28. Bölüm

1.3K 71 27
                                    

mediadaki-Efe

mediadaki bölüm şarkımız. okurken dinlemenizi tavsiiye ederim :)

Bu bölüm bana hayran olduğunu söyleyip hayatımı renklendiren biricik arkadaşım hatta kardeşim Dilay'a gelsin :) seni seviyorum canım <3

 iyi okumalar:)

EFE

Sabah kalktığımda onca olay içimde acı bıraksa da yaşamak zorunda olduğumu söyledim kendime. Okulda yine o kızı görünce gülümsememe mani olamadım. Dilay, bütün güzelliği ile koridordasalınıyordu . Ona bakan erkeklerin gözünü yerinden çıkarmak istiyordum.  Sanırım benâşık olmuştum . Kimseye söylemeyip aşkımı da içimde yaşıyordum. Kahve saçlarına dokunmak istesem de kendime dur diyordum. Senin yolun tehlikeli yaklaşma diye kendimi uyarıp duruyordum. Sırf bu yüzden de üç aydır ondan hoşlansam da yaklaşmıyordum. Onu kederli dünyama çekip mutsuz olmasına katlanamazdım.  Bahçeye çıkıp arka tarafa geçtim. Banka uzanırken her zaman burada gizlenmenin beni rahatlattığını düşündüm. Gözlerimi her kapadığımda da zihnimde Dilay canlanıyordu. Gülümsemesi ile kalbimi yerinden fırlatıp duruyordu. Üstüme düşen sarı çınar yaprağını alnıma koyup yeniden gözlerimi kapadım.  Ve Dilay'ın hayalinde kayboldu ruhum. Keşke normal bir hayatım olsaydı. O zaman kaçmazdım ondan. Gidip sımsıkı sarılır "Dilay, ömrümün sonuna kadar benimle olur musun?'' derdim. Derdim işte. Sonra kahve saçlarına dokunurdum, güzel yanağına aşk buseleri kondururdum. Sıcacık elini avucuma hapseder hiç bırakmazdım. Benimsin derdim hep. "Benimsin ve hiçbir yere gidemezsin!'' derdim. Biliyorum kabaydım ama onu başkası ile paylaşamazdım ki. Seviyordum işte. Hem de ölümüne... Alnımda bir el hissedince hızla gözümü açmadan bileğini kavramıştım. Gözlerimi açtığımda gördüğüm yüzse kalbimde davul çaldırmaya yetmişti. 

"Şe... Şey... Şey vardı. Yaprak'' derken gözlerini büyütmüştü. Yanakları kıpkırmızı olmuştu. Çekingence bana bakıyordu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ellerimde kavradığım bileği sıcacıktı. İçimde bir huzur baş gösterirken bana hala korku ile baktığını gördüm. Elimi istemesem de bileğinden çektim.  Bana sıcacık gülümsemesini gönderdiğinde içim daha da ısınmıştı. Özlem ve aşkla ona bakarken "Yanına oturabilir miyim?'' dedi. Başımla onaylayınca çekingence eteğini düzenleyip oturdu. Derin nefes dışarı bırakırken ben uzun kahve saçlarına, kırmızı dudaklarına, yeşil gözlerine bakıyordum.

"Bu arada ben Dilay'' deyip elini bana uzattı. Yutkunup elini tutuğumda "Sınıf arkadaşınım.'' dediğinde gülümsedim. Biliyorum zaten. Gözlerimi bir saniye olsun ayırmadım ki senden. Tabi bunu diyemedim.

"Memnum oldum. Ben de Efe'' dedim. Gülümserken kalbimin daha da hızlanmasına neden oldu.

"Hep burada oturuyorsun. Neden burayı sevdiğini anladım.'' dediğinde önce şaşırdım. Beni mi izliyordu? Pot kırmış gibi dudağını ısırdığında muzipçe gülümsedim.

"Beni mi izliyorsun?'' dediğimde yanakları daha da kızardı. Ne yok dedi ne de evet. Bende kızaran yanaklarına ve ona bakmaya doymasam da baktım. Aşk zaten doymamak demek değil miydi?  Zil çalınca ayağa kalktığımda Dilay bileğime titreyen eli ile tutundu. Gözlerimi ona çevirdiğimde korkarak kalkıp gözlerime baktı. Hala ben ne olduğunu anlamadan parmaklarının ucunda uzanıp yanağıma uzun bir öpücük bıraktı. İçimde kocaman bir bahar oluşurken "Seni seviyorum Efe...'' dediğinde büyümüş gözlerimle ona baktım. Oha abi! Ben teklif etmeden o mu etti? Hay Allah'ım ben nerelere gidim? Kimlere para dağıtayım? Yok, yok kurban keseyim ben. Oğlum mallaşma yazık koyuna. Lan öleceğim abi. Kalbime bir haller oldu.  Dilay hala bana merakla bakarken siktir ettim tehlikesini de düşmanını da. Dilay'ı bırakmam ben.  Sağ elimi yanağına koyup alnına uzun öpücük bıraktım. Çekildiğimde bana heyecanla bakarken kızarmış yanaklarını parmak ucumla okşayıp gözlerine odaklandım.

GECE'NİN HÜZNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin