otuz dört

461 57 45
                                    



"daha oynamadık, touya."

***

siyahlı arkasından gelen sesle yutkundu. senta doğruyu söylemişti.

ama ne var ki, dabi bunu hiç mi hiç istemiyordu. onun tarafından nefret edilmek istemiyordu.

onunla yüzleşmek düşüncesinden senelerce kaçmıştı. şimdiyse keigo takami arkasında, onun kim olduğunu biliyordu.

arkasını dönmedi, yalnızca üstünde olan tomura tarafından yapılmış özel ceketi yere attı. yalnızca beyaz tişört kalmıştı.

"oynamak mı istiyorsun?" sesi titremişti.

dabi'nin, insanların gözünün yaşına bakmayan kötü adamın, sözde unuttuğu sarışın yüzünden sesi titremişti.

"kazanırsam ne yapacaksın?" duyduğu cümle ile gülümsedi siyahlı.

ardından vücudunu büyük bir şaşkınlık duygusu sardı. kafasında milyonlarca sahne tasarlamış, en iyi ihtimalde bile keigo ona zarar veriyordu.

ama şu an, onunla konuşuyordu. üstelik imalı bir şekilde.

"seni öpeceğim." kalbi tekledi.

"peki ya, ben kazanırsam?"

"beni öpersin?"

ikisinin de yüzünde buruk bir gülümseme vardı. ikisinin de kalbi öyle hızlı çarpıyordu ki, birbirlerinin kalp atış seslerini duyabiliyorlardı.

sarışın içindeki hayal kırıklığını, ona olan kızgınlığını bir kenara bırakmıştı. şu an sadece özlem ile hareket ediyordu.

bir iki adım ilerledi. ardından kendinden güç alıp hızlı adımlarla siyahlının yanına geldi. tek kelime bile etmeden ensesinden tutup dudaklarını birleştirdi.

işte o an, ikisinin de kalbinde küçük de olsa bir umut ışığı belirdi. tanıdık fetih duygusu vücutlarını sarmış, aitlik duygusundan yeniden haz almışlardı.

siyahlı beklemediği, hemde hiç beklemediği bu hareketi yüzünden afallamış, sarışının öpücüğüne başta karşılık verememişti. fakat kokusu yeniden burnuna dolunca içindeki özlemi bastıramayıp ellerini sarışının yanaklarına koyup karşılık vermişti.

nefes nefese kaldıklarında sarışın biraz geriye çekilmişti fakat yüzleri hala çok yakındı. ay ışığında parlayan mavilere baktığında gözleri doldu. boğazı düğümlenmişti.

senelerin verdiği duygu yoğunluğu çok fazlaydı.

siyahlı dolu gözleri gördüğünde fısıldadı. "özür dilerim." canı acıyordu.

yalnızca duyduğu iki kelime sarışının son noktası olmuştu. gözlerinden akan yaşları durduramıyor, hızla atan ve ağrıyan kalbine söz geçiremiyordu.

"neden gelmedin..?" diye sordu titrekçe sarışın. ona baktıkça gözleri yanıyordu.

"zorundaydım."

sarışın karşısındaki gencin gözünün altından kan geldiğini görünce duraksadı.

"kan. touya. kanıyorsun."

"sorun yok. gözyaşı kanallarım yandığından beri böyle. üzgünüm."

sarışın gözlerini sonuna kadar açtı. ardından daha önce hiç sorgulamadığı yanıklara baktı.

o an kalbine inanılmaz bir ağrı girdi.

sağ elini titrekçe siyahlının çenesine uzattı. "acıyor mu?"

"acıyor. ama alıştım."

sarışın sessiz kalıp biraz daha gözlerine baktı siyahlının. onu sandığından daha çok özlemişti. fark ettiği şeyler kızgınlığını tamamen yok etmiş, onu yalnızca sarıp sarmalama isteği kalmıştı.

"saçların?"

"boyadım."

sessizlik oldu. tuhaf değildi, garip değildi. sessizce anlayabiliyorlardı birbirlerini. her zaman anlamışlardı.

"özür dilerim."

"dileme."

siyahlı sessiz kalıp yavaşça sarışının yüzüne uzandı. göz altlarını öptü ve geri çekildi. onun istemediği bir şey yapmak istemiyordu.

"yarın hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağız?"

sarışının sorusu üzerine siyahlı elini sarışının yanağından saçlarına çıkarttı. yavaşça sevip okşadığında, sarışının titrediğini hissetti.

" 'iki numara, kötüler birliğinin en ateşli üyesiyle eskiden sevgiliydi.' manşetlerini görmek isteyeceğini sanmıyorum."

sarışın yorgunca gülümsedi. "aslında o başlık hoşuma giderdi."

"o sabah öyle dememiştin," dedi siyahlı gülümseyerek. sarı saçları sevmeye devam ediyordu.

"ah, evet... o sabah.. aslında ben touya'ya ihanet ettiğimi düşündüğüm için unutmak istemiştim."

siyahlı duyduğu cümleyle dondu.

"bir dakika..." dedi. aslında kendi kendine bir şey söylemeye çalışıyordu. "sen daha önce?"

"her gece seninle konuşmak için yurt çatısında oturan benden mi bahsediyorsun? hayır, touya, hiç olmadı."

siyahlının kalbi tekledi. yeniden. "üzgünüm."

"elbette gökyüzü yerine seninle konuşmayı tercih ederdim," dedi. ancak siyahlının yüz ifadesini görünce canı acımıştı. onun da en az kendisininki kadar acı çektiğini biliyordu. ona söylememek için milyonlarca sebep çıkarmıştı bile kendi başına. kim bilir o neler düşünmüştü... "sorun değil, tou."

"gitmek istememiştim."

"biliyorum."

"yalnız kaldın."

"sende."

"özür dilerim."

sarışın hafifçe iç çekip dudaklarını siyahlının dudaklarına bastırdı. küçük bir öpücük bile vücuduna tonlarca elektrik verilmiş gibi hissettiriyordu.

"senden son bir şey isteyebilir miyim?"

siyahlı öpücüğün etkisinden çıkmaya çalışıp hafifçe başını salladı.

"beni bir daha yalnız bırakma."


Kaçış | DabihawksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin