9.Bölüm

1.8K 104 0
                                    

ÇAĞRI'DAN

Tüm zamanımız yolda geçmişti. Okulda otobüs durduğunda iki kız öğrenci bana müdürün odasını sordu. Biri uzun boyluydu. Simsiyah beline kadar gelen saçları vardı. simsiyah gözleri kalbimin bir anda teklemesine neden oldu. İlk defa bir kızın önünde kekelemiştim.

''Şu... şu tarafta.''dedim işaret parmağımla göstererek.  Güzel gözleri o yöne kısa bakış attıktan sonra yeniden bana döndü. Sessizce yutkundum. Sıcak mı olmuştu burası? Hal bu ki sonbahara girmiştik.  Kızın gülen yüzünü görünce anlamıştım. Güneş değildi beni ısıtan. Bu kızın gülümsemesiydi. Sağ elini bana uzatıp şirin gülümsemesi ile bana baktı.

''Ben Elif. Burada yeni öğrenciyim.''dedi. titreyen sağ elimle yumuşak elini tuttum.

''Be... ben Çağrı. Hoş geldiniz'' dedim. İkimiz birbirimize odaklanmışken yanında ki kız elini bana uzatıp kaşını çatmıştı. Ne olduğunu ben anlayamadan söylediği sözler okulu inletecek kadar kahkaha atmama neden oldu.

''Ben de Selin. Yeni öğrenciyim de anlaşılan bu okul çok saçma.''

Gerçekten şirin kızlardı. Selin aniden sinirleniyordu. Ne zaman geldiğini anlamadığım Ozan heyecanla Selin'in hala tutmadığımı fark ettiğim elini tuttu.  Yeşili andıran gözleri heyecanla parlamıştı.

''Bende Ozan. Hoş geldiniz.''dedi. Ama hala Selin sinirli bir halde bize bakıyordu. Kızaran yanakları dudağımızı birbirine bastırmamıza neden olmuştu. Ozan bana bakış atınca onunda aynı durumda olduğunu anladım. Müdürün odasına beraber gitmeye başlamıştık. Onlara yolu tarif etmek yerine yanlarında olmak istedik.  Bir hizmetli odalara tuhaf bir sertlikte girerken Selin'in gözlerinde adeta ateş fışkırıyordu. Biz daha ne olduğunu anlamadan başladığı konuşmaya.

''Haydin sınıfı temizleyeceğim gençler çıkın.'' Diyen hizmetli hiç doğmamış olmayı dileyeceğini bilmiyordu.

''Bak hele bak. Cık cık cık... saat daha dört bile olmamış öğrencileri çıkarıyor. Hep zamanımı çalıyorsunuz. Siz ne yapıyorsunuz anlamam ki? Sanki dersin bana padişah. ''

''Si... siz ne diyorsunuz hanım efendi?''

''Ne dediğim gayet açık beyefendi. Aklınız mı kıt. Allah Allah ya. Öğrenciler ders çalışıyor. Sizde ipini koparmış köpek gibi dalıyorsunuz içeri..........''gerisi baya şamataydı. Biz ağzımızı tutmuş gülerken en sonunda hizmetli süpürgesini yere attı. Kalbini tutup koşarak uzaklaşırken ''Allah'ım ölüyorum ben. Ben böyle birini ömrü hayalimde görmedim... istifa ediyorum...''derken hepimiz yine kahkahalara boğulmuştuk. Sanırım bu kızlar bizim hayatımızı değiştirecekti.

AYAZ'DAN

''Onlar gidince içimizde bir kırgınlık, yalnızlık kalıyor değil mi? Bu yalnızlığı asla atlatamıyoruz.''dedim. Başını evet anlamında salladığında gözlerinden yanağına damlalar süzüldü.

''Dayanmak zorundayız. Onların yanına gidene kadar dayanmalıyız.''dedi. Yanağında ki damları elimin avucu ile sildim.

''Aynen dayanmalıyız. Bu yalnızlığı da bırakmalıyız. Beraber mutlu olmaya ne dersin. Acılarımızı birlikte tamir edelim mi? İki arkadaş olarak. Ha ne dersin?''dedim. Gülümseyip bana sarıldı. Başını göğsüme dayadığında bende sağ kolumda bendine sarıldım.

''Olur, beraber yaralarımızı saralım. İki arkadaş olarak...''dediğinde ikimizde gülümsedik.

Bu durum sevdiğimiz insanları unutmak demek değildi. Ama acılarımıza da karşı durmak, mutlu olamasak ta yalnızlığa karşı durmak demekti.

GECE'NİN HÜZNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin