Uyanış ve Aile

1.9K 117 30
                                    

İyiiiii okuuuumaaaalaaaaarr!

Bora'nın yatağında huzurla uyuyan Derin'e baktılar, midesi patlayana kadar yemek yemiş ve su içmiş, iyi bir uyku çekmeyi hak etmişti.

Ceren ve Burak evin içinde bir şeylerin döndüğünü hissediyordı, hatta birkaç kez Ceren Bora'nın odasına gelmeyi denemişti ama geçirdiği epilepsi krizi Ilgazların imdadına hızır gibi yetişmişti.

Burak'ın hafızası saat başı siliniyordu. Bu yüzden Siyah'a bir şey anlatamıyordu.

Zaten Derin'i isteseler de göremezlerdi çünkü tamamiyle insan sayılmazdı. Görüntüsünde herhangi bir değişiklik olmasa da içinde bir şeylerin değiştiğini hissediyordu.

"Çocuklar, saatlerdir odada tıkılıp kaldınız, neden boş yatağa bakıyorsunuz anlamıyorum ama Burak bir şeylerden şüpheleniyor."

Ilgaz kapının aralığındsn başını uzatmış olan Azra'ya baktı.

"Bu evde Burak'la en iyi sen anlaşıyorsun, onunla ilgilensen iyi olacak."

Ilgaz, Derin'i yalnız bırakmak istemiyordu ama yapacak başka bir şeyi de yoktu.

Diz çöktüğü yerden kalktı ve Azra'nın peşine takılarak salona doğru ilerledi.

İlerlerken Azra'nın kolundan dostça tuttu ve yüzüne bakarak "Sen iyi misin?" diye sordu.

Azra gülümsedi ve "İyiyim, daha iyi olacağım," diye cevap verdi.

Barış öleli daha bir hafta olmuyordu ve Azra iyi görünüyordu.

Salona geldiklerinde Burak'ın sargısını çıkardıklarını gördüler, Azra salonla birleşik mutfağa yemek yapmak için gitti.

"Neden sargını çıkarıyorsun?" dedi ve yanına oturdu. Sargılı elini ellerinin arasına aldı ve sargıyı kendisi çıkarmaya başladı.

Sehpanın üzerinden yanık kremini aldı ve sürmeye başladı dün yaptığı gibi.

"Ilgaz," dedi Burak yavaşça. "Sargıya hiç gerek yoktu aslında.."

Ilgaz "Ha, şey, tamam," dedi kekeleyerek, kremi sürmeyi bıraktı ve Burak'a baktı.

"Sen nasıl istersen."

Burak Ilgaz'ın kucağında bulunan kum rengindeki sargıyı aldı ve sol bileğine dolamaya başladı.

"N'apıyorsun?"

Burak bakışlarını sargıdan ayırmadan "Bileğime doluyorum," diye karşılık verdi. "Hoşuma gitti, bileğimde daha güzel duracağını düşündüm."

"Çiçeklerden ve sargılardan hoşlanan bir adam.. garip."

Sargıyı sardığı bileğini, bir gün Ilgaz için keseceğini kim bilebilirdi ki?

Burak sarmayı bitirdikten sonra "Asıl garip olan sensin," dedi bir bacağının üzerine oturatak.

Ilgaz da Bora gibi oturdu ve "Neyim garipmiş benim?" dedi çocukça kızarak.

"Bilmiyorum ama öğrenmek istiyorum."

Bu yanıt karşısında önce duraladı, sonra da "Anlamadım.." dedi.

Burak Ilgaz'ın saçlarını karıştırdu ve "Boşver, anlaman da gerekmiyor," diye yanıtladı kızı. 

Ilgaz oturdukları üçlü koltuğun arkasındaki çiçeklere baktı, son zamanlarda kurumaya başlamışlardı.

"Çiçekler neden kurumuş?" dedi şaşkınlıkla. "Her gün suluyorsun ve onlarla konuşuyorsun, bu imkansız."

Burak gözü gibi baktığı çiçeklere üzgünce göz gezdirdi, "Bilmiyorum Ilgaz, ama bu beni çok üzüyor."

Ilgaz da Burak gibi dudağını büktü ve çiçeklere baktı.

"Onları birlikte sulamaya ne dersin, belki de benden sıkıldıkları için kuruyorlardır."

"Gerçekten mi?"

Burak heyecanla başını salladı.

"Evet evet, hem onlarla sohbet de ederiz."

Ilgaz büktüğü dudağını toparladı ve neşeyle güldü.

"Ay tamam o zaman, çok güzel olur."

**

Derin gözlerini açtığında 6 saat geçmiş, deliksiz uyumuştu, gözlerini açmasını sağlayan şey, rüyasında gördüğü Gölge 'ydi.

Yatakta doğrulması için Bora ona yardım etti, komidinin üstünde duran su dolu bardağı içmesi için Derin'e uzattı, küçük bir yudum aldıktan sonra kendine geldi ve "Uraz geliyor," dedi.

"Nasıl yani?"

"Onu hafızamdan silmiştim.. öldüğümü hatırlamasın diye. Buraya geliyor, bir gariplik var."

Demek bu yüzden Derin ve Uraz'ın kehaneti gerçekleşmemişti, çünkü Uraz'ın da ölmesi gerekiyordu.

Bora Urazları en son 2 yıl önce görmüştü.

Gerçekten 2 yıl önceydi.

Mesela kendisi 18 yaşında bir delikanlı olmuştu.

"Ne zaman gelecek?" diye sordu duraksayarak.

"Şimdi."

Derin Bora'nın koluna tutunarak ayağa kalktı, birazdan geleceği sevgilisi için beklemeye başladı.

Uraz kapıdan içeri girdiğinde Derin'i görünce gülümsedi, Bora odadan çıktı onları yalnız bırakmak için.

Birilerinin hafızasını silmesi gerektiğinin farkındaydı.

"Ilgaz," dedi Burak ayağı kalkıp. "Bora'nın odasına biri girdi, gördün mü? Aniden belirdi."

Ilgaz tek kaşını kaldırdı ve Bora'nın odasının girişine baktı.

Kim gelmiş olabilirdi ki?

Bora duman rengi eşofmanının ceplerine ellerini soktu ve Ilgazlara doğru ilerlemeye başladı, Ilgaz Bora'nın Burak'ın hafızasını silmek için geldiğini biliyordu.

Bir an Burak'a acıdı, kendini koyun gibi hissediyor olmalıydı.

Azra Bora'yı gözlerini kısmış izlerken Ilgaz Burak'tan uzaklaştı ve Bora'ya yer verdi.

Ilgaz Azra'ya dudaklarını bükerek baktı, Azra dudaklarını oynatarak "Yine mi?" diye sordu.
Ilgaz başını salladı üzgünce.

Yine.

Bora işini bitirdikten sonra Ilgaz'a dönüp "Biraz konuşalım mı?" diye sordu.

Ilgaz'ı Burak'tan uzak bir köşeye çektikten sonra "Baban geldi," dedi bir çırpıda.

Ilgaz'ın nabzı düştüğü için bir an başı döndü ama Bora onu zayıf aynı zamanda güçlü sayılabilecek kollarıyla tuttu.

"İyi misin?"

"Babam.. nerede?"

Bora çenesinin ucuyla odasını işaret edince kız vakit kaybetmeden salondan çıkıp odaya gitti.

Babasına sıkı sıkı sarıldı, ilk defa üçünün bir aile olduklarını kabul etti.

EPİLEPSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin