8.Bölüm

2.1K 105 2
                                    

mediadaki-Ayaz

GECE'DEN

Kolay olmayacağını biliyordum. Onu unutamayacağımı da biliyordum. Ama bu bildiklerimi uygulayamıyordum. Kendime çeki düzen vermem lazımdı. Çok yakında daha büyük savaşlarla uğraşacaktım.  Bunu da çok net biliyordum. Sabaha kadar uyuyamamıştım. Yorgundum, bitiktim. Kendimi dünyanın bütün yükünü taşıyormuş gibi hissediyordum. Ve hala on yedi yaşındaydım. Ama yaşımdan büyük işlerle uğraşıyordum. Çok acı çekmiştim.  Düşüncelerimi saklayamazken kot şortumla, beyaz sıfır kollu tişörtümü giydim. Dalgalı siyah saçlarımı düzenleyip salona çıktım. Çocukların hepsi kalkmış kahvaltı hazırlıyorlardı.  Bizimkilere bakıp ''Günaydın''dedim. Hepsi tuhaf davranıyordu. Dün olanlar olmamış gibi gülümsüyorlardı. Taner gülümseyerek gelip beni belimden kucaklayıp etrafında döndürdü.

''Günaydın, hanemizin meleği.''deyince bende gülümsedim.

''Günaydın, hanemizin şapşalı.''dedim. Beni indirip yüzünü muzipçe astı.

''O ne demek Gece? Hiç sana yakışıyor mu böyle sözler?''dediğinde ben gülümseyip tezgâhta domates doğrayan Çağrı'nın yanına gidip yanağına bir öpücük bıraktım.

''Günaydın, ağabeylerin en yakışıklısı.''dediğimde o da sırıtıp ''Günaydın dünya güzeli. Hadi gidip masaya otur. Al şu domatesleri de''Dedi. Elinden tabağı alıp bahçeye çıktım. Masada diğerleri toplanmış gizli bir şey konuşuyorlardı. Beni görünce uyarıcı öksürüklerini yapıp başka konu açtılar.

''Ozan, olmaz oğlum. Ters o şey bize. De mi Ayaz.''diyeni takmayıp tabağı masaya koydum.

''Günaydın''dedikten sonra hala dünden kalan hüzünle sandalye çekip oturdum. Diğerleri de bana meraklı gözlerle ''Günaydın. İyi uyumadın galiba''dediler. Bunlar hep bir ağızdan konuşuyor nedense?

''Öyle, yerimi yadırgadım galiba.''dedim. Benim canlarımda gelip masaya oturduklarında onların arasında koyu bir muhabbet oluşmuştu. Ben ise içimdeki çekişmelere dalıp gitmiştim. O gece tekrar tekrar beynimde yankılanıyordu. Düşüncellerimi bozan Taner'in tabağımı her şeyden koymasıydı.

''Ne yapıyorsun Taner? Çok onlar yiyemem ben.''dedim huysuzca. Taner kaşını çatıp ''Bana bak her şeyden yiyeceksen. Zaten bu tipsizler ben yokken sana bakamamışlar. Ser... Olsaydı...''deyip kendini susturdu. Bende gözlerim dolarken onun sözünü tamamladım.

''Evet, o olsaydı size kızardı. Bana da her şeyden yedirirdi demi?''dedim. Ayaz ve arkadaşları merakla bize bakarken Çağrı ile diğerleri hüzünle başını eğmişti. Onların üzülmesine de dayanamıyordum. Kendimi güçlükle gülümsemeye zorladım. Önümdeki tabaktaki her şeyi ağzıma atarken neşeli neşeli konuşuyordum.

''Immm elinize sağlık. Çok güzel... umm şey diyecektim. Birazdan bizim çılgın hocanın yanına gideceğiz. Sizde hızlı yiyin.''dedim.

**** 

Birkaç saat sonra hocanın yanından dönmüştük. Akşam barda bir parti verilecekmiş. Bizde onun için hazırlanacaktık. Allah'tan düzgün bir kıyafet getirmiştim. Siyah dizlerimde ve dizimin yukarısın da yırtıklar olan bir dar tayt giydim. Üstüme de siyah belimin üstünde dar sıfır kol atlet giydim. Saçlarımı da dalgalı bırakıp hafif makyaj yaptıktan sonra odadan neydi kızın adı unuttum. Onunla çıktık. Zaten nedense bu kıza ısınamadım gitti. Tipe bak. O değil de bu kız Çağrı'nın peşinde çok dolanıyor. Neyse aman Allah'ım Ayaz çok tatlı olmuş...

O kadar uyumluyduk ki bu duruma şaşırmıştım. Karşı karşıya durmuş birbirimizin giydiklerine bakıp gülümsedik. O da siyah dizinde ve az yukarısında yırtık olan pantolon ve siyah bir tişört giymişti. Diğer herkes ıslık çalıp ''Abi uyuma bak günün çifti gibi duruyorsunuz''diyen Ozan'A Ayaz bir tane kafasına şaplak attı. Bende utanmıştık. Çağrı'ya baktığımda sinirli durmasını canımı sıkmıştı. Olaylara çok takılmayıp orman yoluna düşmüştük. Herkes sohbet ederek yürürken ben en arkalarında tek başıma yürümeye başladım.

GECE'NİN HÜZNÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin