benim iki tane kardeşim var. Ne sensiz ne de onsuz yapabilirim. İşi yokmuş geldi, seansı da orada yaparız dedi. "
"Anladım." deyip bulaşıklara geri döndüm.
"Ben bu yoğunlukta seans yapamam ki? O gelsin buraya diyeceğim, ayağına getirmek gibi olur. Zaten yeterince ayıbımı yaptım." deyip derin nefes verdim.
"Neden onu hayatından çıkarmak istediğini biliyor, anlattım."
Kaşlarımı çatarak bulaşıklarda olan gözümü abime çevirdim.
"Ne yaptım dedin sen?"
"Anlattım Defne. Bilmeye hakkı vardı. Seni affetmemesinin sebebi de onu düşünmeden kolaylıkla ayrılalım demen. Ayrıca kalbi fena kırık."
"Ben onu düşündüğüm için ayrıldım zaten. Neyse, zamanı geldiğinde yapıştırırım o kalbi. Yapıştırılabilirse tabii." diye mırıldanıp son bardağı da duruladım ve yerleştirdim.
"Kafeyi kapatayım, başlarız seansa." deyip kapıya ilerleyecektim ki kolumu tuttu.
"Kapatmana gerek yok, ben yapacağım. Siz konuşacaksınız."
"Olmaz öyle şey abi. Sabah da çalışıp gelmişsin zaten. Gel sen de yanımıza dinlendirsin."
"Seni öperek dinlendim ben zaten. Hadi gidin yapın seansı ben de çay koyup geliyorum." dediğinde başımı sallayıp önlüğü astım ve mutfaktan çıktım.
Etrafa bakarak olduğu yeri bulmaya çalıştım. Yine takım elbisesiyle cam kenarına oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Onun karşısında kadın mı vardı?! Evet vardı. Kadın benim yaşlarımda ve benden güzeldi. Belki de makyajlıydı...
Kadın nefessiz kalacak kadar konuşsa da Çınar yüzüne bakmıyordu. Buna sevinmiştim doğrusu. Daha fazla şahit olmayıp yanlarına gittim.
"Hanımefendi kalkar mısınız orası benim yerim?" dememle ikisinin de gözleri bana döndü.
"Kusura bakmayın ama kalkamam. Beyefendi geldiğinden beri bakıyorum, kimse yanına oturmamıştı."
"Evet oturmamıştı çünkü daha gelmemişti. O yerin sahibi şimdi gelmiş bulunmakta, lütfen kalkar mısınız? Ayrıca bir daha bana bakmanızı istemiyorum. İyi günler." diyerek telefonuna geri döndü Çınar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
Short Story"Neden söylemedin?" "Araştırdığıma ve deneyimlerime göre anksiyete bozukluğu olan insanlar psikoloğa gitmek istemiyorlar. Senin gibi normal karşılıyorlar. Sana psikoloğum dersem beni kovardın ve seni gözlemleyemezdim. Öğrenci olarak karşına çıkmamı...