Azıcık, birazcık kısa oldu. İyi okumalar!
"Bizim dost olmamıza karşı çıkıyorlar. Bu yüzden gelmiş olmalılar." dedi Barış sıkıntıyla. Koyu yeşil tişörtünün ucuyla oynuyordu.
Herkes salonda oturmuş, Karanlık meselesi hakkında konuşuyordu.
İkili koltukta Bora Ceren'le beraber oturmuşlardı, Ilgaz'sa tekli koltuğun üzerinde kayboluyordu. Burak üçlü koltuğun koluna dayanmış, kollarını göğsünde kavuşturmuş düşünüyordu.
"Olabilir. Bizim için gelmiş olabilirler."
Bora sırtını dayadığı koltuktan doğruldu, Ilgaz'a doğru baktı.
"Ilgaz, sen ne düşünüyorsun?"
"İki düşman kabilenin dost olacağından korkup bizleri korkutmak istemiş olabilirler. Bence bu bir uyarıydı."
Bora sessizce başını salladı, Ilgaz'ın en başından beri dost olmak istemediğini biliyordu, ve kız haklı çıkıyordu. Başlarına iş açacaklardı.
"Peki şimdi ne yapacağız? Karanlık bizi öldürmek mi istiyor?"
Korku dolu gözlerini Barış'a çevirdiğinde Barış'ın da korktuğunu anladı Azra. Çünkü Barış ellerini birbirine kenetlemiş, bacağını durmadan sallıyordu. Azra Barış'ın da en az kendisi kadar korktuğunu anlamıştı.
"Bence Siyah'a gidelim. Ancak onlar bir şey söyleyebilir." Ceren bunu söylerken düşünceliydi. Sesi tam emin çıkmamıştı. Ilgaz merakla sordu:
"Siyah mı? O ne?"
"Kabileler arasında çıkan herhangi bir sorun, ya da herhangi bir olayın tartışıldığı ve çözüm getirildiği yerdir. Konsey de deniliyor ama Siyah olarak bilinir. Çünkü, Gece ve Gölge'nin en büyük ortak yönü, ikisinin de siyah olmasıdır."
"Siyah bize umut olabilir."
Barış ses tonundaki düzlüğü tamamen bırakmış, umut dolu bir sesle konuşmuştu.
Azra heyecanlanarak "O zaman oraya gidelim," dedi. "Ve bu Karanlık denen illetten de kurtulalım bir an önce."
Burak başından beri koruduğu sessizliğini bozdu:
"Eğer kabul etmezlerse cezalandırılabiliriz."
"Nasıl yani? Cezalandırılmak mı? Neden cezalandırılacakmışız ki?" diye sordu Ilgaz şaşkınlıkla. Burak'ın dedikleri beyninde yankı yapıyordu. Şaşkın hali Burak'ın gülümsemesine neden oldu.
"Eğer bu fikrimiz onlara ters düşerse lanetleniriz. Yani bizi sonsuza kadar lanetlerler. Güçlerimizi elimizden alırlar. Ve insan olmak zorunda kalırız."
"İnsan olmak mı? Ne güzel işte!"
Ilgaz tekrar insan olmak istiyordu. Tamam şimdi canavar ya da uzaylı değillerdi ama en azından Sessizlik ya da Ölümcül kabilesi gibi ya da Siyah, Karanlık gibi şeyler yoktu hayatlarında. En azından her anlarını ölüm tehlikesiyle geçirmek zorunda da değillerdi.
Bora başını iki yana sallayarak Ilgaz'a cevap verdi:
"O zaman ölürüz. İçimizdeki enerjiyi güçlerimizle atarız biz. Eğer güçlerimiz olmazsa büyük enerjiden dolayı patlarız."
Ilgaz ağzından küçük bir "oha" nidası çıkarınca Burak güldü. Şu kızın tepkileri..
Ceren gözlerini sehpaya dikerek "Bence yine de şansımızı denemeliyiz. Karanlık her an gelebilir," diye söylendi.
"Evet, evet. Kesinlikle! Kesinlikle şansımızı denemeliyiz." Barış, Azra'yı kendine doğru çekti ve sarıldı. Barış bu kızı çok seviyordu. Gerçekten de harika bir ikiliydiler.
"Tamam o zaman. Yarın vakit kaybetmeden Siyah'a gideceğiz. Konseyde her şey belli olacak."
Ilgaz Ceren'in dalgın dalgın Bora'ya baktığını gördü. Son zamanlarda bunu sıkça yaptığını fark etti. Ama bunun üzerinde fazla durmadı.
Yarın umursaması gereken daha önemli şeyler vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EPİLEPSİ
FantasíaEpilepsi hastası olduğu için defalarca kendini öldürmek istemişti. Artık krizin belirtileri olan gül kokusunu, gözünün önünden geçen renkleri, şiddetli sarsıntıları istemiyordu. Evrenin en önemli kadınıydı, Gece'ydi. Ve onu tamamlayan bir Gölge ve g...