İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin
Twitter: aysegulkalay_
***
Yeni bölümden herkese selamlar...
Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.
Keyifli okumalar!
***
"NEHİR"
Yalnız geldiği yoldan, bu kez Arslan ve Selim'le birlikte dönüyordu. İki adam, anlamadığı kadar soğuk ve gergindi. Anlaşamadıkları bir mevzu olduğu, fazlasıyla belliydi. Onların bu gerginliği ona sirayet edip titremesine neden olurken, dikiz aynasından ona bakan bir çift siyah gözle bakışları kesişti. Salondaki öfke, yok olmuşa benziyordu.
"Aç mısın?" diye soran Arslan'la, karnındaki guruldamaları hissetti. Sahi, en son ne zaman yemek yemişti?
"Şey... Ben..." dediğinde, aç olduğunu söyleyemedi. Arslan ise onun cümleyi tamamlamasını beklemeden söylendi. "Açsın. Ben de acıktım. Selim?"
Selim, başını iki yana salladı ve önlerindeki bir taksi durağını gösterip konuştu.
"Beni şu durakta indir, hastaneye geçmem lazım. Siz de yemekten sonra vakit kaybetmeden hastaneye gelin."
Arslan, onu ikiletmeden arabayı durdurdu ve inmesini bekledi. Ayşegül ise inen adama son anda seslendi.
"Şey... Selim Bey, Bahar'ın ameliyatında durum nedir öğrenirseniz, haber verir misiniz?" Selim, başını hafifçe salladı. "Aklın kalmasın, ameliyat biterse haberiniz olur."
"Teşekkür ederim."
Ayşegül, hastanede olmasa dahi aklı her an kardeşindeydi. Ameliyatında bir sorun olursa, haber vereceğine dair Mehmet'ten söz almıştı. Bunun verdiği rahatlıkla, derin bir soluk içine çekti ve öndeki adamla yalnız kaldığını fark edip tekrardan gerildi. Yutkundu. Bakışlarını cama çevirip yolu izledi. Parmakları hırkasının püskülleriyle uğraşırken, derin bir nefes aldı ama sessiz olmaya özen gösterdi. Nedensizce adamın dikkatini üzerine çekmek istemiyordu.
"Ne yemek istersin?"
"Fark etmez."
"Balık sever misin?"
"Severim."
Arslan, kıza dikiz aynasından kısa bir bakış attığında, onun hiçbir şekilde önüne bakmadığını fark etti. Bu gerginlik iyi değildi. Özellikle Selim'in söylediklerinden sonra, aralarındaki bu soğukluğu kırmak zorundaydı. Kızın gerginliğini atması için tekrar konuşmaya başladı.
"Hiç balık tuttun mu?"
Ayşegül, ısrarla konuşan adama döndü.
"Bir keresinde Bahar'la olta alıp denemiştik. Çok becerebildiğimizi söyleyemem." Arslan, gülümsedi. "Ben çok severim, kardeşlerimle arada balık tutmaya çıkarız. İstersen sana öğrenmende yardımcı olurum."
"Olur."
Aralarındaki gerginlik erimeye yüz tutmuş, tatlı bir sohbet başlamıştı. İkisi de sevdikleri bir şeylerden bahsederken, bir balık restoranında oturup sohbetlerine devam ettiler. Restoranın lüks oluşu, Ayşegül'ü telaşa düşürmüştü. Herkes balığı bile çatalla yiyordu. Kendi balıkları geldiğinde, Arslan onun çatalla yemek istemediğini fark etti ve gömleğinin manşetlerini katlayıp balığı elleriyle ayıklayıp yemeye başladı. Ayşegül, onun bu tavrına tebessüm ederek, ellerini harekete geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET
RomanceBebeği lösemi olan Arslan ile kardeşinin beyninde tümör olan Ayşegül, çaresizlik dolu bir dönemde kaderin ağlarını örmesiyle karşılaşır. Onların çaresizlikten başlayan zoraki evlilikleri, acaba güçlü bir aşka yuva olabilecek miydi? "Sakin misin?" di...