Gitme !!

408 14 2
                                    

''Bazen bir şeyin hata olduğunu bilseniz bile yine de yapmanız gerekir. ''


Burak tam karşımda duruyordu. O koskocaman mavi gözlerin üzerimde olduğunu hissediyordum ama bakamıyordum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Daha önce hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım. Sadece Burağın yumruk yaptığı elini görüyordum. Bekliyordum , bağırmasını , birşeyleri kırmasını ama beklediğimin aksine o bu yerden çıkmıştı. Peşinden her ne kadar koşsamda hızına yetişememiştim. Sadece arabaya binip gidişini izlemiştim. Malca kalmıştım orada. Kendime kızıyordum mektupu cantamda neden bıraktığıma.İlk sürprizim de böylelikle mahvolmuştu. Her şeyi elime  yüzüme bulaştırdığım gibi bunu da bulaştırmıştım.  Ben büyük bir Aptaldım artık bunu kabul ediyordum. Bende içerideki eşyalarımı alıp taksi durağına doğru yürümeye başladım. Burak için endişeleniyordum birkaç arasamda meşgule vermişti. Bende inatçı biri olduğumdan aramaya devam edince telefonu komple kapamıştı bu da beni daha çok merakta bıraktırmıştı. Taksi az sonra gelmiş binmiş ve eve gelmiştim. Hızlıca odama çıktım ve kapımı kapayıp üstümü değiştirdim. Babam seslense de yanına gitmedi. Şu an konuşmanın değil düşünmenin vaktiydi. Her türlü düğünümüz olmayacaktı.Ya Burak benimle konuşmayacak ya da Burçin Hanım engel olucaktı. Odada yürüyor ve kendi kendime konuşuyordum. Dışarıdan biri gelse beni görse bu kız deli dese inkar etmeyecektim. Ah ah  herşey benim suçumdu . Ya da değildi. Sonuçta bu sır Burçin Hanımın değil miydi ? Burak ne yapıyordu ? Nasıl ulaşacaktım ? Düğünümüz olacak mıydı olmayacak mıydı ? Burağın gerçek babası kimdi ? kafamda deli sorular susmak bilmiyorlardı. Ah keşke hepsinin net cevabını bilebilseydim. O zaman kafam karışık olmazdı. Herşey net olurdu. Endişelendikce vucüdumun sıcaklığı da artıyordu. Kendimi yatağımın üstüne attım.

*2 saat sonra 

Çalan telefonumun sesiyle uyandım. Arayan Buraktı. Aman tanrım! Elim ayağım birbirine dolaşmıştı.Hemen açtım. 

- Alo Burak ? 

- Merhaba Defne Hanım. Ben polis memuru Hikmet. Telefon numaranız en son arananlarda olduğu için sizi aradık. Burak bey bir kaza geçirdi şuan yoğun bakımda. (Herşey durdu, hızlı atan kalbim daha hızlı atmaya, Ellerim titremeye başladı )

- S-iii-z haan-g-ii haas-tt-aa-nn-ee-ddesiniz ? ( Sesim de titremişti. Konuşamıyordum doğru düzgün)

- Özalp Anadolu Hastanesi 

-Tamam ben geliyorum deyip hemen telefonu kapamıştım. Olduğum gibi hızlıca merdivenlerden inmiş tam kapıdan çıkacakken : 

- Kızım nereye ? 

- Ba-ba Burak hastahene deyip devamını getirmeden çıkmıştım. Babamın adamlarından birini alıp doğruca arabaya ilerledim. Bindik ve ben biranönce Burağı görmek istiyordum. 

*1 saat sonra 

Karşımda bağıran ve hüngür hüngür ağlayan bir Burçin Hanım var . Daha önce onu böyle görmemiştim. Güçsüz , çaresiz ... ''Herşeyin suçlusu sensin, eğer oğlum ölürse seni öldürürüm.''diye bana bağıyırordu. O nefret dolu gözlerine öylece bakıyordum. Burağa birşey olursa zaten bende yaşamak isteyeceğimden emin değilim. Bende ağlamak istiyordum ama ağlayamıyordum. Sadece karşımdaki boş beyaz duvara bakıyordum. Ne bir doktor geliyordu ne de zaman geçiyordu.Sadece 1 saat olmuştu. Beklemek beni yitiriyordu. Şu an istediğim tek şey Burağa sarılıp onun o güzel kokusunu içime çekmekti.

*4 saat sonra 

Burçin Hanım ve onu teselli eden Merveyi izliyordum.Mervenin akıttığı sahte gözyaşlar vardı birde.Bu sinirimi daha çok bozuyor birşey dememek için  kendimi zor tutuyordum. Gözlerim yorgunluktan şişmiş, karnım gurulduyuyordu ama ben ne yemek yemek ıstıyordum ne de uyumak.Babamın adamı Salih Amca babamla konuşmuş yanıma gelip eve gitmemi bir gelişme olursa bana haber vereceğini söylüyordu. Ama gidemezdim. Bir parçam buradaydı ve ben eksik hissediyordum. Ben nasıl Burak için endişileniyorsam babamda benim için öyle endişileniyordu. Uyumamalıydım. Gözlerim kapanmaya başlasa bile direnmeliydim.

*  Yarım saat sonra

Tabikide uyumuştum. Ağlayarak uyanmış ve rüyanın etkisinde kalmıştım. Rüyam söyleydi : 

-Burak ve ben boş bir evdeydik. Boş duvarlar ve kapı vardı sadece. Bir konu hakkında tartışıyorduk.Burak beni kendine çekiyor ve öpüyor. İki eliyle yanaklarımı avcuna alıyor ve diyor ki : -Gitmeliyim, bunu yapmak zorundayım. Bende - Hayır gitmek zorunda değilsin , Gitme diyordum. Ama sonra bir anda beni geriye itip kapıdan çıkıyordu. O boş evde tek başıma kalıyordum. O kapıdan bende çıkmaya çalıssam da çıkamıyordum. Boş evde Burak diye bağırıyordum ve yankı yapıyordu. Ne gelen oluyordu ne de giden. 

Bir kaç dakika sonra Doktor bey Burçin Hanımla konuşuyordu. Merve orospusu da araya sokuluyordu. Bende oturduğum yerden kalkıp hemen yanlarına gitmiştim.

Doktor bey: - Hastamız bir ameliyat geçirdi. Şuan bilinci tamamen kapanıp. Ama tepki verme imkanı olduğundan yalnız içeri 1 kişinin girmesine izin vereceğiz. Kimin gireceğine siz karar verin. Ama benden size öneri içeride Hasta  Defne diye seslendi. Bu  kişi her kimse o girmeli . Hasta iyi sonuçlar verebilir.

 Bu konuşmayı yaptıktan sonra Doktor bey gitmişti. İçeri ben girmeliydim ama Burçin Hanımın izin vereceğini hiç sanmıyordum. Bana yavaş yavaş yaklaşıp kolumdan tutup : 

- Girmene izin vereceğim ama bu oğlumun iyiliği için başka hiçbirşey için değil. Bende kafamı öne doğru salladım.Sonra beni bıraktı.Hemşirenin verdiklerini giyip içeri girdim. Kalbim daha hızlı çarpmaya başladı. Yatakta yara izleri ve savunmasız bir biçimde yatıyordu. Bu canımı acıtıyordu. Onu böyle görmek farklı hissettiriyordu. Elini tuttum ve her dizide olduğu gibi bende duygusal bir konuşma yaptım. 

- Burak ? Gitme beni bırakıp gitme . Özür dilerim sana herşeyi söylemem gerekirdi. Ama sen yeterki uyan beni görmek istemesen de itiraz etmeyeceğim. Ama yeter ki yaşa. Benim diğer yarım sensin sen ölürsen bende ölürüm. Beni bu yolda yalnız bırakma. Bu ikimizin yoluydu unuttun mu ?? 

Hemşire geldi ve çıkmam gerektiğini söyledi.Tam elini bırakacağım sırada parmaklarını oynattı. Bir mucize oldu ve hemşire bunun iyi birşey olduğunu söyledi. Hem ağlayarak hemde gülerek dışarı çıktım. Artık bu nasıl bir duyguysa artık. Mutsuzsun ama mutlu olmam için bir ümit var gibi. Rüyam aklıma geldikçe korkuyordum . Burağı kaybetmeyii...

*2 saat sonra 

Güneşin doğmasına 1 saat kalmıştı. Babamın adamı Salih amcayı eve yollamıştım. Zar zor ikna etmiştim.Birşey olursa arayacağımı da. Burçin hanım ve Merve de dışarı hava almaya çıkmışlardı. Bende bir kahve almaya gittim . Önümde birkaç kişi vardı.Hemen alıp yukarı çıkmak istiyordum , belki yine birşey olur Burak uyanır diye .Sıra geçmişti kavhemi alıp yukarı çıkmıştım. Ama tuhaf olan şuydu ki yoğun bakımın kapısı açık ve perdeleri kapalıydı. Meraklı olduğumdan ve acaba ters giden birşeyler var mı diye düşündüğümden bakma gereği duydum. Önce etrafıma bakındıktan sonra hızlıca içeri daldım. Elimdeki kavhe yere düştü. Karşımda Yastıkla Burağı boğmaya çalışan Poyraz vardı. Burağın düzenli kalp atışlarını gösteren makine düzensiz çalmaya başlamıştı. Poyraz da o sırada yanımdan kaçıp gitmişti. Ben yere çömelmiş Burakk !! Diye bağırıyordum. 

Gidiyor muydu? Bu sefer gerçekten beni bırakıyor muydu ? Belki de hikayemizin sonuna gelmiştik. Kim bilir ? Her son yeni bir başlangaçtır belki de . Peki ya şimdi ne olucak ? Sızlayan bu kalbim nasıl geçicek ? ? 

Not : Vote ve yorumlarınız bekliyorum. Seviliyorsunuz <3 :) 

Aşka Giden YolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin