Yemek ve Sorgu

1.9K 109 31
                                    

Merhabaaaa. Sınav haftasına giriyoruz. Umarım bu bölüm şansınız olur. Sizi çok seviyorum sadık ve kaçık okuyucularım. Hoşça kalın!

Okuldaki herkes 22'nin geleceğinin heyecanını yaşıyordu, okul baştan aşağı temizlenmişti.

"Hangi elbiseyi giymek istersin?"

Ilgaz dolapta bulunan ve okul tarafından dağıtılan elbiselere baktı. Hepsi birbirinden gösterişli ve güzeldi.

"Bana en çok hangisi yakışır bilmem ki.."

Düşünceli bir şekilde elbiselere göz gezdirdirirken arkadan Bora'nın sesi duyuldu:

"Koyu yeşil elbiseyi giy."

Ilgaz arkasını döndü ve "Neden?" diye sordu. Koyu yeşil elbiseyi giymeyi hiç düşünmemişti.

"Sana en çok o yakışır."

Kalbinin yavaşladığını hissedince dolaba tekrar döndü ve yeşil elbiseyi bulup eline aldı.

Giymek için banyoya gitti, kimsenin yüzüyle karşılaşmayı istemiyordu çünkü kıpkırmızıydı.

Azra önceden giydiği açık pembe elbisesini düzeltti ve saçlarını yapmak için banyonun yanındaki aynaya doğru ilerledi. Oturdu ve makyajını yapmaya başladı.

Buğra onu dikkatlice izliyordu, Azra büyük bir ciddiyetle yüzün sürdüğü nemlendirici yedirmeye başlamıştı, yüzündeki parlamayı kapatmak için kapatıcı bir krem sürdü.

Bu sırada Ilgaz banyodan çıktı, elbise biraz esmerce yüzüne çok yakışmıştı, elbise ağırlıklı olarak dantel dokuyla kaplıydı ve dizinin biraz üstünde kalıyordu, omuzlarını açıkta bırakıyordu ve kollarını dantel bir kumaş sarıyordu, dantelin üstünde desenler vardı.

Azra yerinden kalktı ve "Çok yakışmış gerçekten," dedi. "Makyajımı bitirdikten sonra seninkini de yapayım."

Buğra gözlerini Ilgaz'ın üzerinde gezdirdi ve "Güzel olmuşsun cidden," dedi.

"Teşekkür ederim."

Sonra Buğra gözlerini tekrar Azra'ya dikti ve bitirmek üzere olduğu makyajını izlemeye devam etti.

Omuzlarının açık olması biraz rahatsız etse de bu elbiseyi sevmişti.

Herkes hazır olduğunda saat yedi gibiydi, 22'nin gelmesine yarım saat ya da 1 saat gibi kısa bir süre kalmıştı.

Koridorda ilerlerken Bora Ilgaz'a kolunu uzattı, Ilgaz Bora'nın koluna girerken yine nabzı yavaşlamıştı.

Bora'nın giydiği lacivert takım elbise, Ilgaz'ın elbisesiyle uyum sağlıyordu.

Buğra da önlerinde yürüyen Bora gibi kolunu Azra'ya uzattı, Azra isteksiz bir şekilde Buğra'nın koluna girdi, Barış'a ihanet etmiş gibi düşünüyordu.

Merdivenlerden inerken Ilgaz bir kez daha topuklu ayakkabıdan nefret etti, düşmemek için fark etmeden Bora'nın koluna daha sıkı tutunmuştu.

Salona indiklerinde birleştirilen masaların üzerine altın işlemeli örtüler serilmiş, ve yine altın işlemeli tabaklar, bardaklar, çatal bıçaklar konuşmuştu. Her masaya konılan iki şamdan oldukça şık ve gösterişliydi.

Bora Ilgaz'ın oturması için ona yardım etti ve daha sonra da kendisi oturdu. Yemiek servisleri yapılmaya başlanmıştı. Gözlerini masada gezdirirken Özge'yi gördü, giydiği siyah elbise ona çok yakışmıştı, yüzüne her zaman yaptığı makyajdan çok hafif bir makyaj yapmıştı.

Özge'nin gözü Bora'ya takılınca gülümseyerek "Oo, Mert, lacivert yakışmış," dedi ve ardından ekledi. "Takım elbise Tanrı'nın erkeklere en büyük hediyesi galiba."

Bora sessizce teşekkür etti ve önüne döndü, Ilgaz Bora'ya eğildi ve "Kendini Mert diye tanıttın?" diye sordu.

"Tanınmamak için."

Herkes birbirini süzüyordu, Ilgaz önündeki yemeğe baktı, çatalıyla eşeledi. Daha önce hiç görmemişti böylesini.

Bardağa vurulan çatalın sesiyle herkes Sare Hanım'a döndü. Saçlarını gergin bir topuz yapmıştı ve uzun limon rengi bie elbise giymişti.

"Hepiniz bu özel geceye hoş geldiniz!"

Masadakilerden kuvvetli bir alkış koptuğunda onlar da diğerleri gibi alkışladılar.

"Size 22'yi takdim etmek istiyorum, karşınızda evrenin en tehlikeli kadını: 22!"

İçeri normalden uzun boylu, kırmızı elbisesiyle büyüleyici bir güzellikte bir kadın girdi. Simdiyah saçları beline kadar uzanıyordu, onlara eşlik eden siyah çekik gözleri vardı. Bembeyaz dişlerini göstererek gülümsedi ve balık model elbisesinin kuyruğunu savurarak ilerlemeye başladı.

"Merhaba çocuklar!"

Herkes büyülenmiş bir şekilde 22'ye bakıyordu, daha sonra kendilerine geldiler ve "Merhaba, " dediler.

"Ara ara hepinize bazı sorular soracağım, tanışma amaçlı. Gece ve Gölge'nin şu man aramızda olduğunu biliyorsunuz, o yüzden hepinizle tanışacağım."

Tekrar gülümsedi ve "Güzel bir gece olsun," dedikten sonra masanın en baş köşesine oturdu. Ilgazlar 22'den oldukça uzaklardı, eğer yakın otursalardı Ilgaz yemek falan yiyemezdi.

Herkes yemeklerini yedikten sonra küçük masalara ilerledi, çalan müziğin etkisiyle kimileri mayışmıştı, klasik müzik ruhlarını okşuyordu.

Ilgazlar da masalardan birinde hep birlikte limonata içiyorlardı. Böyle bir gecede, soğuk bir limonata.

"Ben bir lavaboya gideyim," dedi ve yarısını içtiği limonatasını masaya koydu, lacivert ceketini düzeltti ve yanlarından ayrıldı.

Aslında sadece biraz hava almak istiyordu.

Dışarı çıktığında ilkyaz (bahar) yağmurlarından kalma hafif esintinin yüzünde gezindiği hissetti, çok büyük bir kasırganın vücudunu alıp bambaşka yerlere götürmesini istedi, bir an önce bitmesini istiyordu hikayenin.

Kapının açıldığını ve arkasında topuklu ayakkabıların yürüyen sesini duydu.

"Sen de mi yalnız kalmak istiyorsun?"

Neredeyse onun boyunda olan 22'ye baktı. Ellerini cebinden çıkardı ve önünde eğilerek selam verdi.

"Kes şunu," dedi elini öylesine sağlayarak. "Sadece biraz konuşmak istiyorum. Normal takıl."

"Tabii."

Bora ellerini cebine tekrar soktu ve gökyüzüne baktı. Hava kapalı olduğu için bulutlar gökyüzünü esir almıştı, yıldızlar içinde tutsaktı.

"Bazen evrenin en tehlikeli kadını olmak zor oluyor biliyor musun?"

Bora başını 22'ye çevirdi ve "Neden?" diye sordu.

"Kendini kendinden koruyamıyorsun da ondan. Gece ve Gölge'yi öldürmek için kendimi hep ikinci plana attım. Görev için geçmişimi yaktım."

Saçlarını eliyle dağıttı ve "Gece ve Gölge üzerinde yaşadıkları yurda ihanet ettiğinde, daha 187 yaşındaydım-"

"Kaç yaşındasınız?"

22 Bora'nın şaşkınca bakan yüzüne doğru yaklaştı ve "Kadınlara yaş sorulmaz," dedi
Ardından güldü ve "289," diye yanıtladı çocuğu.

"102 yaşındaydım ve hala bazı şeyleri bilmiyordum, daha çok gençken görevlendirilmiştim, onları yakalamak için."

Derin ve Uraz büyük bir katliam yapmışlardı, Bora bunu biliyordu çünkü Sessizlik Kabilesi her yıl bunun üzerine anma törenleri düzenlerdi.

"Kısmet 100 yılın Gece ve Gölge'sineymiş."

"Yarının lanetli bir gün olduğunu biliyor musun?"

Bora hafifçe kaşlarını çattı ve "Lanetli bir gün mü?" diye yineledi 22'yi.

"Gece ve Gölge için olduğu söylenir. Yıldızların hiç gözükmediği ve bulutların gökyüzünü kapladığı gecenin sonrasındaki gün."

Sonra arkasını döndü ve okula doğru ilerledi.

"İyi geceler, Bora."

EPİLEPSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin