İyi okumalar...
"Ama... Çabuk çık kafemden. Çalıştığın kadar parayı veririm." dedim sinirden titreyen sesimle.
"Sence benim derdim para mı?" dedi rahatça yaslandığı sandalyeden. Nasıl bu kadar rahat olabiliyordu? Nasıl kandırmıştı...
"Abi lütfen gitsin." dedim bu sefer abime dönüp.
"Defnem, otur'bi . Sorun yok rahat ol. Sorun olursa zaten burada bulunamaz. Otur konuşalım." dediğinde derin bir nefes verip oturdum. Elini tutup kucağıma koydum güç almak için.
"Dükkanı aldığın Mehmet Dede, dedem. Seni dükkanı alırken gördüm. Tuhaf bakışların vardı. Heyecanlı değildin de. Tırnaklarla oynamalar, sürekli etrafta göz gezdirmeler, derin nefesler almalar... Bir sorun olduğunu anladım. Yardım etmek için yanında çalışma kararı aldım." dedi Çınar meydan okuyan gözlerle bakarak. Çocuk falan değil koskoca adamdı.
"Güzel tecrübelerin olsun, deneyimli ol diye olmasın o?" dedim tiksinerek yüzüne bakarken. Küçük bir kahkaha attı.
"O kadar arkadaş olduk Defne. Böyle şeyler söylemen hiç hoş değil." dedi yüzündeki gülümsemesiyle. Deli mi etmek istiyordu bu adam beni?!
"Neden söylemedin psikolog olduğunu?"
"Araştırdığıma ve deneyimlerime göre anksiyete bozukluğu olan insanlar psikoloğa gitmek istemiyorlar. Senin gibi normal karşılıyorlar. Sana psikoloğum dersem beni kovardın ve seni gözlemleyemezdim. Öğrenci olarak karşına çıkmamın sebebi de işe girme ihtimalimi artırmaktı."
"Şimdi kovmayacağıma nasıl bu kadar eminsin?" Deyip Kollarımı göğsümde bağladım. Buradan gitmesi yarım saati bulmayacaktı.
"Doğukan, sen kovsan bile o çağıracak. Doğukan'a karşı geleceğini sanmıyorum. O da istiyor seni iyileştirmeyi. İkiye teksin şansına küs."
"İstediğin kadar dibimde bit. Konuşmadığım sürece hiçbirşey yapamazsın."
"Hafife alma. Dediklerim kafana girdiği sürece iyileşeceksin."
"Bunu demen iyi oldu. Kendime kulaklık almam gerekecek."
"O zaman yeni bir garson da alman gerekir. Zira benim dediğim siparişleri duymazsan batarsın."
Bu Çınar inatçı ve iddialıydı. Eski, şirin Çınar'dan eser yoktu...
"Didişip durmayın. Ne yapacağız şimdi ?"
"Valla Doğukan'cım sen kasiyersin ben garson. Defne de patron. Öyle yaşamımızı sürdüreceğiz." dediğinde gözlerimi devirdim.
"Öyle değil. Defne, Çınar seni tedavi edecek elinden geldiğince tamam mı?"
"Aynen." dedim pencereden dışarı bakarak.
"Defne, lütfen." dediğinde derin nefes verip olumlu anlamda başımı salladım.
"Çalışabilirsin değil mi bugün?" İlgi dolu gözlerini görünce yine kalbime birşeyler olmuştu. Şefkat dolu sesi içime işliyordu. Bu adamı çok seviyordum.
"Sen yanımda olduğun sürece herşeyi yapabilirim." deyip gülümsedim.
Çınar'a döndüğümde kaşları çatık yine düşünür gibi bana bakıyordu. Manyaktı bu adam. İddialı bir şekilde ben de gözlerimi kömür gözlerine diktim. Bir süre sonra yumuşayıp güldü ve başını çevirdi. Boğazını temizleyip başka bir yere bakmaya başladı. Elini alnına koyup kaşlarını çattı. Yine birşeyler düşünüyordu manyak.
Kapı açılma sesi duyduğumda bakışlarımı oraya yönelttim. Müşteri gelmişti işte. Çınar ile yerimizden kalkarken abim şaşkınca bize bakıyordu. Çınar da baya baya garson olmuştu, neden hala çalışmak istiyordu ki? Psikolog ise otursun psikolog olarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİS
Short Story"Neden söylemedin?" "Araştırdığıma ve deneyimlerime göre anksiyete bozukluğu olan insanlar psikoloğa gitmek istemiyorlar. Senin gibi normal karşılıyorlar. Sana psikoloğum dersem beni kovardın ve seni gözlemleyemezdim. Öğrenci olarak karşına çıkmamı...