Sen diye Atan kalbim

510 20 3
                                    

Şu an elimde Aşkla yazılmış bir mektup vardı.Açtım ve okumaya başladı :

Sevgili Küçük hanım ,

Defne ?! Sana o gün herşeyin oyun olduğunu söylemek zorundaydım. Seni kendimden uzaklaştırmak zorundaydım çünkü seni öldürmekle tehdit ettiler. Bende kendimi öldürürüm desemde beni anlamadılar. Zaten ikisi ''Aşkı'' yaşamış olsaydı bana engel olmazlardı .Annem ve babam ikisi de duygusuzun teki. Seni bırakmakmalıydım ki hayallerini , istediklerini yaşayabilmen için. Beni anlamını beklemiyorum. Çünkü sana olan sevgim senden senin iyiliğin için vazgeçebilicek kadar büyük. Şimdi aklından Ne oldu da geri döndüm diye düşünüyorsun. Döndüm, çünkü artık ölümünden daha çok korkutan birşey vardı. Başka birine aşık olman. Seni kaybetmek beni daha da yıprattı. Defne ?! Bu mektup son çarem. Eğer birşeyler değişmezse bu mektuptan sonra hayatından çıkıp gideceğim. Elini kalbine koy ve sor : Burağı seviyor muyum ? diye en doğru cevabı kalbin sana verecektir.

Kalbim cevabı biliyordu. Ben o orospu çocuğunu seviyordum. Her ne kadar kırılmış olsamda onun için atan kalbim vardı.Burak Seven benim kalbimin daha hızlı atmasını sağlayan kişiydi. Aşkta bu değil mi zaten ? Adını koyamadığın, tanımlayamadığın ama hissettiğinde anladığındır. Poyrazın geliş sesini duymuştum.Bana sesleniyordu. Anlaşılan konuşmak istiyordu ama ben istemiyordum. Kızgındım ona.

- Defne diyerek odamdan içeri girip yanıma oturdu.

- Bak özür dilerim, yaptığım çok aptalcaydı. Ama seni seviyorum ilk gördüğüm andan beri bunu inkar etmeyeceğim. Ona baktım nasılda gözlerinde bize dair umut vardı. Onu kırmak istemiyordum ama gerçek buydu. O sadece bana iyi gelen bir arkadaştı daha fazlası değildi. Ne kadar ironik değil mi ? Bize hayranlık duyan insanları görmezden gelirken bizi kıran kişileri hayranlık duyuyoruz. Ve, bizi acıtanları severken , bizi sevenleri acıtıyoruz.

- Poyraz,çok klişe olucak ama ben senin ,senin beni sevdiğin gibi sevmiyorum. Poyraz durmuştu . Sonra birşey söylemeden çıkıp gitmişti. Camdan dışarıya baktığımda karşı camda Burak duruyordu. Onu affetmiştim her ne kadar beni öfkelendirsede onu seviyordum. Hemen evden çıkıp Burağın kapısına gittim.Zili çaldım ve kapıyı açmasını bekledim. Kapıyı açar açar konuşmaya başlamıştı bile :

- Biliyorum buraya herşeyin bittiği cümlesi yarım kalmıştı. Çünkü onun dudaklarına yapışmıştım. O da iki eliyle belimi sarmalamıştı. Dışarıda kar yağıyordu soğuktu ama şuan hiçbirşey umrumda değildi. Ne kadar özlemişim o dudaklarındaki tadı, kokusunu ..Aniden kendini geri çekildi :

- Gel içeri girelim , üşüteceğiz yoksa.Hemen içeri girmiştim. Onun omzuna yaslanmış bir şekilde yatıyordum.

-Peki şimdi ne olucak ? diye sordum.

- Ne mi olucak ? Kaldığımız yerden devam edeceğiz. Buna biz istemediğimiz sürece kimse engel olamayacak. Daha fazla soru sormak istemiyordum anın tadını çıkarmaya bakıyordum.Ama aklıma bir soru takılmıştı .

- O sosyal medya hesaplarındaki kızlarla olan fotoğraflarına ne demeli Burak bey ?

- Onlar sadece kafa dağıtmak içindi .

- Sen her benle küstüğünde kızlarla kafa dağıtıcaksan seninle çok uğraşacağım ben. Artık birşeyi biliyordum. Yılların bana öğrettiği şeylerden biri de bu oldu : Mutluluğu yakalamışsan, sorgulama. Böylelikle bu konuda kapanmıştı. Aklımdan tamamen çıkan birşey vardı .Bugün koleje gidicektik ve yarım saatimiz kalmıştı .Hemen omzunda olan başımı kaldırmıştım.

- Burak benim gitmem lazım görüşürüz.

- Nereye ?

- Koleje bugün başlıyoruz .Aklımdan tamamıyla çıkmış ve yarım saatim var.

- Tamam sakin ol güzelim .Bu arada bende sizinle geleceğim seni O piçle yalnız bırakacak değilim. Bende sizin gideceğiniz koleje yazıldım. ''Tamam '' deyip hemen karşıya geçtim. Ah birde şu çılgın kıskançlığı olmasa başımıza bela çıkarmaktan başka birşeye yaramıyordu. Anahtarla evin kapısından girdiğimde ilk önce yerdeki kırık eşyaları daha sonra bir kenarda ağlayan Poyrazı gördüm. Bir erkeği ilk kez ağlarken görüyorum özellikle de Poyrazı. Şaşırmıştım. Hemen yanına gittim ve eğildim :

- Poyraz? dedim yumuşak sesimle.

- Bir seni sevdim Defne,sen de beni sevmiyorsun. Bildiğim tek şey var kötü hissediyorum ve yapabildiğim tek şey böyle hissetmeye devam etmek. Karşımda benim kırmış olduğum biri duruyordu. Ben ne mal bir kızdım böyle ya ? Kırmak istemesemde kırmıştım. Küçük bir çocuk gibiydi o kadar tatlıydı ki içimden ona sarılmak geldi.


Poyrazın ağlamasını dindirmek için sarıldım. '' Özür dilerim,'' diye fısıldadım.Beni itti ve gözyaşlarını elinin tersiyle sildi.

- İyiyim ben.Koleje gideceğiz , seni dışarıda bekliyorum deyip çıkmıştı. Koleje böyle başlamak kötü olucaktı.Hemen yanıma kolej için hazırladığım çantayı almıştım. ( Kolejin sitesinde yazıyordu ne gerektiği ). Burak da dışarıdaydı. Burak gelip elimi tutmuştu.Poyraz ise bizi izliyordu.Açıkcası Poyrazın önünde Burakla gözükmek beni rahatsız etmişti neden bilmiyorum Gelen taksiye hep birlikte binmiştik. Poyraz öne oturmuştu.

*Yarım saat sonra


Kolej dışarıdan mükemmel gözüktüğü gibi içerisi de mükemmeldi. Etrafı yeni tanıştığımız Jennifer adındaki öğretmenle geziyorduk. 3 ümüzün sınıfları da ayrıydı. Anlaşılan kafa dinleyebilecektim. Her yeri gezdikten sonra ilk beni sınıfıma bırakmışlardı.Sınıfa girdiğimde herkesin kafasının bir anda bana dönmesi çok sinir bozucuydu. Bu durumda olmayı hiç sevmiyordum. Yanaklarım kızarmıştı. Öğretmenin ismini bilmiyordum ama bana oturacağım yeri işaret etmişti.Yaşasın cam kenarındaydı ve sıralar tekliydi.Amerikanın kolejleri gerçekten Türkiyeye göre daha iyiydi. Allahtan bir yaz annem beni İngilizce eğitimi için okuluna yollamıştı. Ders matematikti. En nefret ettiğim dersti.Matematiği anlamıyordum rakamlar hep bana karışık geliyordu.Etrafıma baktım , nasıl insanlar var diye. Arka sıralara baktığımda hep serseri tipte çocuklar vardı. Onun önlerinde ise güzel, amigo kız tipleri önün önünde ise kendi halinde takılanlar vardı ve bende bu hizadaydım.Onun önünde espirili çocuklar ve en önde inekler vardı. Oturma sistemini çözmüştüm. Bingo !! Tek sorun sınıf benim ismimi bilmiyordu bende onlarınkini. Öğretmen beni sınıfa tanıtmamıştı bile. Bu öğretmen daha çok vakit nakittir ! diye düşünen biriydi.Sıkıcı matematik dersi bitmişti. Tenefüste herkes başıma toplanmış ve ismimi sormuştu. Arka sıralardaki hariç tabiki. Öğrendiğim isimleri aklımda tutmaya çalışıyordum. Emily, Rose, Jackie,Samyy vs.vs . Daha sonraki dersler Edebiyat, Psikoloji , Fizik, Biyoloji idi.

*5 saat sonra kolejden çıkmıştık. Annem ve babamla konuşmuştum. Uykum vardı kolej beni yormuştu.Uyuşmuştum ama dışarıdan gelen sesler yüzünden hemen uyanmıştım. Camdan dışarı baktığımda Burak ve Poyraz konuşuyordu. Kavga çıkmaması için hemen yanlarına gitmek için merdivenlerden aşağı indim. Kapıyı açtığımda Poyraz Burağa silah uzatıyordu.

- Burak dediğimde cevap veremeden silah sesi patlamıştı. Herşey karanlıktı artık. Uzayda karanlıkta süzülüyormuşum gibi. Karşımda duran görüntü hiç hoş değildi. Ne olucaktı ? Birbirimize yeniden kavuşmuşken bu sefer ölüm bizi ayıracak mıydı ? Poyraz çoktan kaçıp gitmişti.

Not : Vote ve yorumlarınız için şimdiden teşekkkürler.Seviliyorsunuz :D <3

Aşka Giden YolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin