Ölü

3.5K 176 17
                                    

İyi okumalar sadık ve kaçık okuyucularım!

Bora ve Barış doğa yürüyüşü sırasında -kampta yapılan etkinliklerden biriydi bu- ellerini montlarının cebine sokmuş yürüyorlardı. Bora sessiz bir şekilde başını eğmiş, yürüdüğü yolu izliyordu. Barış'sa neşeli bir sesle bir şeyler anlatıyordu kardeşine.

Manzara her zaman böyle olurdu. Bora dinler, Barış anlatırdı. İkiz olsalar bile hemen ayırt edilirlerdi davranışlarından. Annesi bile Bora ve Barış'ın bu kadar farklı olmasına şaşırırdı.. Daha bebekken belliydi, Barış her şeye ağlardı, Bora oralı olmazdı bile. Her zaman sakin taraf olurdu Bora. Ama bir kez çok ağlamıştı, anne babasını kaybedince çok ağlamıştı.

Barış bir şeyler anlatıyordu ama Bora dinlemiyordu kardeşini. Kafası dalgındı biraz, aklı Ilgaz'daydı.. Sakladığı şey, Ilgaz'ın hayatına mal olacak bir şeydi, hatta birkaç gün sonra baş ağrısıyla birlikte burun kanaması daha da artacaktı. Ilgaz'ı korkutabilirdi bu.

Bora'nın dikkatini Barış "Ilgaz'a en yakın zamanda anlatmalıyız gerçekleri," diyerek toplamıştı. "Muhtemelen burnu çoktan kanamıştır, eğer hala söylemezsek daha da şiddetlenebilir."

Ilgaz'ı vücudu uyarıyordu bir şey için. Ilgaz'ı bekleyen şey, Bora'nın hemen söyleyemeyeceği bir şey olduğuna göre oldukça büyük bir şey olmalıydı. Çünkü Bora genelde söyleyeceklerini doğrudan söylerdi, dobraydı Barış'a göre.

Bora hafifçe başını salladı Barış'ı onaylayarak. Barış'a bakmadan "Benim anlatmam en doğrusu olacak." dedi ve yürümeye devam ettiler.

Onlar böyle konuşurken Ilgaz ve Azra arkadaşlarının çok gerisinde kalmışlardı, çok yavaş yürüyorlardı, Ilgaz yürümeyi sevdiği için doğanın tadını çıkarıyordu, Azra lisanslı koşucuydu, hatta yarışmalara girip il çapında dereceler bile yapmıştı. Böyle olmasına rağmen o da yavaştı bugün. Ilgaz'la birlikte etrafı izliyorlardı yürürlerken, bu da onları yavaşlatıyordu.

"Biraz çabuk olalım." dedi Azra, Ilgaz yeşil ağaçlara bakarken. "Yem olacağız kurda kuşa."

Adımlarını hızlandırdılar ve kendi gruplarına yetiştiler. Yarım saat daha yürüdükten sonra açık alana geldiler, ormanın içinde değillerdi, ama dışında da sayılmazlardı. Dediklerine göre mangal yapacaklardı öğle yemeği için. Ilgaz'ın gözleri parladı, mangala bayılırdı. Bora da Ilgaz'dan farklı düşünüyor sayılmazdı. 

***

"Azra ver şu tabletini ya," dedi Ilgaz Azra'ya yalvarırken. Tam 5 dakikadır Azra'ya yalvarıyordu, ama Ilgaz hiç oralı olmamıştı. 

"Kızım bekle azıcık, şu bölümü geçeyim vereceğim işte," diye üsteledi. "Ay en heyecanlı bölüm ayol."

Ilgaz gözlerini devirdi, az önce gömdüğü sucuk ekmek midesine oturmuştu (yazarınız sucuk ekmek aşerdi) dinlenme tesisindelerdi şimdi, herkes içecek sıcak bir şey almış oturuyordu.

"Hadi al al." Sonunda Azra tabletini Ilgaz'a verince Ilgaz Azra'ya minnettar bakışlarla baktı. 

Azra "Hem ne yapacaksın ki sen onunla?" deyince Ilgaz heyecanlı bir ses tonuyla "Bir şey araştıracağım." diye yanıtladı onu.

"Ne araştıracaksın?"

"Ya şu görevliyi. Bora hiçbir şey demeden kapattı konuyu. Merak ettim ben de."

Azra soğuttuğu kahvesini yudumladı ve dışarıda kar topu oynayan arkadaşlarına baktı. Onları izlerken Ilgaz gözlerini, okuduğu haber yazısından çekemiyordu.

Gözlerini kırptı birkaç kez, tekrar okudu ama haber aynıydı işte. 5 yıl önce şu an bulundukları kampta trafik kazası olmuştu. Kurtulan yoktu. Ve o kurbanların içinde görevli kadın da vardı.

Ilgaz yutkundu ve Azra'nın kendisini izlemediğine şükrederek tableti kapattı. Titreyen eliyle çayını aldı, birkaç damlası eline döküldü ama o bunu hissetmedi bile.

Azra bakışlarını camdan çekti ve Ilgaz'a yöneltti. Arkadaşının suratının bembeyaz olduğunu görünce endişelendi ve elindeki kahveyi sehpaya bırakarak yanına geldi.

"Ilgaz, iyi misin? Betin benzin attı."

Ilgaz önce irkildi sonra kendini toparladı hemen. Neden bu haberi Azra'dan saklıyordu, o da bilmiyordu ama Azra'yı iyi olduğuna inandırınca rahatladı. Hemen Bora'ya gitmeliydi, Bora bu haberi Ilgaz'dan önce okumuştu, o da Ilgaz gibi saklamıştı herkesten.

Azra'ya bir şekilde bahane bulup Bora'yı aramaya çıktı. İçeride yoktu, dışarı çıktı o yüzden. Biraz bakındı etrafına, daha sonra bir ağacın gövdesini incelerken buldu. Sanki ağaçla konuşuyormuş gibi dudakları hareket ediyordu. 

Ilgaz Bora'ya doğru yaklaştıkça yüz hatlarını daha net görebiliyordu. Ona ulaştığında Bora parmaklarını ağacın gövdesinden çekti ve Ilgaz'a döndü.

"Görevli kadından haberin vardı değil mi?"

Bora başını salladı usulca. Her şeyi mahvetmekten öylesine korkuyordu ki..

Ilgaz gözlerine baktı, "Neden bizden sakladın?"

"Biraz zaman geçsin istedim, ben bile zorlandım, sizi zorlamak istemedim."

Ilgaz kendi kendine konuşuyormuş gibi "Ama o kadın herkesle konuştu, anahtaları dağıtan kadındı işte." diye mırıldandı.

Sonra dediğinin farkına vardı ve Bora'ya dönüp yüksek sesle "Evet! O kadın herkesin gözünün önündey-"

"Aslında sadece biz gördük."

Bora'nın cümlesiyle kesildi Ilgaz'ın konuşması. Ilgaz gözlerini açarak Bora'ya baktı.

"Lütfen bana şaka yaptığını söyle yoksa cidden delireceğim."

Bora bıkkınlıkla nefesini dışarıya üfledi.

"Sana anlatmam gereken şeyler var."

EPİLEPSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin