İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin
Twitter: aysegulkalay_
***
Yeni bölümden herkese selamlar...
Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.
Keyifli okumalar!
***
"KAÇAK GELİN"
Arslan, yorgun bir şekilde gözlerini araladığında, yanındaki boşlukla kaşlarını çattı. Dönüp komodinin üzerindeki saate bakındığında ise sabahın erken bir saati olduğunu gördü. İyiden iyiye kaşları çatılırken doğruldu. Yataktan çıkıp banyo kapısına ilerledi ve kapıyı tıklatıp seslendi.
"Ayşegül... Banyoda mısın?" Yanıt gelmeyince, kapı kulpuna uzanıp indirmeden tekrar seslendi. "Kapıyı açacağım, içerdeysen çığlık atma."
Kapıyı yavaşça açtığında, banyodaki boşlukla iyice meraklandı. Neredeydi bu kız?
Saçlarını karıştırıp düşünmeyi bıraktı ve hızlı bir şekilde duş alıp giyindi. Aşağıya indiğinde, kardeşleri kahvaltı masasındaydı ve yine birbirleriyle uğraşıp duruyorlardı. Kızı Nehir ise halasının kucağında, konuşulanları anlıyor gibi gülücükler saçıyordu.
"Günaydın..." dediğinde, kardeşleri ona dönmüştü. Ecrin ise biraz eğilip arkasına bakındı ama beklediği kişiyi göremeyince, merakla sordu. "Ayşegül nerede?"
Arslan, duraksadı.
"Ben aşağıya indi sanıyordum. Görmediniz mi?" Burak, çatalındaki zeytini ağzına atıp alayla söylendi. "Gelin altınları aldı kaçtı diyeceğim ama kıza altın da takmadık ki!"
"Zevzeklik etme, Burak! Ayşegül'ü gördünüz mü görmediniz mi?" Ecrin, başını iki yana sallayarak yanıt verdi. "Görmedik. Biz de birlikte inersiniz diye düşündük."
Arslan, hızla telefonunu çıkardı ama o anda karısının telefonunu bilmediğini idrak etti. Harika! Gerçekten harika!
"Sanırım teorimin bir kısmı gerçek çıkacak! Gelin kaçtı mı?" diye soran Burak'a, ters ters baktı Arslan. Kardeşinin düşük çenesiyle uğraşamazdı şimdi. İlk önce o yerinde durmayan yaramaz karısını bulup habersiz ortadan kaybolmasının hesabını sormalıydı.
"Ben çıkıyorum, bir şey olursa arasınız..." deyip, kızının ve kardeşinin saçlarına öpücükler kondurdu. Ecrin ise abisi çıkmadan seslendi. "Bizi haberdar et, merak ederiz!"
Arslan, evden çıktıktan sonra Ayşegül'ün gidebileceği tek yere yöneldi; Bahar'ın kaldığı hastaneye... Sevgili karısıyla, bazı konuları konuşması gerektiğini anlayarak, aklında birkaç cümle oturttu. Hem onu sıkboğaz ettiğini sanmamasını hem de söylediklerini dinlemesini sağlamalıydı. Sonuçta bir bebek taşıyacaktı ve o, sürekli onun peşinde gezinemezdi.
***
Ayşegül, sabahın erken saatinde uyanıp hızla evden kaçmıştı. Evet, bas baya kaçmıştı! Çünkü dün gece yaşadıklarından sonra kocası gibi rahat bir uyku çekememişti. Aksine gelen uykusu da kaçıvermişti. Kocasını rahatsız etmemek adına kıpırdamaktan dahi korkar bir hâle gelmişti ki, gün aydınlanmış ve o da hızla hazırlanıp evden kaçmıştı.
Arslan'ı uzun bir süre görmezse çok iyi olurdu!
Bahar'ın odaya alınacağını bildiğinden, odayı bir güzel toparlamış ve havalandırmıştı. Tabii bacak arasında hâlâ varlığı belli olan sızı da ara ara kendini hissettirmiş ve hareketlerini yavaşlatmıştı. Hiç sağdan soldan duydukları gibi değildi. Anlatılmaz yaşanır dedikleri, bu olsa gerekti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET
RomanceBebeği lösemi olan Arslan ile kardeşinin beyninde tümör olan Ayşegül, çaresizlik dolu bir dönemde kaderin ağlarını örmesiyle karşılaşır. Onların çaresizlikten başlayan zoraki evlilikleri, acaba güçlü bir aşka yuva olabilecek miydi? "Sakin misin?" di...