İyi okumalar sadık ve kaçık okuyucumcularımm!
Bu sabah da diğer sabahlar gibiydi, Azra'nın mutfaktan gelen neşeli mırıltıları ve etrafa yayılan mis gibi kokular evi sarmış ve biraz olsun herkesi neşelendirmişti. Ilgaz'ın annesinden ayrılmasının üzerinden birkaç hafta geçmişti, Bora'yla yaşadığı o gece hala aklını kurcalıyordu ama biraz daha iyiydi. En azından yaşayacağı şey her ne kadar zor ya da tehlikeli de olsa mücadele edecekti, bu yolda yalnız olmadığını kendine hatırlatıyordu, yalnız değildi ve hiçbir zaman da tek başına kalmayacaktı. Kahvaltı masasına oturduklarında herkes sessizce kahvaltının tadını çıkarmayı tercih ettiğinden çatal bıçak seslerinden başka bir ses duyulmuyordu.
"Azra gerçekten ellerine sağlık, biz de sana pek yardımcı olmuyoruz ama en azından mutfağı toplamımıza ya da bulaşıkları yıkamamıza izin ver."
Azra Ceren'e gülümseyerek "Mutfakta olmayı seviyorum, ama bu teklifi tabi ki de kabul ederim çünkü tüm günümün orada geçmesini istemiyorum." diye cevap verdi.
"Ne zamandan beri bunlarla uğraşıyorsun?" diye bir soru geldi Bora'dan. "Hiç söylememiştin mutfakta vakit geçirdiğini."
"Aslında o kadar da iyi sayılmam, sadece dışarıdan yemekten bıktığım zamanlar oluyor ve o zaman kendimi mutfağa atıyorum, yani çok da büyütülecek bir mesele değil."
Cümlenin sonlarına doğru yüzü pembeleşmişti, kendisi hakkında konuşulunca ve bu iyi şeyler içeriyorsa hemen utanır ve işi şakaya vurmaya çalışırdı. Azra böyle biriydi işte, davranışları aşırı olurdu bazen ve böyle olmaktan hiç çekinmezdi ama kendisine iltifat edilince birden kendini saklama ihtiyacı duyardı, sanki söylenilen şeyler doğru değilmiş gibi gelirdi ona.
Ilgaz Bora konuşmaya başladığı anda bakışlarını ona çevirmiş ama hemen bundan vazgeçmişti, birkaç haftadır birbirlerinden bilerek uzak duruyorlarmış gibilerdi, evin içinde köşe kapmaca oynuyorlardı sanki. Aslında bu oyunu sadece bir kişi oynuyordu ve o da Ilgaz'dı tabii ki. Ilgaz ondan uzak dururken Bora da ona biraz zaman vermek için ona yaklaşmıyordu, Ilgaz'ın bazı bazı ona baktığını görüyor ama bunu fark ettiğinde o da dönüp bakmıyordu çünkü Ilgaz'ın bundan rahatsız olacağını düşünüyordu. Ama bunun böyle devam edemeyeceğini bildiği için bugün onunla konuşacak ve buna son verecekti. Daha fazla Cerenlerin dikkatini çekmek istemiyordu.
Kahvaltı faslı bittiğinde Ilgaz Azra'ya yardım etmek için masayı toplamaya başladı, Burak ve Meltem de ona yardım ediyordu. Birkaç dakika içinde tüm her şeyi mutfağa taşıdıklarında Burak Ilgaz'ın elinden bulaşık önlüğünü aldı ve "Bulaşıkları ben yıkayabilir miyim?" diye sordu. Ilgaz bir an şaşırdı ama Meltem'in kıkırdadığını duyunca o da Burak'a doğru gülümsedi ve mutfak tezgahının önünden çekildi.
"Sen bulaşıkları yıkarken ben de güzel bir Türk kahvesi yapayım mı?"
İkisi de Meltem'in bu teklifine başlarını hızla sallayarak karşılık verdiler, Ilgaz cezvenin ve kahvenin nerede olduğunu gösterirken Ceren Bora'nın odasına doğru gidiyordu.
Bora'yı kapının önünde yakaladı ve "Bir şey söylemem lazım," diyerek kolundan tuttu.
"Bir şey mi oldu?"
"Meltem'in yeteneğini Konsey keşfetmiş, ona daha iyi bir eğitim vermek istiyorlarmış."
Bu, Konsey'in sıklıkla yaptığı bir şeydi. Eğer kişi ona verilen yeteneği en iyi şekilde kullanıyorsa onu yanlarına alır ve daha iyi eğiterek bu yeteneğini daha iyi alanlarda kullanmalarını sağlardı. Meltem iyi bir koşucu olduğu için onu daha çok birilerini yakalarlarken kullanabilirlerdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/17888659-288-k28978.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EPİLEPSİ
FantasyEpilepsi hastası olduğu için defalarca kendini öldürmek istemişti. Artık krizin belirtileri olan gül kokusunu, gözünün önünden geçen renkleri, şiddetli sarsıntıları istemiyordu. Evrenin en önemli kadınıydı, Gece'ydi. Ve onu tamamlayan bir Gölge ve g...