Sadık ve kaçık okuyucularım, merhabaaaa! Hikayenin kapağını değiştirdim. Haberiniz olsun. Neyse iyi okumalar herkese! Görselde Azra var.
Geldikleri yerde hiçbir şey görememenin vermiş olduğu tedirginlikle etrafına bakınıyordu kız. Önceden üzerine yapışan bir lanet olarak gördüğü algı yeteneğini kullanarak en az gündüz kadar iyi görmeye başladı.
Yanında duran Bora birkaç saniye Ilgaz'ı süzdü.
"Bir şeyler görebildiğin için şanslı olmalısın, bu arada iyi misin?"
"İyiyim."
İki dev adamın ortasında duruyordu, Ilgaz kendini bir an fare gibi hissetti. (Yazarınız çoğu zaman kendini fare gibi hisseder euheuhey) Ama onların yanındayken güvende olduğunu biliyordu.
Büyük bir alana gelmişlerdi, Ilgaz en azından bunu biliyordu. Bu sefer şehrin biraz dışına çıkmışlardı.
"Hazır mısın Ilgaz?" diye sordu Bora Ilgaz'ın yüzüne bakarken. Karanlıktan dolayı pek seçilemeyen yüzünün ne kadar gergin olsuğunu hissediyordu.
"Hazırım."
Büyük bir alana doğru ilerlediler. Etraf yavaşça aydınlanıyordu. Ilgaz biraz hayal kırıklığına uğramıştı aslında. Tamam Ilgaz Konsey'in gökyüzünde olacağını falan düşünmemişti ama burası da fazla basitti. Sonunda alana geldiklerinde ve etraf aydınlanınca Ilgaz daha net gördü. Burası terk edilmiş bir yere benziyordu. Tam 6 masa boydan boya dizilmişti ve siyah bir örtü yaymışlardı. Siyah mı? Gerçekten mi? Ilgaz siyahı zaten sevmezdi ve şu an nefret ettiğine emindi. Ilgaz korkak adımların yerine emin adımlarla yürümeye başladı. Korkmamalıydı.
Korkunca tüm duygular birbirine karışıyordu ve daha da berbat hissediyordu.
Masaya 4 metre kalmadan durdular.
"Korkuyor musun?"
"Evet."
Ceren Bora'nın koluna sarıldı, ince bedeni korkudan titriyor gibiydi.
Bora Ceren'in saçlarını omuzlarında hissedince ürperdi. Güzel kokuyorlardı ve yumuşacıklardı.
Ilgaz gözlerini boş masaların üstünde gezdirdi, hala gelen giden yoktu.
Bir süre sonra nihayet birileri görünmeye başlamıştı.
6 kişi masalara ağır ağır ilerledikten sonra yerlerine oturdular.
"Evet, ne istiyorsunuz bakalım?" diye sordu karşısında duran gençlere bakarak. Gözlerini Bora'nın üzerinde gezdirdikten sonra içten bir şekilde güldü hepsine.
"Biz Ölümcül ve Sessizlik kabilelerindeniz. Kısa zaman önce anlaşma yaparken, savaşmak istemediğimizi ve dost olmanın daha iyi olacağı fikrine vardık. Ve sizden de izin istemek için geldik. Sessizlik ve Ölümcül dost olabilirler mi?"
Barış'ın o kadar ikna edici bir ses tonu vardı ki ikna olmamak elde değildi. En azından Ilgaz böyle düşünüyordu. Azra göz ucuyla Barış'a baktı. Saç diplerinin terden ıslandığını görebiliyordu.
Kadın siyah saçlarını kulağınının arkasına aldı kaşlarını kaldırırken.
Fakat kendini toparladı ve önce sağında bulunan kumral saçlı adama bir şeyler fısıldadı.
4 kadın ve 2 erkekten oluşuyorlardı. Erkekler 70 yaşlarındaydılar. Ama saçları hiç beyazlamamış ve sadece yüzlerinde biraz çizgi oluşmuştu.
Kadın diğer konsey üyerinden de fikrini aldıktan sonra birkaç dakika sessiz kaldı, giydikleri siyah örtü onları daha da korkunç gösteriyorlardı. Boğazını temizledikten sonra Ilgaz'a gözlerini kenetledi."Peki sence neden dost olmalısınız?"
"Dünya nefret etmek için çok kısa ve hassas bir yer. Dost olursak bu küçük mavi yuvarlakta daha güzel yaşayabiliriz."
Karşısında oturan yüzlerde biraz tebessüm belirince Ilgaz gülümsedi, üzerlerinde olumlu bir etki bırakmıştı.
"Senin adın ne?" dedi memnun bir ses tonuyla kadın. Ilgaz, kadının üzerinde gerçekten güzel bir etki bırakmıştı.
"Ilgaz."
"Ilgaz mı?" Kadın'ın yüzünden tebessümü silinirken Ilgaz gerildi. Neler oluyordu? Kadın boğazını temizleyerek konuştu:
"Yeteneğin ne?" Ilgaz tam cevap verecekken Bora atıldı:
"Onun eşyaları hareket ettirme gücü var."
Ilgaz Bora'ya ne yaptığını soran bakışlarla bakıyordu ama Bora sadece kadına bakıyordu. Kadın başını salladı ve tekrar Ilgaz'a baktı. Bu sefer gülümsüyordu.
"Ilgaz, söylediğin sözler gerçekten harikaydı. Ama ne yazık ki bu sözler pek de işe yaramayacak gibi. Ama size bir iyilik yapabiliriz. Siz dost olabilirsiniz ama diğer kabileler dost olamaz."
Ilgaz başını hafifçe salladı ve gülümsemeye çalıştı. Çünkü aklı hala Bora'daydı. Neden yalan söylemişti ki? Azra teşekkür etti. Hem de büyük bir minnettarlıkla. Galiba buna en fazla sevinen Azra'ydı.
Gerici ortamdan ayrıldıktan sonra yürümeye devam ettiler.
"Neden yalan söyledin?" Ilgaz Bora'nın arkasından yürüyordu. Ona yetişmek için adımlarını hızlandırdı ve yanına geldi.
"Öyle olması gerekiyordu." Bora ellerini cebine sokmuş, önündeki taşı tekmeliyordu.
"Nasıl yani? "
"İyiliğin için." .
"Anlamıyorum."
Dudaklarını büküp minik adımlarla Bora'nın peşinden gitti.
Bora oflayarak durdu ve Ilgaz'a baktı. Saçlarını dağıtan rüzgar, Ilgaz'ın yüzünün bir kısmını örtüyordu. Birkaç saç teli dudaklarında geziniyordu, Ilgaz bir tutam saçı kulaklarının arkasına aldı.
"Algı gücü, herkeste kolay kolay bulunmayan bir yetenektir. Seni yanlarına alma şansları vardı ve bizden uzaklaştırırlardı."
Ilgaz sessizce başını salladı, yürümeye devam etti.
Nedense bunun altında başka bir işin olduğunu düşünüyordu.
"Şey.." dedi sıkıntıyla.
"Efendim Ilgaz?"
Ilgaz birkaç saniye sessizliği tercih ettikten sonra "Ceren.." diye mırıldandı.
Bora'nın yüzünün gerildiğini hissediyordu.
"Sana karşı duyguları var.."
Bora başını eğip yürümeye devam etti, Ilgaz kalbinin hızla çarptığını duyuyordu.
Bora'nın Ceren'den hoşlandığını biliyordu, aşık olmasından korkuyordu, olursa ölürdü çünkü.
"Bu sizin için tehlikeli olabilir.."
Bora derin bir nefes verdi, Ceren etkileyici bir kızdı, güzeldi hatta. Ondan etkilenmiş miydi, evet. Seviyor muydu, hayır.
"Ondan etkilendim, o.. çok güzel. Ama onu sevdiğimi söyleyemem."
Ilgaz, Bora'nın böyle konulardan konuşmayı sevmediğini fark etti. Tıpkı kendisi gibi.
Daha fazla konuşmadılar, Cerenler Boraların evinde kalacaklardı yine. Onlar önde yürürken en arkada Ilgaz ve Bora kalmıştı. İkisi de bu durumdan memnun gibiydi.
Barış Azra'yı evine bırakırken Ilgaz da yanlarından ayrıldı. Burak Ilgaz'a onu evine bırakmayı teklif etti ama Ilgaz gerek olmadığını söyledi. Biraz yürüyüş yapmaya ihtiyacı vardı.
Evden arkadaşlarıyla sinemaya gitmek için izin almıştı, bu küçük yalanını devam ettirdi ve ona göre davrandı.
"Ilgaz, film nasıl kızım?"
Annesiyle normale dönmüşlerdi anlaşılan.
Ilgaz ağzında birkaç bir şey geveledikten sonra odasına çıktı.
Uyumadan önce aklından Bora'yı geçirdi, ve kalbinin acıdığını hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EPİLEPSİ
FantasyEpilepsi hastası olduğu için defalarca kendini öldürmek istemişti. Artık krizin belirtileri olan gül kokusunu, gözünün önünden geçen renkleri, şiddetli sarsıntıları istemiyordu. Evrenin en önemli kadınıydı, Gece'ydi. Ve onu tamamlayan bir Gölge ve g...