31.Bölüm

1.3K 62 10
                                    

mediadaki-Ece(Dilay'ın ablası)

mediadaki bölüm şarkımız umarım beğenirsiniz :)


İYİ OKUMALAR :D

EGE

Dilay'ı elinden tutup kendimle beraber ayağa kaldırdım. Hava iyice soğumuştu. Eve gitsek iyi olacaktı. Arabaya doğru yürürken arabanın yanında hissettiğim hareketlikle çalıların ardına Dilay'ı dan yanıma çekip gizlendim. Dilay'a susmasını işaret ederken belimdeki silahımı hemen elime aldım. Arabanın yanında kırmızı maskeli görmek kanımı dondurmuştu. Bunların burada ne işi vardı?

GECE

Hayat hep birilerini senden almaz mıydı ki?  Yeni insanlar tanırken bazı yakınlarımızı kaybediyorduk. Can bildiğim kardeşim de gitmişti.  Mezarlıktan döndükten sonra kendimi odaya kapattım. Yatakta cenin pozisyonunda saatlerce ağladım. Hiçbir şeyin anlamı kalmamıştı artık. Sonsuz sevdam gittiği gibi can kardeşimde çok uzaklara gitmişti. Benim yüzümdendi. Yolunu kaybetmiş arılar gibiydim. Kovanıma gitmek için dolanıp duruyordum. Saniyeler bile benim için sayılıydı. Evimi bulamazsam ölürdüm. Beynimde taşıdığım bombadan korkuyordum. Her an patlayıp beni ailemden ayıracaktı.  Elimde sımsıkı tuttuğum çerçeveye baktım. Titreyen parmaklarımı önce Sertaç'ın yüzünde sonra da hüzünle Efe'nin gülen yüzünde dolaştırdım.

''Affedin beni. Size zarar gelmeden ölmeyi beceremedim. Affet Efe, kardeşim... Artık nasıl yaşarım ben? Nasıl mutlu olurum? Nasıl? Nasıl yaparım? Dişlerimi sıkıp ağlamama devam ettim. Hatıralarla savaşmaktan yorulmuştum.

***

''Sertaç, şuraya bak!'' diye heyecanla süslü ahşap köprüyü gösterdim. Güzel gözlerini bana çevirip ''Hadi gidelim.'' demişti. Sağ elimi sol eli ile kavramıştı. Koşarak köprünün üstüne çıkıp karşımızdaki güzel manzaranın keyfini çıkarıyorduk. Havai fişekler atılırken mutlulukla ona döndüm.

''Sertaç, ben mutluluk hastalığına yakalandım...'' deyip kıkırdadım. Sertaç bu sözlerimle güzel gülümsemesini sergileyip bahar havasına nefesini bıraktı.

''Ya ben... Ben mutluluktan ölebilirim.'' dediğinde ölüm sözcüğünden titremiştim. Gözlerime dolan hüznü atamamıştım. Sertaç gülümseyip yüzümü elleri arasına aldı. Bana daha da yaklaşıp ''Gece gözlerine hüzün düşürme aydınlığım. Gözlerinde ki aya kara bulutlarını örtmesinler...'' dedikten sonra burnumun üstüne uzun öpücüğünü bıraktı. Mutluluktan gözlerimden yanağıma damlalar süzülünce bana gülümseyip başımı göğsüne bastırdı. Siyah saçlarımda sihirli ellerini dolaştırıp ''Sen benim nefesimsin...'' dedi. İçimin en derinlerinden ''Sende benim nefesimsin...'' diye mırıldandım.

***

 Gözlerimi hızla açtığımda nefes nefese kalmıştım. Eski hatırladığım bu anı içimi kanatmıştı. Yıpranmış hayatımda bana geriye kalan sevdiklerimin anılarıydı. Ağlayarak yatağımdan kalktım. Etraf karanlığa hapsolmuştu. Üzerime siyah ceketimi alıp odamın balkonuna çıktım. Yeni duran yağmurun kokusunu içime çektim.

''Hiç unutmayacağım değil mi? Hiçbir zaman işlendiğiniz yerden gitmeyeceksiniz. Beynimdeki bombanın verdiği zamana kadar seveceğim sizi. Sorunlu kalbimde saklasam da güvenin bana. Efe, Sertaç gittiğiniz yerde huzurlu olun. Çok yakında yanınıza geleceğim...'' diye mırıldandım.  Şehrin rengârenk ışıkları gözlerimi kamaştırırken nemli gözlerimi hızla silip odama girdim. Leptabımı açıp mailime gelen bilgileri okumaya başladım.

KIRMIZI MASKELİLER; Amerika dan gelen bu topluluk ölüm makinası gibilerdir. Genellikle kılıç, sallama ve bıçak ile kurbanlarını öldürürler. Öldürdükten sonra da üzerlerine haç işareti koyarak kurbanlarına işaret bırakırlar. Şimdiye kadar gelmiş geçmiş en tehlikeli grup olarak ta bilinmektedirler. Kurbanları yanlışlıkla silahla öldürülürse yetinmeyip yakınlarının peşine düşen takıntılı katillerdir.

GECE'NİN HÜZNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin