41.BÖLÜM (2.sezon)

1.1K 65 15
                                    

Mediadaki- Sertaç

mediadaki bölüm şarkımız

umarım hoşunuza gider. ve umarım saçma demezsiniz. ve umarım vote ve yorum yaparsınız. iyi okumalar :D

***** 

Karanlık sokakta kalabalık bir grup hızlı adımlar atıyordu. Siyah botlarının üstünde endişe ile dolu bir adam merdivenlerden çıktı. Tekme ile kapıya vurduğunda Ateş endişe ile Gece'yi suyun içinde bırakıp kalktı ayağa. Belindeki silahla yukarı bakmak için adımlarını hızlandırdı. Ölüm kadar öfkeli olan adam merdivenleri hızla inmeye başladı. Arkasında da ordu kadar kalabalık adamlar G3 silahları ile koşturuyorlardı. Geç kalkmaktan korkan adam karşısına çıkan Ateş'i tam alnından vurdu. Koşarak demir kapıların arasından geçti. Aklı fikri Gece'yi yine kaybetmekten korkar haldeydi. Banyoya girdiğinde gördüğü şeyle silahını yere düşürdü. Korku ile koşup Gece'nin başını sudan çıkardı.

''GECE! GECE!'' diye onu sarstı. Ama cevap vermiyordu hasret kaldığı.  Gece'nin yaralı bedenini kucağına alıp yere yatırdı. Önce kalp atışına baktı. Kalbinin attığını duyunca başını kaldırıp suni teneffüs vermeye başladı. Başka çaresi yoktu. Uyanacaktı karanlığın aydınlığı. Deli gibi o bağırırken en iyi adamı ''Efendim'' dedi. Ama cevabını alamadı. Çünkü şu an kaybetmek üzere olan adam onu duymuyordu ki.

''Gece!'' diye bağırırken gözyaşları içinde sarstı Gece'yi. Gece araladığı kara gözleri ile gördüğü yüze inanamadı. Ama gülümsemeden de edemedi. Uzun bir süre öksürdükten sonra içinde ki bütün suyu attı dışarı. Yeniden ona bakan endişeli yüze döndü. Yutkunup ''Sertaç?'' dedi.

 Sertaç ağlarken derin nefes alabildi. Sımsıkı sarıldı hasret kaldığı sevdiğine. Gece hala şaşkınken ''Evet, benim aşkım...'' dedi.

Gece şaşkınca ''Sen... Sen gitmiştin. Sen bu nasıl olur?'' dedi. Sertaç dolu gözleri ile baktı Gece'ye.

''Gidemezdim ki. Seni bunca kötülüğün içinde nasıl bırakırdım? Karanlığımda ki aydınlığımı yok etmelerine izin veremezdim ki.'' dedi. Yaşadıklarını hatırlayarak. Oynadığı oyun her şeyi alt üst etmişti. Sevdiklerini kurtarayım derken kaybetmişti. Dayanmadı daha fazla ayrı kalmaya. Geri döndü. Kurtardı sevdiğini. Gece aklında bir sürü soru varken sımsıkı sarıldı Sertaç'a. Hasret kaldığı kokusunu içine çekti. İçi ısındı o an. Yaraları iyileşti sanki. Hıçkırarak ağlarken Sertaç'ın deri ceketinin kolunu sıktı sağ avucu ile. Sertaç onun ağlamasına dayanamadı. Daha çok kızdı kendine. Adamı bir battaniyeyi getirince sardı Gece'yi bir güzel yumuşak battaniyeye. Adamı endişe ile ''Efendim hemen çıkmamız lazım. Buraya gelebilirler.'' dedi. Sertaç onu onaylayıp Gece'yi kucağına aldı. Yeniden hızlı adımları ile geldiği koridoru çıkmaya başladı. Az önce öldürdüğü adamın yanına gelince adamına dönüp ''Aç şunun yüzünü.'' dedi. Adam kırmızı maskeyi çıkarınca Gece gördüğü yüze şaşırdı.

''Ateş?'' dediğinde Sertaç ona dönüp ''Kural 1. Kimseye güvenme...'' dedi. Gece ona suçluca bakarken merdivenlerden çıktı. Hızlı adımları ile gidip büyük siyah minibüsüne bindi. Gece'ye daha da sıkı sarıldı. Gece ''Sen ölmüştün. Gördüm ben. Kanlı bedenini gördüm. Buz gibiydin.'' diye ardı ardına sözlerini sıraladı. Sertaç yutkunup Gece'nin alnına uzun öpücüğünü bıraktı.

''Yalandı. Ölmedim ben. Herkesin öldüğümü sanması gerekti. Rol yaptım. '' dedi. İçinde suçluluk, pişmanlık vardı. Gece öfkeyle baktı Sertaç'a.

''Yalan mıydı? Ben senin başında ağladım. Bağırdım gitme diye. Sen... Sen ölü taklidi mi yaptın? Vurulmuştun sen!'' diye bağırdı. Sertaç nasıl açıklayacağını bilememişti. Derince nefes aldı.

GECE'NİN HÜZNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin