23

3.4K 516 246
                                    

"Merhaba Han Jisung."

—————————————————

"Senin burada ne işin var?" Dedi Jisung zor da olsa hatırladığı adama bakarak.

"Senin için geldim." Adam sırıtarak cevap verdiğinde suratına geçirmemek için kendisini zor tuttu.

"Adımı nereden biliyorsun?" Dedi Jisung sesini sakin tutmaya çalışarak.

Karşısındaki adam oldukça sakin görünüyordu. Bacak bacak üstüne atıp koltukta iyice yayılarak Jisung'a gülümsedi.

"Yakında öğreneceksin."

Jisung yumruklarını sıkarken karşısındaki adama dikkatlice baktı. Sakin olmalıydı. Ondan kurtulmak istiyorsa akıllıca hareket etmeliydi.

"Neden buradayım?"

"Benim adım Hyunsoo."

"Sorduğumu hatırlamıyorum." Dedi Jisung kollarını bağlayıp.

Hyunsoo başını yana eğip dikkatlice Jisung'u incelediğinde Jisung rahatsızca kıpırdandı.

"O gece böyle değildin."

"Ne?"

"Onun yanında bebekten farkın yok ama şimdi.."

"Saçmalamayı kes ve neden burada olduğumu söyle."

Hyunsoo iç çekti ve yerinde doğruldu.

"İki sebeple buradasın."

Jisung ona kaşlarını kaldırıp sorar gibi baktı.

"Birincisi dikkatimi çektin."

"İkincisi?" Diye sordu Jisung sabırsızca.

"Yakında öğreneceksin."

"Onu nereye götürdünüz?"

Hyunsoo düşünürmüş gibi yaptı. Daha sonra gülerek Jisung'a doğru uzandı.

"İşte bunu öğrenemeyeceksin."

Jisung kendini tutamayıp onun suratına yumruk attığında kapılar hemen açıldı ve iki adam kendisini tuttu. Jisung onlardan kurtulmaya çalışırken Hyunsoo kanayan burnuna elini attı. Daha sonra yavaşça Jisung'a bakarak sırıttı.

"Neye gülüyorsun? Bana onun nerede olduğunu söyle!" Diye bağırdı Jisung çırpınırken.

Sonrasında aniden başına dayanan silahla durdu.

"Eğer hareket etmeye devam edersen ölürsün." Dedi onu tutanlardan biri.

Jisung dişlerini sıkıp Hyunsoo'ya baktı.

"Onu bırak. Beni istiyorsan aldın. Ne istersen yapacağım. Yeter ki onu bırak."

Hyunsoo abartılı bir ifadeyle kendisine baktı.

The Eve | Minsung |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin