15.Bölüm

156 13 0
                                    

İyi okumalar...

"Defne!"

Doğukan çevik bir hareketle arabadan inip kardeşinin peşinden koştu. Çok endişeliydi şuan. Merak ediyordu kardeşi neden böyle birşey yaptı. Can parçası ağlar bir şekilde koşuyordu sadece...

Çınar ise tahmin etmiş gibiydi. O daha yavaş bir şekilde indi arabadan. Defne anahtarı zar zor çıkarıp apartmana girmişti. Doğukan da yedek anahtarı çıkarıp peşinden girdi. Çınar ise aralık olan kapıyı son anda tutup içeri girebilmişti.

Defne her ne kadar hızlı adım atsa da Doğukan'dan kaçamamıştı. O birer birer ama hızlı bir şekilde merdivenleri çıkarken Doğukan ikişer, üçer bir şekilde çıkmıştı. Sonunda kardeşini omuzlarından yakalayıp kendine döndürdü. Sıkı bir şekilde sarılıp sırtını okşadı. Şakaklarını öptü... Bu hayatta canından çok sevdiği üç kişi vardı. Ama dürüst olmak gerekirse en çok kardeşini seviyordu normal olarak. Kendi kan, kendi canındandı.

"Sakin ol birtanem. Yok birşey. Bak ben yanındayım her zaman. Kötü olan hiçbirşey yok. Yok." dedi sırtını okşarken.

Defne içindeki huzursuzluğun yavaşça akıp gittiğini hissediyordu. Abisi ona bu hayatta bahşedilmiş en önemli şeydi. Hiç bulamadığı huzuru veriyordu bir kere. Sevgiyi...

Onları izleyen iki kişi daha vardı tabi. Çınar ve Elvina. Çınar Defne'ye neyin iyi geldiğini bildiği için kardeşleri ayırmadı, müdahalede bulunmadı. Bugün kıza iyileştiğine dair şeyler söylerken şimdi bu halde olması canını sıkmıştı. Bazı şeyler görememişti demek. Sakin olduğu bir zaman konuşmaları gerektiğinin farkındaydı.

Elvina ise iki kardeşi imrenerek izliyordu yine. Doğukan Defne'ye sarılınca Defne'nin ağlamasının durduğunu fark etmişti. Defne'nin ilacının Doğukan olduğunu anladı böylece. Doğukan ise ne de güzel sarmalıyordu kardeşini...

İç çekişlerinden sonra başını abisinin boynundan çıkardı. Korku içine yerleşmişti yine. Huzursuzlaştı tekrardan. Abisi bırakıp giderse? Çınar da güçsüzlüğünü görüp ondan bıkarsa?

"Yavrum, iyi misin?" dedi Doğukan ellerini Defne'nin yüzüne yerleştirip yanaklarını okşarken.

Defne başını salladı. Abisine bakamıyordu bir türlü. Bakarsa onu bırakıp gidecekti sanki. Alnına konan öpücükle huzursuzluğu yine gitmişti.

"Birtanem ne oldu birden? Ne güzel olmuşsun bak, elbisen çok yakışmış. Neden birden çıktın arabadan?" dedi ılımlı sesiyle. Farkındaydı ki kardeşinin konuşması için çok çok sakin olması gerekiyordu.

Yaşlı gözlerini abisine çıkartabildi sonunda. Abisi çok güzel olduğunu söylemişti. Arabada düşündüklerini değil. İçine su serpilmiş, daha bir rahatlamıştı.

"Elbisem, çok mu dikkat çekiyor abi? Süsü fazla mı kaçırmışım bana bakarlar mı? Bakmasınlar. Bakacaklarsa değiştireyim mi?"

Doğukan kardeşinin ağzından dökülen cümleleri duyunca olduğu yere çakılmıştı sanki. Neden böyle konuşuyordu? Kendisi de elbet farkına varabilirdi böyle şeylerin. Şimdi neden kendisine küçük bir çocuk gibi soruyordu? Delirmiş olma düşüncesi beyninin kenarlarından geçerken bir çırpıda yollattı onları.

Çınar da duymuştu Defne'nin dediklerini. Sinirle yüzünü sıvazladı. Lanet insanlar yapmıştı sevdiğini böyle. Hala da yapıyorlardı...

"Hayır meleğim, oldukça uygun giyinmişsin. Ne açık ne dikkat çekici. Kararında. Eğer bakan olursa bana söyle tamam mı?"

Defne başını salladı. Huzuru tekrar istediğinden abisinin boynuna kollarını doladı. Beline dolanan kollar onu hiç bırakmayacağının sinyalini veriyordu. Başını omzuna koyup biraz dinlendi.

ABİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin