25.Bölüm

156 9 0
                                    

İyi okumalar...

Abim küçük bavulumu kapının önüne bırakıp doğruldu. Bir adım yaklaşıp ellerini yanaklarıma koydu.

"Her zaman arayabilirsin, gecenin üçünde bile. Çağıradabilirsin, anında burada olurum. Seni sevdiğimi ve her zaman beklediğimi unutma."

O güzel kahvaltı sonrası buradaydık işte. Çınar acil işi çıktığı için direkt gitmişti. Biz de abimle eşyalarımı toplayıp annemlere gelmiştik. Çınar ile bu kadar vedalaşmamıza da gerek yoktu zaten. Birşey değişmeyecekti ama abim...

Alnımı öptükten sonra saçımı okşadı ve arkasını döndü.

"Görmeyecek misin?" dedim merdivene adımını atmışken. Zaten gelecekti tanışma zamanı. Bari şimdiden selamlaşsalardı olmaz mıydı.

"İstemez."

Duraksamadan devam edip merdivenleri indi. Dolu gözlerimi boşverip kendimi sokağa atılmış yavru kedi gibi hissetmeden kapıyı çaldım. Aileme gelmiştim ne de olsa...

Annem kapıyı açıp geri çekildi.

"Hoşgeldin."

Yüz ifadesi normaldi. Hatta biraz mutlu gibiydi.

Hoşbuldum deyip ayakkabılarımı çıkardım ve bavulumla beraber eve girdim.

Kapıyı kapattıktan hemen sonra bana döndü.

"Doğukan yok mu?"

Gözlerinde biraz üzüntü vardı şimdi.

Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. Ne diyebilirim ki? Gelmek istemedi mi? Görmek istemedi mi?

Başını sallayıp salona doğru yürüdü.

Omzumu silkip bavulu kaldırarak odama geçtim. Kapının kenarına bırakıp bir kaç aydır gelmediğim odamı inceledim.

Pencerenin önündeki masam aynı duruyordu. Üzeri tozlanmıştı sadece biraz. Onun sağındaki yatağım da aynı şekilde. Birşey değiştirmemelerine sevinmiştim.

Bavulumu orada bırakıp yatağıma oturdum ve pencereden dışarı baktım. Herşey güzel olacak...

Belki bir kaç gün sonra tanışma olacak. Sonra isteme. Tabii bu süre zarfında abim ve Çınar ile hep görüşeceğiz.

Ardından söz ve nişan... Bunların alışverişleri vardı daha. Neden bu kadar şey vardı ki? Ben sadece mutlu olmak istiyordum stres olmak değil.

Umarım Çınar beni idare ederdi. O olmasa hayat zehir olmaya devam ederdi büyük ihtimal. İyi ki vardı...

"Defne."

Annemin çağırmasıyla istemeye istemeye yatağımdan kalktım. Hayallerim, ben ve Çınar iyiydik.

Odamdan çıkıp salona girdim. Kapı pervazında durdum. Televizyonun karşısına geçmiş örgü örüyordu.

"Efendim."

"Otur da konuşalım biraz. Hiçbirşeyden haberimiz yok."

Biraz sitemle söylediği şeyle içeri girdim. Yanındaki koltukların birine oturup televizyona döndüm. Ne anlatabilirdim ki o sormadan. Hevesli hevesli sevgilimi anneme anlatamazdım.

"Ne zaman ve nasıl tanıştınız?"

Annem bu soruyu sorunca kafama dank etti! Annem Çınar'ı görmüştü ki. Kafede tartıştığımızda da Çınar vardı ve anneme kafeden çıkmasını yoksa polisi arayacağını söylemişti...

Çınar o zaman her ne kadar farklı bir kılıkta olsa da annem tanır diye düşünüyordum.

Farklı bir senaryo mu kurayım yoksa olanları mı söyleyeyim... Elimi alnıma götürmemek için büyük bir uğraş veriyordum. Tırnaklarımı çoktan yolmuştum.

ABİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin