İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin
Twitter: aysegulkalay_
***
Yeni bölümden herkese selamlar...
Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.
Keyifli okumalar!
***
"KÖRDÜĞÜM"
"Niye geldik buraya?"
Ayşegül'ün sormaktan bıktığı ancak Arslan'ın duymaktan bıkmadığı bir soruydu. Birkaç gündür kocasındaki tuhaf davranışların hemen akabinde, bir pazar sabahı resmen kocası tarafından kaçırılmıştı. Bu da Ayşegül'ü düşündürüyordu. Ne olmuştu, neden olmuştu, nasıl olmuştu bilmiyordu ama bir tuhaflık olduğu belliydi. Hayır, bir derdi tasası varsa anlatabilirdi. Kaçmaya ya da kaçırılmaya gerek yoktu.
Şehre yakın sayılan bu büyük çiftlik evi, yaklaşık iki saattir anlamsızca incelediği bir alan hâline gelmişti. Arslan, ara ara yanına geliyor ve bir şeye ihtiyacı olup olmadığını soruyordu ancak hâlâ buraya neden geldiklerini anlatmıyordu. Bir de ortadan kaybolması yok mu, Ayşegül o anlarda cinnet geçirecek gibi oluyordu.
"Söylemeyecek misin?" diye ısrar etmeye devam edince, Arslan derin bir nefes aldı ve bıkkınlıkla söylendi. "Neden bu kadar sorguluyorsun, kocanın yanındasın ve güvendesin. Bu kadarı yeterli değil mi?"
Arslan'ın tepkisi üzerine, Ayşegül dudaklarını büktü.
"Ben sadece buraya niye geldiğimizi merak ettim. Hem sabah erkenden kalktık geldik, Nehir'e bile bakamadım."
"Hayatım, o evde dana gibi dört yetişkin insan var ve biraz yeğenleriyle ilgilenebilirler, bu kadar dert etmene gerek yok."
"Olsun, keşke yanımızda getirseydik. Hem atlara bakardı, çimenlerde özgürce dolanırdı. Senin ortadan kaybolduğun zamanlarda da bana arkadaşlık ederdi."
"İşim çok sürmeyecek, bir iki saat sonra tamamen senin yanında olacağım."
"İş toplantın falan mı var?"
"Hayır, iş toplantım falan yok. Sadece yapmam gereken bazı ayarlamalar var, hepsi bu!"
"Niye söylemiyorsun?"
"Sen merak et diye, Ayşegül! Lütfen biraz sabırlı ol ve burada beni bekle, birazdan döneceğim."
Arslan arkasını dönüp uzaklaşınca, Ayşegül'de bakışlarını atlara çevirdi. Onlar için yapılan alanda vakit geçiriyorlardı. Aralarında yeni doğduğu belli olan bir yavruda vardı. Onun annesinin yanından bir an bile ayrılmayışı, Ayşegül'ü duygulandırmıştı. Çoğu zaman hayvanlardaki anne yavru ilişkisi, insanlardan daha etkileyici geliyordu. Onlar içgüdüleriyle bu kadar yavruları için savaşırken, insan denilen canlının doğruyu ve yanlışı ayırabilmesine rağmen yaptıkları akıl alır gibi değildi.
Haberlerde okudukları aklına gelince, koruma iç güdüsüyle şişkin karnını eliyle yokladı. Çocuklarını bu kötü dünyadan nasıl muhafaza edecekti, hiç bilmiyordu. Muhakkak onların kendini korumayı öğrenmesi gerekiyordu. Ve bir anne olarak, bebeklerine bunu öğretmek için elinden geleni yapacaktı.
"Hayatım..." diye seslenen Arslan, gelip Ayşegül'ün elinden tutup kaldırdı. "Hadi gel..."
"Nereye?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET
RomantikBebeği lösemi olan Arslan ile kardeşinin beyninde tümör olan Ayşegül, çaresizlik dolu bir dönemde kaderin ağlarını örmesiyle karşılaşır. Onların çaresizlikten başlayan zoraki evlilikleri, acaba güçlü bir aşka yuva olabilecek miydi? "Sakin misin?" di...