Bir Hafta Sonra
Aynanın karşısına geçmiş lacivert, yün, boğazlı elbiseme uyacak bir makyaj yapmaya çalışıyordum.Çınar ile konuşmuş yemeğe çıkma gününü bugün kararlaştırmıştık. Abim her ne kadar huysuz olsa da izin vermiş, sesini çıkarmamıştı.
Ağır yapmak istemediğimden hafif beyaz tonları far sürdüm. Pek parlamıyor tam kararında duruyordu. Onu bırakıp kısa eyeliner çektim. Ardından rımel ve ruj...
Yatağımın üzerindeki beyaz el çantamı ve kapının arkasındaki yine beyaz kabanımı koluma asıp odadan çıktım.
Başımı kaldırınca yine abimi gördüm. Kendi odasının kapı pervazına yaslanmış umursamaz gözlerle beni inceliyordu.
"Hazır mısın?"
Başımı salladım olumlu anlamda. Birşey demeyince kapıya ilerlesin. Kapı kulunu tutmuştum ki bileğimden yumuşak tutuşunu hissettim, arkamı döndüm.
"Konuşalım mı biraz?"
Başımı salladım tekrar. Ne diyebilirdim ki? Diğer eliyle diğer elimi de tuttu ve ortamızda birleştirdi.
"Çınar'a da sana da güveniyorum. Ama ne onu ne de seni aşıkken gördüm, duydum. Yanlış birşey yapmanızı istemiyorum. Kafedeki olaydan sonra biraz daha dikkatli davranmanız kanaatine vardım. Şimdi de tek isteğim dikkatli olmanız, ileri gitmemeniz ve ilişkinizi zedeleyecek birşey yapmamanız. Tamam mı?"
Dediklerini halıya bakarak dinledim. Gözlerine asla bakamazdım bu sözleri söylerken. Sadece yumuşak sesini duymuştum.
Başımı salladım yine olumlu anlamda. Bir elimi bırakıp ensemi tuttu ve alnımı öptü. Saçımı okşayıp yanağımı da öptükten sonra yanımdan uzanarak kapıyı açtı.
"Hadi bakalım daha fazla bekletme çocuğu."
Dediğine tebessüm edip yüzüne bakmadan arkamı döndüm. Beyaz bantlı topuklu ayakkabılarımı giyerken uzattığı kolundan destek aldım. İşim bitince doğruldum ve güzel yüzüne bakabildim.
"Dediklerimi unutma ve çok geçe kalma. İyi eğlenceler."
"Sağol, görüşürüz." deyip arkamı döndüm kısık sesimle.
Merdivenleri abimin söylediklerini düşünürken indim. Apartmanın kapısını açtığımda karşımda bir prens görmeyi düşünmüyordum açıkçası. Arabasının kaputuna oturmuş, göğe bakıyordu ve Adem elması bas bas bağırıyordu... Siyah kumaş pantolonu, beyaz gömleği ve siyah ceketi
Adımlarım sekteye uğrasa da o fark etmeden düzeltebildim. Topuklularımın sesini duymuş olacak ki daha yaklaşmadan bana döndü.
Gülümseyip yavaşça kalktı yerinden. Yavaş adımlarla arabanın yanına gelip ellerini cebine soktu. Baştan aşağı gülen yüzüyle beni süzdüğünde biraz tedirgin olmuştum. Umarım kötü görünen bir yanım yoktur.
Önünde durduğumda bir elini cebinden çıkarıp belime götürdü. Kendine çekip yanağımı öptüğünde kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Kokumu da içine çektikten hemen sonra geri çekildi ama belimi hala bırakmamıştı.
"Çok güzel olmuşsun. Bakmaya doyamayacağım herhalde bu gece." dediğinde gülümsedim ve utangaçlığımı bir kenara bırakmam gerektiğini fark ettim.
Arkasındaki arabadan gözlerimi çekip gözlerine diktim.
"Sen de fazla yakışıklı olmuşsun. Neyse ki kimselerin olmadığı bir yere gideceğiz." dediğimde kaşlarını kaldırdı tebessümle.
Yemeğe çıkma teklifini o etmişti ben de nereye gideceğimize karar verenin ben olacağını istemiştim. Onu kafeye götürecektim. Sadece biz olacak, yemek yapacaktık. Böylece daha çok beraber vakit geçirmiş olacaktık. Yemek yapmak için malzemeleri dünden dolaba koymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
Short Story"Neden söylemedin?" "Araştırdığıma ve deneyimlerime göre anksiyete bozukluğu olan insanlar psikoloğa gitmek istemiyorlar. Senin gibi normal karşılıyorlar. Sana psikoloğum dersem beni kovardın ve seni gözlemleyemezdim. Öğrenci olarak karşına çıkmamı...