İnstagram – Tiktok: aysegulkalayzengin
Twitter: aysegulkalay_
***
Yeni bölümden herkese selamlar...
Umarım bölümü beğenirsiniz ve bolca yorumla taçlandırırsınız.
Keyifli okumalar!
***
"KAVUŞMA"
"Çok ağlıyor mu?" diye bilmem kaçıncı sorusunu soran Ayşegül'e, Bahar sabırla cevap vermeye devam etti. "Her bebek kadar..."
"Ya canı yandığı için ağlıyorsa? Belki de açtır, sağdığım sütleri bitiriyor mu?" diye tekrar soru yönelttiğinde, Bahar tebessüm etti. "Hemşirelerle doktorlar ne gerekiyorsa yapıyor, sen kendini boşuna üzüyorsun can parçam."
"Dayanamıyorum Bahar, bebeğimi görmek istiyorum. Onu görmediğim her an kafama tuhaf tuhaf sorular takılıyor. Sanki ona bir şey olmuş da benden saklıyorsunuz gibi hissediyorum."
"Kızına hiçbir şey olmadı Ayşegül, sadece gelişimini tamamlaması için bir müddet daha kuvözde kalması gerekiyor. Hem sen daha bugün ayağı kalkacak hâle geldin, doktor ayaklanmana nasıl müsaade etsin?"
Ayşegül, Bahar'ın sözleri üzerine dolan gözlerini yanaklarına akıtmaya başladı. Çok acı çekiyordu ama yüreğinde hissettiği acı, bedenen hissettiği acıdan katbekat fazlaydı.
Dünyaya bir bebek getirmişti ama onu hiçbir şekilde göremiyordu. Onun sağlığı için bu mecburi dahi olsa, yaşadığı hüzün katlanamayacağı kadar fazlaydı. Bu yüzden kendini eksik hissediyordu. Hem de çok fazla...
"Ben niye diğer anneler gibi bebeğimi hemen kucağıma alamıyorum? Sütümü bile sağarak içiriyorum. Ellerine hiç dokunamadım, gözleri ne renk diye tahmin yürütemedim. Hele ki kokusu... O cennet kokusunu hiç soluyamadım."
Bahar, dayanamadı ve Ayşegül'ün gözyaşlarını sildi.
"Yaşadığın acıyı anlıyorum. Belki de anlamıyorum, bilemiyorum... Ama bildiğim tek bir şey varsa, o da bu olayda çok şanslı olduğun. Çünkü ölebilirdin Ayşegül, hem de bir hiç uğruna. Ve bebeğin sensiz kalabilirdi. Ama buradasın, hayattasın! O da hayatta... Lütfen bebeğine hiç sarılamayan anneleri düşün ve şu ana kadar olan direncini sürdür, bebeğinin senin gücüne ihtiyacı var."
"Haklısın ama yine de bunu kendime anlatamıyorum. Sanki biri kalbimi ellerine almış ve tırnaklarıyla bin parçaya ayırıyor, bu hisse katlanamıyorum."
Ayşegül'ün gözündeki yaşlar dinmezken, odaya Arslan girdi. Karısının ağladığını gören Arslan, merakla ona yaklaştı ve uzanıp elini tuttu.
"Hayatım, iyi misin? Ağrın falan varsa doktoru çağırayım." Onun telaşına, Bahar alayla karşılık verdi. "Ağrısı olmasını çok umursuyorsun da sanki..."
Onun cümlesini duymazdan gelen Arslan, hâlâ karısına bakıyordu. Ayşegül ise uyandığından beri kocasına kötü davranan kardeşine anlam veremeyerek Arslan'a döndü.
"Ağrım yok, iyiyim. Sadece kızlarımı göremediğim için biraz mutsuzum."
"Biraz daha sabretmelisin hayatım çünkü kızlarının iyi olmak için zamana ihtiyacı var."
"Nehir'i biraz olsun getiremez misin?"
"Maalesef... Biliyorsun çok önemli bir operasyona hazırlanıyor ve en ufak bir mikrop her şeyi mahvedebilir. Nehir'in en ufak bir enfeksiyon kapması demek hayatının riske girmesi demek... Buraya getiremem." Ayşegül, kocasının söyledikleriyle dudaklarını büktü. "Peki, o iyi olsun da ben hasret çekmeye razıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET
RomanceBebeği lösemi olan Arslan ile kardeşinin beyninde tümör olan Ayşegül, çaresizlik dolu bir dönemde kaderin ağlarını örmesiyle karşılaşır. Onların çaresizlikten başlayan zoraki evlilikleri, acaba güçlü bir aşka yuva olabilecek miydi? "Sakin misin?" di...