otuz yedi

376 46 25
                                    



yapacaklardı.

bu cehennemi sona erdirmek üzereydiler.

"yapıyoruz."

"garip, değil mi?"

"ihtimallerimin hepsinde beni öldürüyordun, keigo. garip küçük bir kelime kalır."

"hawks öldürürdü."

"neyse ki ben keigo'yu tanıyorum."

sarışın kıkırdadı.

yapacaklardı.

kaçacaklardı. bu sikim yerden toz olup gideceklerdi. ikna olmaları uzun sürmemişti. ikisi de iyileşmeye ihtiyaçları olduğunun farkındaydı.

"twice'a bir teşekkür borçluyuz."

"evet, neredeyse öldüreceğin twice'a bir teşekkür borçluyuz."

"hatırlatmana gerek yok."

"var."

"inatçı tarafın endeavor'a benziyor."

sessizlik oldu.

"babamla mı yattın?"

sarışının kıkırdaması büyük bir kahkahaya dönüşünce siyahlı da gülmeye başladı.

"tou," dedi sarışın hala kıkırdayan siyahlıya yaklaşarak. kollarını boynuna sarıp yüzünü yüzüne yaklaştırdı. "pişman olmayacaksın."

"hmm? bilmem. belki olurum."

"eğer içinde kalacaksa.."

"hmm, devam et.." dedi ellerini beline indirirken.

"..siktir, azıcık rahat duramıyor musun?"

"bana gelen sendin."

sessizlik.

"içinde kalsa daha iyi olur. çünkü eğer içinde kalmaması için bir şeyler yaparsan, seni kaybederim."

sessizlik.

"yorgunum, kei. o yüzden içimde kalacağını sanmıyorum. yorgunum ve dinlenmek istiyorum. tamam?"

sarışın gülümsedi. "anlaşıldı." ellerini siyah saçlara daldırıp hafifçe çekti.

"bu bir istek belirtisi falan mı?"

"nasıl anlarsan," dedi dudaklarını birleştirmeden yalnızca bir saniye önce.

dudaklarını seslice ayırdıklarında sarışın siyahlının beyaz tişörtünün etekleriyle oynamaya başladı. tam üstünden sıyırıp zafere ulaşacakken siyahlı konuştu.

"araba kaçırıyoruz, iki numara. biraz rahat durman gerekiyor." dedi ve keigo'yu kucağından attı. "buna yeterince zamanımız olacak, kuş. o yüzden acele edelim."

"senden bazen nefret ediyorum."

siyahlı kıkırdadı. "bazen mi?"

"bazen."

siyahlı tekrar güldü ancak cevap vermedi. çünkü birazdan kaçıracakları arabanın sahibi onlara doğru geliyordu.

"hay sikeyim," dedi siyahlı arabadan inerek. "cidden öldürüp öldürmemek konusunda beni kararsız bıraktığına inanamıyorum."

keigo, yaklaşan adama zarar gelmemesi için tüylerinden birini yollayıp adamın tişörtünden sürüklenmesine sebep oldu.

siyahlı ise kaşlarını çatmış, huzursuzca ona bakıyordu. "onu kesinlikle yok etmeliydim."

"insanlara zarar verme işini ben görmeden yapsan iyi olur. aksi takdirde asla beceremezsin."

siyahlı histerik bir şekilde güldü ve sarışına yaklaştı. "beni kızdırmak mı istiyorsun?"

"kızınca fazla seksi oluyorsun."

siyahlı bu cevabı beklemediği için kendine engel olamadan sırıtmıştı. aslında şu an yapmak istediği sarışını duvara sertçe yaslamaktı ancak yeni doğan güneş yüzünden her yer aydınlanmaya başlamıştı.

"bunu bildiğim iyi oldu."

"ah, tabii."

touya maskesini taktı. keigo ise kanatlarını tamamen saklamış, yüzünü tamamen kapatabilen bir şapka takmıştı.

"hadi gidelim, romeo."

"romeo aptalın teki."

"o yüzden diyorum zaten," dedi yüzündeki gülümseme genişlerken. ardından kıkırdadı. "ama romeo ile aranda büyük bir fark var."

"araba kaçırırken sorulacak en saçma soru ama soracağım," dedi ve sırıttı. gelecek cevabı zaten biliyordu. sarışını sandığından daha fazla tanıyordu. "neymiş o?"

"romeo yanık değil."

siyahlı doğru bilmenin keyfini küçük bir tebessümle çıkarttı. ancak bu uzun sürmedi, çünkü yanındaki adam, keigo takami, aptal aptal gülmeye başlamıştı.

ve bu, siyahlının daha çok gülümsemesine sebep olmuştu.

"espri anlayışın o kadar boktan ki, sırf bunun için bile seninle saatlerce dalga geçebilirim."

"dalga geçme işini yatakta yapsan nasıl olurdu acaba? bunu deneyelim."

"keigo?" dedi siyahlı. şaşırmıştı. ve fazlasıyla eğleniyordu, araba kaçırırken. "bildiğim kadarıyla sonbahar ayında değiliz," dedi.

keigo sırıttı. "eh, en azından birimizin espri anlayışı iyi. hadi gidelim, romeo'm!"



Kaçış | DabihawksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin