Söze başlarken "Sevgili Okuyucularım" falan diye başlamak istemem açıkcası. Çok samimiyetsiz duruyor bence. Çünkü siz benim artık ailem gibi oldunuz. Klişe oldu ama gerçekten. Gerçek arkadaşlarımdan daha iyisiniz. Size gerçekten çok teşekkür ederim. Yazdığım hikayenin yarısından çoğunda Doctor Who'yu kullansam bile, saçmalasam bile, açıklayıcı yazmasam bile hala okumaya devam ediyorsanız bu, gerçekten iyi bir karaktere sahip olduğunuzu gösterir. Çünkü bazen gerçek hikayede bir karakter olmanız, bir karakterinizin olduğu anlamına gelmeyebilir. Ama hissediyorum ki hepiniz sağlam karakterlere sahipsiniz. Bu yazıyı yazma sebebim kesinlikle sizsiniz. Ah, Doctor Who'da olabilir. Çünkü tam bugün Doctor Who yayınlanmaya başladı. 23 Kasım 1963'te ilk sahnelerini oynadı. Tam 51 yıl boyunca :') Rekorlar kitabına "En uzun ve en iyi bilim kurgu dizisi" olarak geçti. Doğum günüm 22 Kasım'da ve Doctor Who'nun yıldönümü 23 Kasım. Biliyorum çok şanslıyım :') Kısacası Doctor Who hayatımda olan en güzel şeylerden biri.
Siz sadık ve kaçık okuyucalarım,
Hikayemle ilgili aklınızda soru işaretleri kalmış olabilir. Onlara açıklık getirmek istiyorum. İlk öncelikle Bora Sessizlik Kabilesi'nden. Birisinin peşinden gitmek için Ölümcül Kabilesi'ne geçti. Aslında fark ettim de bu hiç de iyi bir açıklama olmadı. Sanırım yapacağım güzel, harika, olağanüstü (!) açıklamaları önümüzdeki bölümlerde yapacağım.
İkinci olarak son bölümde Derin insan oluyor biliyorsunuz. Sonraki bölümlerde de öyle kalacak. Yani ölü falan olmayacak. Bora Derin'i ilk başlarda nasıl fark etti, nasıl Ilgaz'ın Gece olduğunu önceden biliyordu ve neden söylemedi gibi sorular varsa aklınızda, merak etmeyin sorularınızın cevaplarını en kısa zamanda alacaksınız. Bir TEOG mağduru olarak affınıza sığınıyorum. Sınav gerginliği yüzünden yeni bölümleri geç yazabilirm. Bittikten sonra söz veriyorum bölümleri kısa zaman aralıklarıyla yazacağım. Bir Whovian sözünü tutar, unutmayın.
Son olarak kiminiz Ilgaz-Bora ilişkisini destekliyor, kiminiz Ilgaz- Burak ilişkisini. Açıkcası ben, Azra ve Barış ilişkisini destekliyorum. Barış'ı öldürdüm, biliyorum benden nefret ediyorsunuz ama yapmak zorundaydım. Zaten içimde her gün birileri ölüyor, hikayede de öldürsem bir şey olmaz dedim. Bana soracak olursanız ben Ilgaz-Burak ilişkisini destekliyorum. Bilemiyorum. Bora Ceren'e mi yazıyor, Ilgaz'a mı yazıyor ben de anlamadım. Şu an fark ettim de Bora çok saçmalıyormuş ya. Ama şuna hemfikiriz ki hepimiz Ceren'e sinir oluyoruz. (Kötü kadın kahkahası) Ve ileriki bölümlerde de sinir olmaya devam edeceğiz.
Sonun sonu olarak da birkaç şey ilave etmek isterim.
Sizler benim sadık ve kaçık okuyucularım, yorumlarınızı benden mahrum etmeyin. Çünkü yorumlarınızı okumayı hikayemi okumaktan daha çok seviyorum. Bunu tüm samimiyetimle söylüyorum, gerçekten. Bu arada yazdıklarımı hala okuyorsanız, gerçekten sadıksınız. Aynı zamanda kaçıksınız da.
Sadık ve kaçık kalmanız dileğiyle sevgili okuyucularım.
Hoşçakalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EPİLEPSİ
FantasyEpilepsi hastası olduğu için defalarca kendini öldürmek istemişti. Artık krizin belirtileri olan gül kokusunu, gözünün önünden geçen renkleri, şiddetli sarsıntıları istemiyordu. Evrenin en önemli kadınıydı, Gece'ydi. Ve onu tamamlayan bir Gölge ve g...