İyi okumalar...
Kafe hala kapalıyken biz masaların birinde oturuyorduk. Berk ve Kamil ortalığı toparlıyordu. Abim ile ben yan yana oturuyorduk. Böyle istemişti paşa. Madem kıskanacaktı neden aramızı yapmıştı ki? Acaba biraz ileri gittiğimiz için mi böyle yapıyordu? Son yaptığımız...
Çınar karşımızda oturuyor etrafı inceliyordu. Abim ile kavuştuğumuz gündeki gibi oturmuştık masaya. Ah, o gün...
"Bakın, iyi hoş seviyorsunuz. Ama-
"Ya s*k s*k konuşma. Sanarsın yetmiş yaşında dede. En azından ben zorla öpmüyorum."
Çınar'ın son cümlesinden sonra abime baktım. Çınar'a eskisi kadar yakın bakmıyordu. Çınar da öyle... Aralarına soğukluk girmişti işte...
"Sen bir gelsene, kuyruğuna bastılar herhalde."diyerek ayaklandı abim.
"Bastılar bastılar."
Çınar da ona uyunca çıkışa doğru yürüdüler. Kamil ve Berk de işi gücü bırakmış şaşkınca onlara bakıyorlardı.
"Oğlum bunlar birbirine sinirle mi baktı ben mi yanlış gördüm?" dedi Berk.
"He kardeşim ben de öyle gördüm ya."
"Hayır olsun." diyerek işlerine devam ettiler.
İnşallah kavga etmezler diyerek onları izlemeye başladım.
Yazardan
"Ne oluyor lan?! Ne bu atar gider?" dedi Doğukan elleri belinde.En sevdiğiyle kavga etmek istemiyordu, sorununu çözmek istiyordu ama karşısındaki pek de iyi yaklaşmıyor, kavga etmek istiyordu.
"Kızın yanında yumruk atıyorsun a*ına koyayım. Öptüm sadece ne var bunda?!"
"Ne mi var?! Kardeşim lan o kız. Tamam tut elini, saçını ama dudağından öpmek ne?!"
"Kendin öpmedin mi lan sanki?! Elvina'yı öpüp ağlatan ben miyim?!"
Çınar yediği ikinci yumrukla sendeledi. İleri gittiğini bildiğinden karşılık vermedi. Hatasını biliyordu ve karşısındaki haklıydı.
"Düzgün konuş." dedi Doğukan sinirle.
Defne'nin içeriden gördükleriyle artık sabrı taştı. Abisi fazla ileri gidiyordu. Çınar'a aynı konu yüzünden vurduğunu sanmıştı. Masadan kalkıp hızlı adımlarla kafenin kapısına yöneldi. Kapıdan çıkıp Çınar'ın önüne geçti ve abisine bağırmaya başladı.
"Abi! Yeter artık! Rahat bıraksana bizi! Biz yetişkin insanız! Ne yapacağımızı, yaptığımızı biliriz!" dedi Doğukan'a.
Doğukan kaşları çatık, hayal kırıklığıyla Defne'ye bakıyordu. Nasıl bağırıyordu böyle kendisine? Daha yeni barıştığı sevgilisi için...
Defne'nin konuyu yanlış anlaşmasıyla Çınar daha çok gerildi. Kardeşlerin arasını bozuyordu resmen. Elini alnına çıkarıp saçlarını geriye attı.
"Defne-
"Sus Çınar! Haklı falan değil! Kendisi beni sekiz yıl tek başıma bırakırken sorun değil! Sevdiğim beni mutlu edince sorun öyle mi?! Rahat bırak bizi abi!"
Doğukan duyduklarıyla daha çok kalbi kırılmıştı. Defne kendisini affetti sanmıştı ama... Meğer içinde tutuyordu nefretini.
"Bırakayım, bırakayım tabii. Yapmadığım şey değil sonuçta. Değil mi?" dedi dolu gözleriyle ve Çınar'ın yanından geçip gitti...
Çınar sinirle elini alnına vurdu.
"Defne, ah Defne."diye yakındı. İkisi de Doğukan'ın üzerine gitmişti ufacık şeyden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
Short Story"Neden söylemedin?" "Araştırdığıma ve deneyimlerime göre anksiyete bozukluğu olan insanlar psikoloğa gitmek istemiyorlar. Senin gibi normal karşılıyorlar. Sana psikoloğum dersem beni kovardın ve seni gözlemleyemezdim. Öğrenci olarak karşına çıkmamı...