otuz beş

418 49 26
                                    



"beni bir daha yalnız bırakma."

***

siyahlı yutkundu. "öğrenmemeliler, biliyorsun değil mi?"

"seni mi, bizi mi?"

"ikisi de."

sarışın iç çekti. ne kadar istemese de haklıydı. "öğrenmezler o halde."

"zarar göreceksin."

"seni öğrenmeseydim de zarar görecektik."

"amacımın benim için önemini biliyorsun, değil mi?"

"bunu bildiğim için sana buradan siktir olup gidelim demedim."

siyahlı gülümsedi. elleri hala saçlarındaydı. "beni durdurmayacak mısın?"

"hawks durdurabilir," dedi ve siyahlının eline yanağını iyice yasladı. gözlerini kapattı. "ama sanırım keigo buna müsaade etmeyecek."

siyahlı daha çok gülümsedi. "anladın, değil mi?"

"haftalardır buradayım, tou. all might'ı buraya soksan o da anlardı." dedi, "ancak hala iki numarayım. hawks'ın bunları söylememesi gerekiyor."

"bana fark etmez."

"hawks'ı bana mı tercih ediyorsun? alınıyorum..."

siyahlı kahkaha atıp alnını sarışının alnına yasladı. bunu yapmayı öyle çok özlemişti ki.

"touy-"

"bir konuda anlaşalım," dedi siyahlı sözünü keserek. "bana ismimle seslenmeni istemiyorum."

sarışın sessiz kaldı.

"bu senin için garip gelebilir ama ben onu öldürdüm, kei."

"her şey bitince?"

"ne?"

"her şey bitince sana isminle seslenebilir miyim?"

siyahlı dondu. her şeyin bitip yoluna koyulması düşüncesini hiç aklına getirmemişti bile. o amacını gerçekleştirdikten hemen sonra ölmeyi planlıyordu. üstelik bu ölümün sarışının elinden olmasını isteyecek kadar kabullenmişti.

"her şey bittiğinde yanında olamam."

"olacaksın."

"bunun imkansız olduğunu biliyorsun, değil mi?"

"o halde amacını gerçekleştirmeni istemiyorum."

"bunun da imkansız olduğunu bilmen gerekiyor."

"sadece seni istiyorum," dedi bir elini siyahlının yanağına çıkarırken. "düzelmek istiyorum, touya, düzelmeni istiyorum. bencilce gelebilir ama değil. her gün saatlerce gökyüzünde sen beni dinliyormuş gibi hissettiğim için orada kalmamın gereksiz olduğunu, çünkü senin zaten yanımda olduğunu hissetmek istiyorum. dabi'yi değil, touya'yı istiyorum."

"kei-"

"özledim, touya, yemin ederim çok özledim. elimde bir şans varken bunu kaybedemem, anlıyor musun? seni kaybedemem. tekrar olmaz. sana kızgın değilim, kırgın değilim. sana hala on altımda olduğu gibi aşığım, anlıyor musun? touya öldüğü gün, keigo da onunla birlikte öldü. o günden beri kimseye gerçek adımı söylemedim. kimseyle birlikte olmadım, kimseyi sevemedim, touya, çünkü sen zaten buradaydın." son cümleyi söylerken elini kalbine götürdü.

"okyanus'u gördüm, tou, ama eksikti. çünkü biz söz vermiştik. senin gözlerini beraber izleyecektik. okyanus formunda hemde!"

siyahlının boğazı düğüm düğüm olmuş, söylediği şeyleri sindirmeye çalışıyordu.

"seni her zaman bekledim, tou, yine olsa yine beklerim." dedi ve devam etti. "ama yeniden beklemek istemiyorum."

siyahlı kalbi çok hızlı bir şekilde çarparken, düşünmeden ağzını açtı. belki ileride buna pişman olurdu, bilmiyordu. ancak şu an karşısında eline yaslanmış, gözleri ıslak bir şekilde ona bunları söyleyen keigo takami duruyorken pişmanlık hiç de umurunda olmamıştı.

"beklemeyiz o halde, keigo."


y.n.: nedense keigo'nun bir yanının kötüler birliğinin amacını destekleyip anladığını düşünüyorum. mangayı okudum ancak animede sanki bir anda gerçekten taraf değiştirecekmiş gibi geliyor. bunu da burada yansıttım. elbette hawks'ın buna tamamen karşı çıkması gerekiyor. ancak keigo'nun buna bir zorunluluğu yok. :)

Kaçış | DabihawksHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin