Sessizlik

2.7K 133 33
                                    

İyi okumalar sadık ve kaçık okuyucularım!

"Her şey için teşekkür ederim."

Ilgaz Bora'ya müteşekkir şekilde gülümsedi, Bora alçak gönüllü bir halde "Önemli, değil," diye karşılık verdi.

Ilgaz'ı kapıya kadar yolcu ettikten sonra kız kendi evine doğru yürümeye başladı. Midesi çatlıyordu.

Eve geldiğinde anahtarı koltuğa gelişigüzel attıktan sonra kendi odasına çıktı ve yarın başlayacağı okul için hazırlık yapmaya karar verdi.

Dolabından çıkardığı beyaz gömlek ve gri pantolona kısa bir akış attı ve yatağının üstüne yavaşça bıraktı. Dün yıkandığından güzel kokuyorlardı. Kapının arkasına konulmuş olan mor ütü masasını kucakladı ve odasının ortasına yerleştirdi. 'Ütü masasının benden büyük olduğuna mı şahit oldum az önce' bakışını ütü masasının üstünde gezdirdi. Yatağından beyaz gömleğini aldı ve ütüleyebilecek şekilde ütü masasının üstüne yerleştirdi. Ütüyü çalıştırdıktan sonra düşünceli bir şekilde gömleğinin üzerinde gezdirmeye başladı.

"Doğaüstü güçlerim var, ama nasıl olur da hayatım hala akıl almaz derece normal devam edebilir?"

Kendi kendine konuşmaya başlamıştı işte. Gergin olduğu zamanlarda ya da üzgün, mutlu veya.. Her neyse, Ilgaz her zaman kendi kendine konuşabilecek potansiyele sahip bir kızdı. Şimdi de iç sesiyle muhabbeti koyulaştırmak üzereydi.

"Ölü bir kadınla konuştuğunu unutuyorsun," diye karşı çıktı iç sesi Ilgaz'a. Ilgaz gözlerine kendine devirdi.

"Ben daha farklı olacak diye tahmin ediyordum," diye mızmızlandı ütülediği gömleği yatağa bırakırken. Pantolonu eline aldığında durdu ve "Ne bileyim, bilirsin daha heyecanlı şeyler olur zannetmiştim," diye devam etti.

Yakında Ilgaz'ın istediğinden daha fazla şeyler olacaktı.

İç sesiyle biraz daha konuştuktan sonra -ki bu onu oldukça rahatlatmıştı- ütülediği gri pantolonunu ve gömleğinin askılığa asıp dolaba yerleştirdi. Telefonunun melodisi odayı doldururken telefonuna uzandı. Ekranda gözüken isme birkaç saniye baktı ve açtı.

"Efendim Azra."

"Yarın okul açılıyor," dedi Azra'nın bitkin sesi. "Ben de depresyona gireyim dedim."

Ilgaz gözlerini telefondaki arkadaşına devirdi. "Yaz tatiline kadar çıkmazsın sen şimdi depresyondan."

"Ama Ilgaz, ben okula gittiğim her sabah acı çekiyorum biliyorsun."

"O da sana bayılıyordu zaten."

Azra'nın gözlerini devirdiğini hissedebiliyordu.

Azra yatağında yuvarlanırken ayaklarını dayadığı duvara kısa bir bakış attı. 'Bu duvar bile okuldan ilgi çekici geliyor bana' diyerek tısladı. Ilgaz telefondan gelen tıslamayla dudaklarını birbirine bastırdı. Bu kıza okulu sevdirmeye yıllardır çalışıyordu ama sonuç hep aynıydı: Hiçbir güç Azra'ya okulu sevdiremezdi. Ama Ilgaz'ın aklına gelen fikir sonucu tamamen değiştirebilirdi.

"Azra?"

"Hı?"

"Sen Barış'ı okul dışında görüyor musun?"

"Hayır." Azra'nın bitkin sesi üzgün moda çoktan girmişti.

"Yani okul sizin aşk yuvanız?" Ilgaz son iki sözcüğü kusarak söylemişti ama Azra'nın gözleri parlamıştı. Okul dışında Barış'ı görmek olanaksızdı neredeyse.

"Sanırım artık okulu sevmeye başladım."

***

Azra'nın isteği üzerine kantindeki zombilerle savaşmayı göze alarak gitmişlerdi kantine ikisi. Geri döndüklerinde de Burak'la karşılaştılar. Burak onlara gülümseyerek yaklaştı.

"Nasılsınız?"

Ilgaz "İyiyiz" gibisinden bir şeyler geveledi, durumu kurtarmak Azra'ya kalmıştı.

"İyiyiz Burak, bu arada evinde verdiğin kutlama çok güzeldi. Davet ettiğin için teşekkür ederiz."

Burak gülümseyerek karşılık verdi. Gömleğini kollarına kadar kıvırmıştı. Bir insanın kolları nasıl çekici olabilirdi? Gözleri Ilgaz'a kayınca Ilgaz incelik olsun diye gülümsedi, Burak da aynı şekilde ona karşılık verdi. Azra tanık olduğu bu saçma bakışmaya daha fazla dayanamayarak Barış'ı görmek için sınıfa girdi.

Ilgaz yanlarından ayrılan arkadaşına en yakın zamanda hesap soracaktı ama şu an koridorun ortasında dikildiği kişiye baktı. Bu çocuk, nefes kesiciydi.

"Her neyse, şey, ben gideyim artık."

Ilgaz bunun üzerine başını salladı ve salak gibi bir de el salladı. Yaptığının ne kadar gereksiz olduğunu fark edince elini indirdi ama Burak da ona aynı şekilde karşılık vermişti. Sonra ikisi de anlamsız şekilde birbirlerine güldüler.

Başını sınıfın girişine çevirince Bora'nın gözleriyle karşılaştı, bir iki saniye durakladı. Bora daha fazla kapıda oyalanmadı ve Ilgaz'ın yanından geçip gitti. Ilgaz neler olduğunu anlayamasa da sınıfa girdi ve yerine oturdu.

2. dönemin ilk günü sorunsuz bir şekilde gidiyordu. Ta ki Azra Ilgaz'a hep beraber bi' kafede oturmaları için yalvarana dek.

(Yazarınız yazarken bile bir şey anlamadı)

Azra Ilgaz'a tiksiniyormuş gibi baktı neredeyse. Oysa o sadece yürüyüş yapmak istiyordu. Galiba bu isteği bugünlük kursağında kalacaktı.

"Tamam."

Azra Ilgaz'ın kabul ettiğini duyunca boynuna atladı ve sımsıkı sarıldı. Ilgaz Azra'nın kollarının arasında yok olacağını sandı ve kurtulmaya çalıştı. Azra gülerek geri çekildi ve "Ponçik arkadaşım benim," dedi gözleri parlayarak.

Ilgaz tekrar somurttu ve ardından Azra'ya dil çıkardı.

***

Gözleriyle uyumlu kahverengi saçlarını geriye atarak cam kenarında oturmanın verdiği sevinçle masaya göz attı. Önlerine konulan menüyü eline aldı ve karıştırmaya başladı. Karşısında oturan Bora dışarıyı izliyordu, okul çıkışı olduğundan okuldan çıkan öğrenciler kalabalığın büyük bir kısmını oluşturuyorlardı. Ilgaz ne içeceğine karar verince menüyü ahşap masaya bıraktı. Bakışlarını Bora'nın yüzünde gezdirirken yüzünün fazla sert hatlardan oluşmadığını fark etti. Yüzü esmer denecek kadar koyu değildi, güneşte kavrulmuş gibiydi sanki. Ilgaz'ın bakışları Bora'nın üzerinde oyalanırken Bora Ilgaz'a döndü ve gözlerini kısarak Ilgaz'a baktı.

Ilgaz yakalanmış olmanın verdiği huzursuzlukla yanlarına gelen garsona gözlerini dikti. Yanlarına gelen ve üniversiteli olduğu anlaşılan garsona Azra ve Barış siparişlerini verince, delikanlı gözlerini Ilgaz ve Bora'ya çevirdi. Siparişi yazmak için hazır olan kalem tetikte Ilgazların siparişlerini bekliyordu.

"Çay."

İkisi de aynı anda çay deyince garson garipseyen gözlerle baktı ve not almaya başladı. Yazdığı kağıdı koparıp peçeteliğin altına koydu ve oradan uzaklaştı.

Azra ve Barış koyu bir sohbete daldıklarından Bora ve Ilgaz'ın arasında sinir bozucu bir sessizlik hakimdi. Ilgaz, peçeteyle oynamaya daha doğrusu peçeteyi parçalamaya başlamıştı. Ama Bora aniden yerinden doğrulunca yerinden sıçradı. Barış ve Azra da aynı zamanda Bora'ya bakıyorlardı.
Barış sessizce "Bir sorun mu var?" diye sordu. Bora gözleriyle etrafı taradıktan sonra sesinde biriken korkuyu geri göndererek kardeşine cevap verdi:

"Sessizlik.. yaklaşıyor."

EPİLEPSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin