İyi okumalar...
Saat on bire geliyordu ve ben biraz yorulmuştum. Abim mutfağa gidip geliyordu eminim o daha fazla yorulmuştu. Biz Elvina ile sadece olduğumuz yerde duruyorduk...
Çınar yok diye rahatça mutfakta durabiliyordum. Bugün canım garsonluk yapmak istemiyordu. İnsanların yüzünü görmek istemiyordum. Eleştirilerine o gözlerine katlanmak istemiyordum...
...
"Ben geldim."
Çınar'ın sesini duyduğumda kalbim bir hızlanmıştı. Telefon konuşmamız aklıma geldi. Hazır değildim şimdi diyeceklerini duymaya.
"Hoşgeldin." deyip bulaşıkları yıkamaya devam ettim.
İki adım mesafede durduğunu fark edebiliyordum.
"Yüzüme bakmayacak mısın?"
Sesi biraz sinirli gelmişti. Ben olsam ben de sinirlenirdim gerçi. Ama yüzüne bakarsam o şeyleri söyleyecekti... Derin nefes verip ellerimi duruladım. Tezgahtan sallanan havluya silip Çınar'a döndüm. Ellerini arkasında birleştirmişti. Üzerinde siyah tişört, siyah pantolon vardı. Yakışmıştı... Hiçbirşey olmamış gibi yüzüne bakmaya devam ettim.
"Seni tanımak istiyorum Defne. Seni görünce kalbim bir farklı oluyor. Hoşuna gidiyorsun sanırım. Düşüncelerini ve davranışlarını da sevdim tanıştığımızdan bu yana." deyip boğazını temizledi. Bazı şeyleri söylemekte zorlanıyordu benim de duymakta zorlandığım gibi...
Arkasından çiçek buketi çıkardığında elimi şaşkınlıkla ve yavaşça ağzıma kapattım. Kalbimin sertçe ve hızlı atışlarını hissedebiliyordum. Nabzım kulaklarımda bile atıyor olabilirdi...
"Senden hoşlanıyorum ve seni tanımak istiyorum Defne. Belki ilerleriz ne dersin?"
Kömür gözleri merak, heyecan ve korkuyla bakıyordu şimdi. Ne diyecektim? Çiçek buketini tuttuğu elinden bile etkilendiğim adam çıkma teklifi etmişti.
Boyu posu, bir endamı da vardı beni etkileyen. Ama asla psikolog - hasta ilişkimizden çıktığımızı hatırlamıyordum. Hep arkadaşça konuşuyorduk bu güne kadar. Ben bazen etkileniyordum o ayrı. O da etkileniyormuş demek. Mutfakta da Defne'm demişti, şakağımı öpmüştü...
Keşke yanımda abim olsaydı da ona da sorsaydım. Gerçi abim hep ima edip duruyordu. Beraber olmamızı ister gibi bir hali vardı.
"Çınar, özür dilerim beklettim. Ben, b-bilmiyorum ama... Of konuşamıyorum. Ben de senden hoşlanıyorum." dedim bir çırpıda. Hala yüzüme merakla bakıyordu.
"Yani, yüzün, saçların, boyun, yakışıklısın doğrusu." deyip başımı eğdim. Ah ne diyorum ben? Kabul et bitir işte.
"Ben de seni tanımak isterim." deyip titreyen ellerimi kaldırdım çiçeği almak için. Genişçe gülümseyip elimi tuttu ve çiçeğe getirdi.
"Teşekkür ederim." deyip yine bir elini yanağıma koyup şakağımı öptü.
Bu adam her dokunduğunda vücudum baştan aşağı titriyordu... Bu bir sorun muydu yoksa çok heyecanlandığımdan dolayı mıydı? Bunu ona soracaktım.
"Doğukan ile cumaya gitmemiz lazım. Gelince sormak istediğin şeyleri konuşuruz. İster psikolog olarak say, ister sevgilin olarak. İşleri yapabilir misiniz Elvina ile?" dedi hala bir eli yanağımdayken.
"Hallederiz, dikkat edin kendinize." dediğimde başını salladı ve arkasını dönüp mutfaktan çıktı. Ben de öyle elimde çiçek buketi ile kalmıştım.
Kapı kapanır kapanmaz yine açıldı. Elvina sevinçle yanıma geldi.
"Nasıl hissediyorsun?"
"Güzel." deyip gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
Short Story"Neden söylemedin?" "Araştırdığıma ve deneyimlerime göre anksiyete bozukluğu olan insanlar psikoloğa gitmek istemiyorlar. Senin gibi normal karşılıyorlar. Sana psikoloğum dersem beni kovardın ve seni gözlemleyemezdim. Öğrenci olarak karşına çıkmamı...