BU BÖLÜMDE OLAYLARIN BİR KISMINI ANLAYACAĞINIZI DÜŞÜNÜYORUM. UMARIM ZEVKLE OKUDUĞUNU BİR BÖLÜM OLACAK.
AMA ARKADAŞLAR SİZDEN RİCAM LÜTFEN OKUYUP BEĞENEN HERKES VOTE VE YORUM YAPMADAN GEÇMESİN. LÜTFEN HİKAYEME HAK ETTİĞİ DEĞERİ VERİN. ÇOK RİCA EDİYORUM.
Mediadaki- Gece
mediadaki bölüm şarkımız.
İYİ OKUMALAR :D
''O soğuk ameliyat masasındayken pes etmiştim. Ölmeye karar vermiştim. Vazgeçtiğim anda seni hissettim. Yanımda olduğunu, orada olduğunu, elimi tuttuğunu hissettim. Sen aslında hep yanımdaydın Ayaz...'' dedi. Ayaz dolu gözleri ile dönüp baktı Gece'ye. Alnına uzun öpücüğünü bırakıp ''Artık gerçekten yanındayım her şeyim. Hayaline uzanıp tutmaktansa artık gerçekten senin ellerini tutacağım.'' dedi Ayaz. Bir kere kaybettiğini düşünmek yetmişti ona. Artık asla bırakmayacaktı Gece'yi.
*****
Dilay, kararsızdı. Onun için aşk neydi? Nasıl bir duyguydu? Artık bilmiyordu. Kalbi artık ne kendisindeydi ne de Efe'de. Kalbinin nerede olduğunu söylemeye korkuyordu. İnsanlar korkuları ile yüzleşmeliydi. Ama Dilay, bunun için cesur olup olmadığını bilmiyordu. Ece, kardeşinden şüpheleniyordu. Dilay ondan çok şey saklıyordu. Ece korkuları ile yüzleşmeye kararlıydı. Cesur olmasam bu işi asla yapamazdım diye geçirdi içinden. Çünkü dedektif olmak, gerektiğinde ölüme gidebilmekti. Karanlıkların ele geçirdiği bir hayatta soluk alıyordu. Korku ne işime yarar ki diye düşünüyordu. Dilay, okuldan yine geç gelmişti. Ece, onunla konuşmak için erkenden eve gelmiş beyaz koltuğuna çökmüştü. Elinde ki kahve fincanını avucuna hapsedip elini ısıtıyordu. Dilay, içindeki karışık duyguları ile ayağını bastı evinin ahşap parkesine. Karşısındaki koltukta oturan ablası ile göz göze geldi.
''Abla?'' dediğinde Ece büyük ciddiyeti ile kahvesini sehpaya bırakıp ayağa kalktı.
''Buraya gel!'' dediğinde Dilay ilk kez ablasının gözlerinde kızgınlığı gördü. Yavaş adımları ile ablasına yaklaştı. Ece cebindeki şalı çıkarıp kardeşinin gözlerinin önüne yükseltti.
''Bunun o cesedin yanında ne işi vardı?'' bu soru Dilay'ın kalbinin hızlanmasına yetmişti bile. Ablasına nasıl söyleyecekti artık bir çetenin üyesi olduğunu.
Gece hüznünü hala yaşıyordu. Ayaz uyuyunca onun yanından sessizce kalkıp arabasına bindi. Bu kez ki rotası Sertaç'tı. Soğuk mezarlığa adımını bastığında gecenin karanlığı onu hapsedememişti. Gece ışıldıyordu karanlıkta. O her zaman karanlığı aydınlatan ışık olacaktı. Tıpkı Sertaç'ın dediği gibi...
****
''Gece, koş! Koş!'' diye bağırdı Sertaç. Gece'yi ilk kez sokaklara çıkarmıştı. Peşlerindeki mavi maskeli adamlardan kaçarken, Gece ardında kalmıştı. Sertaç kokuyordu. Bu kız en kısa zamanda kendini korumayı öğrenmeliydi. Karanlık sokakta ardına döndüğünde Gece'nin etrafı sarılmıştı. Gece maskelilerle tek başına savaşırken Sertaç şaşkınlıkla onu izledi. Gece, karanlıkta ışıldıyordu. Gözlerindeki karanlıkta bile pırıltı vardı. O an belki de âşık olmuştu Sertaç. İçinin en derininde farklı bir kıpırtı hissetmişti. Gece adamları yere indirip siyah botlarının üstünde emin adımlarla ona yürüdü. Tam karşısında durduğunda hala Sertaç ona hayranlıkla bakıyordu.
''Sen... Sen gece gibi karanlık değilsin. Sen isminin tam tersisin Gece. Sen karanlığın içinde ki aydınlıksın.''
****
Yine öyleydi Gece. Karanlığın içindeki aydınlıktı. Ve bu karanlığı ya aydınlatacaktı ya da içinde tamamen karanlığa hapsolacaktı. Gece siyah botlarının üstünde emin adımlarla durdu. Şimdi Sertaç vardı yanında. Dizleri üstüne çöküp ellerini toprağına gömdü. İçinde hala acının bitmemiş halini hissediyordu. Hiç geçmiyordu acısı. Hiç iyi olamıyordu. Neden diye düşündü Gece. Neden iyi olamıyorum? Neden hala senin için acı çekiyorum? Ama bu sorularına cevabı çok basitti. Seviyordu bu adamı. Bu adama hayatını borçluydu. Onun için her şeyi yapmaya yeminliydi. Gece başını Sertaç'ın mezar taşına yasladı. Belinden aldığı silahtaydı gözleri. Ummadığı bir anda eline almıştı bu ölüm makinasını. Gözleri doldu "Bu silah senindi Sertaç. Benim yerime sen nefes almalıydın. Ben hak etmiyorum değil mi? Senin yerine kalbime başkasını aldım. Gözlerim senden başkasını arar oldu. Kendimi kötü hissetmeye başlıyorum. Ben bana verdiğin hiçbir şeyi hak etmiyorum." diyebildi. İçinde bir anda oluşan suçluluk hissiydi buraya gelmesine sebep. Gözlerini sımsıkı kapadı karanlığa, onu izleyen düşman gözlerden habersiz. Ateş, Gece'nin döndüğünü öğrenmişti. Dört aydır yapamadığı şeyi artık yapmak zorundaydı. Gece ölmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE'NİN HÜZNÜ
ActionGECENİN KARANLIĞINDA YERE DÜŞEN GÖZ YAŞLARI. KIRILAN UMUTLAR. YAŞANILAN ACI KAYIPLAR. İNTİKAMIN VE DÜŞMANLIKLARIN ESİR ALDIĞI BİR AŞK HİKAYESİ. AYAZ İLE GECE'NİN ACI DOLU SIRLARI. BİRBİRİNE DÜŞMAN OLAN BU İKİLİ NASIL BİRBİRLERİNE AŞIK OLACAKLAR? PE...