İyi okumalar...
"Şu peynirden de biraz koysana. Az gözükmesin."
Annemin tezgaha koyduğu peynire bakıp ayaklandım. Bir hafta geçmişti ayağım burkulalı. Çınar ile o gün hastaneye gittiğimizden beri pek acımıyordu. Hatta geçmiş bile sayılırdı. Eve gelince annemin sadece hesap sormasına maruz kalmış, gerisinde rahatça uyuyabilmiştim.
Peyniri çıkarıp masadaki tabağın üzerine biraz daha koydum. Çınar'ların gelmesini bekliyorduk şimdi.
Üç gündür göremiyordum onu. Fazla özlemiştim. Göremememin sebebi de şehir dışına çıkmak zorunda kalmasıydı. İş hakkında bir seyahat mi ne varmış. Onlar da uzmanlarıyla birlikte gitmek istemişler normal olarak.
Ama şimdi görecektim...
"İç çamaşırı da alacağız. Kızarıp bozarma da hemen seç çıkalım. Gelinliğini de öyle aham şaham bir şey seçme. Bir günlük giyeceksin zaten." dedi pencerenin önünde elindeki çayla.
Yine sinir olmaya başlıyordum. Yine içim huzursuzlukla dolmaya başlıyordu... Yine gözlerim doluyordu... Hepsine rağmen gülümsedim. Çünkü zorundaydım.
Çok geçmeden kapı çaldı. Gözyaşımı orada akıtıp hızla kalktım. Sakinleşecektim birazdan.
Ayağıma rağmen hızlı olmaya çalışarak kapıyı açtım. Güler yüzümü takınıp içeri davet ettim. Sonunda görebilmiştim...
Emine Nine ile kısa bir sarılmadan sonra arkasındaki Çınar'ın boynuna sarıldım. O da benimle aynı durumda olmuş olacak ki belimi sımsıkı sardı.
"Nerelerdesin sen?" dedim sessizce.
"Geldim."
Şakağımı öptükten sonra geri çekildi. Ellerimi tutup vücudumu süzdü. Ardından yüzümde durdu.
"İyisin değil mi? Yok bir şeyin?"
Az önceki olayı saymazsak yok sevgilim. Ama benim gözlerim işte. Dolmadan dururlar mı?
"N'oldu Defnem?"
Ellerini bırakıp tekrar boynuna sarıldım. Sadece onu çok özlediğim için gözlerim dolmuştu. Bu kadar.
"Seni özledim. İyi ki geldin."
Başını başıma yaslayıp sırtımı okşadı.
"İyi ki geldim. Ayağın dayanabilir mi bugün?"
Olumlu anlamda başımı salladım. Sırtımdaki ellerinin gevşemesiyle geri çekildim. Bu sefer yüzümü elleri arasına aldı. Tebessümle baktıktan sonra dudağımı öptü.
Yavaş ve sakin oluşu dizlerimin titremesine neden oluyordu. Çok geçmeden ayrıldı. Başparmağıyla gözyaşlarımı sildi.
"Ağlama, geldim işte."
Başımı salladım.
Geri çekilip eliyle yol verince mutfağa adımladım. Emine Nine ile annem masaya oturmuş yine koyu sohbete dalmışlardı.
Çınar'a masaya oturmasını söyledikten sonra çayları koydum. İşim bitince ben de masaya oturup sohbete dahil oldum. Hangi mağazalara gideceklerini tartışıyorlardı. Sessiz kaldım. Şuan tek derdim yemek yemekti. Bir de ara sıra Çınar'ı izlemek.
"Gızım, geçmiş olsun. Geçti mi ayaan?"
Çınar'ın yanındaki Emine Nine'ye döndüm.
"Geçti Ninem geçti. Sağol."
"Aman dikkat et gızım. Nazar oldun kesin sen."
Gülümsedim.
"Ninem haklı. O kadar kişi görmemeliydi bu güzelliği. Düğünde duvağını açma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
Short Story"Neden söylemedin?" "Araştırdığıma ve deneyimlerime göre anksiyete bozukluğu olan insanlar psikoloğa gitmek istemiyorlar. Senin gibi normal karşılıyorlar. Sana psikoloğum dersem beni kovardın ve seni gözlemleyemezdim. Öğrenci olarak karşına çıkmamı...