İyi okumalar...
Sabah yedide heyecanla kafenin önüne vardım. Elimdekiler bırakıp çantamdan çıkardığım anahtarla kapıyı açıp içeri girdim. Masaların üzerindeki sandalyeleri indirdim. Dün hazırlattığım menüleri masaların üzerine koydum. Herşeyin
tamam olduğunu gördüğümde mutfağa geçtim.Önlüğümü ve bonemi takıp getirdiğim tabak, çanakları tezgahın üzerine dizdim. Kahvaltı tabağı, tatlı tabağı, kahve kupaları, çay bardakları...
Onları dizmek bittiğinde müşterileri beklemeye başladım. Saat yedi buçuk olmuştu. Çınar ne zaman gelirdi acaba?
Elime bez alıp tabakları silmeye başladım. Hem zaman geçerdi hem daha çok temizlenmiş olurlardı.
Bir süre sonra mutfağın kapısı açıldığında panikle başımı kaldırdım. Elimdeki tabak yere düşerken sesten dolayı da irkilmiştim.
"İyi misin?" deyip yanıma geldi Çınar. Neden bu kadar korktuysam.
Başımı sallayıp yere eğilecekken bileklerimi tuttu.
"Ben temizlerim işe başladım o kadar. Önlüğün kirlenmesin." dediğinde yine başımı salladım.
Benim düşünmediğim şeyleri o düşünüyordu. İyi ki işe girmişti.
Bugün de beyaz tişörtünün üstüne mavi kareli gömlek giymişti. Gözlükleri yerli yerinde duruyordu. Saçları yine dağınıktı.
Tabureden kalkıp derin nefesler aldım. Yine yetmiyordu bunlar. Derin nefes almadıkça sinir oluyordum. Aldığım nefesin hepsi ciğerlerime inmiyordu sanki. Sinirle göğsüme vurdum.
"Senin astımın mı var?" dedi Çınar omuzlarımı tutup. Neden dibimde bitiyordu bu çocuk?
"Hayır." deyip yüzümü buruşturdum. Lanet olsun bıkmıştım artık şu nefes darlığından.
"Neyin var o zaman iyi görünmüyorsun?"
"Çınar! Bak ben insanım. Kötü olabilirim değil mi her insan gibi? Normal birşey bu, bu kadar büyütme." deyip arkamı döndüm.
Her hareketimi sorgulaması sinirimi bozuyordu. Bu kadar ilgilenmesini yanlış anlamama az kalmıştı.
Kapı sesi duyduğumda dışarı çıktığını anladım. İyice aileme benziyordum... Kendine gel Defne insanlar iyiler. En azından Çınar iyi.
Kapı sesi duyduğumda Çınar'ın geldiğini gördüm tekrar.
"Özür d-
"Müşteri geldi. Anne ve altı yaşındaki kızı. Kahvaltı istiyorlar." dedi tebessümle. Bu bana darılmamış mıydı yani?
Tebessümüne karşılık verdim.
"Tamamdır hazırlıyorum şimdi." deyip dolaptan malzemeleri çıkardım.
Yumurta ve çayı ocağa koyarken iki tane kahvaltı tabağı çıkardım. Avcum kadar aldığım kaselerden de on tane çıkardım. Beşini bir tabağa beşini bir tabağa koydum. İçlerine peynir, zeytin, domates ve reçelleri koyacaktım.
Çocuk için meyve suyu çıkarıp koydum. Tabağının yanına bir tane de gofret koyduğumda mutlu olmuştum. Mutlu olması gereken çocuktu...
Çınar yine kapıdan göründüğünde yanıma gelmesini söyledim.
"Bir müşteri daha geldi. Sadece Türk kahvesi istiyor."
"Tamam bunları götürebilirsin." deyip kahvaltı tabaklarını gösterdim.
"Özür dilerim bu arada. Bağırdım sana istemeden oldu." dedim kahvaltı tabaklarını alırken.
"Sorun değil." dediğinde başımı salladım teşekkür amaçlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
Short Story"Neden söylemedin?" "Araştırdığıma ve deneyimlerime göre anksiyete bozukluğu olan insanlar psikoloğa gitmek istemiyorlar. Senin gibi normal karşılıyorlar. Sana psikoloğum dersem beni kovardın ve seni gözlemleyemezdim. Öğrenci olarak karşına çıkmamı...