Görselde Azra var. İyi okumalar sadık ve kaçık okuyucularım!
Bora aldırmadan yanlarından geçtikten sonra Ilgaz mutfaktan çıktı. Azra'nın yanına gitmek için ilerlerken Bora'nın odasının önünde karşılaştılar. Ilgaz birkaç saniye Bora'nın yüzüne baktı. O gözler.. Artık neden Ilgaz'ın canını yakmaya başlamıştı? Bir şey demeden geçip gitmek istedi yanından ama Bora buna izin vermedi ve önünü kapadı gövdesiyle. Ilgaz Bora'nın böyle yapmasına anlam veremedi.
"Geçebilir miyim?"
Ilgaz Bora'nın cevap vermesini beklemeden geçmek istedi ama Bora onu yine engelledi ve "Neden iyi değilsin?" diye sordu.
Ilgaz gülerek "Bence seni hiç ilgilendirmez," diye cevap verdi.
Bora Ilgaz'ın aksine ciddi bir ifadeyle "Asıl en çok beni ilgilendirirsin," dedi.
Bora geri çekildikten sonra Ilgaz parmak uçlarına yükseldi ve Bora'ya doğru yaklaşarak "Ben seni ilgilendirmiyorum," dedi.
"Bora, bu bitkiler çok güzeller! Hepsini çok sevdim," diye Ceren'in sesi geldi Bora'nın odasından.
Ilgaz güldü ve "Bence sen misafirinle ilgilen," diyerek yanından gitti.
Bora başını eğdi, Ilgaz'ın böyle yapması onu üzüyordu. Ama neden Ceren'i görünce gülümsüyordu?
Ilgaz Azra'nın odasına girmeden kapı aralığına baktı. Barış Azra'nın yatağında kıvrılmıştı, ikisi de uyuyorlardı. Normalde uyumaları imkansızdı ama bazen istisnalar olabiliyordu. İkisi de çok fazla acı çekmişti ve şükürler olsun ki uykunun acı çeken insanlara saygısı vardı.
Ilgaz onları daha fazla rahatsız etmemek için salona gitti. Burak'ı salonda görünce yalnız kalamadığına üzülse de koltukların birine kuruldu. Burak'ın kitap okumasına sevinmişti.
"Hangi kitap?"
Burak kitabın kapağını Ilgaz'a gösterdi ve "Canım sıkıldı, burda da bayağı bir kitap varmış. Ben de okuyayım dedim," dedi.
Ilgaz ne zamandan beri kitap okumadığını fark etti.
Ama zaten bu kafa bir roman kaldırmazdı.
Kendi yaşadıkları bile çok ağır geliyordu bazen.
Burak Ilgaz'ın dalıp gittiğini görünce 'bu kızın birisiyle konuşmaya ihtiyacı var' diye düşündü. Kitabı koltuğun kenarına koydu ve "Biraz konuşmak ister misin?" diye sordu.
Ilgaz gözlerini diktiği halıdan Burak'a doğru çevirdi.
"Konuşmak mı? Ben ve sen. Birlikte. Konuşmak."
Burak başını salladı hevesle. "Yani tabi istiyorsan."
Ilgaz başını hayır anlamında sallayarak "Hayır kalsın," dedi. Zaten aynı evde olmaları bile yetiyordu canını sıkmaya, bir de hiçbir şey olmamış gibi konuşacak mıydı onunla?
Ama bir iki dakika sonra sessizliği bozan kendisi oldu:
"Sadece bir şeyi merak ediyorum," dedi koltukta bacaklarını toplarken. "Birkaç saat önce arkadaşımı yaraladınız. Hangi yüzle burada kalıyorsunuz?"
Burak Ilgaz'ı birkaç saniye süzdü ve "Sen de Ceren'e çok benziyorsun," dedi dudaklarını dişlerken. "İkiniz de psikopatsınız."
"Bence sana gayet mantıklı, açık bir soru sordum," dedi dudaklarını yalayarak. "Neden burdasınız?"
"Gece ve Gölge'yi bulmak için."
Burak'ın yumuşak sesi birden sertleşince Ilgaz gerildiğini hissetti. Çocuğun esmer yüzünde tek bir kas hareket etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EPİLEPSİ
FantasiaEpilepsi hastası olduğu için defalarca kendini öldürmek istemişti. Artık krizin belirtileri olan gül kokusunu, gözünün önünden geçen renkleri, şiddetli sarsıntıları istemiyordu. Evrenin en önemli kadınıydı, Gece'ydi. Ve onu tamamlayan bir Gölge ve g...