-25-"Biraz korku, biraz kıskançlık"

16 1 0
                                    




Şarkı: Sezen Aksu- Yanmışım Sönmüşüm Ben

Çok uzun bira zamandan sonra yükledim bölümü çok ama çok özür dilerim. Ama güzel bir bölüm oldu. Keyifli okumalar...

.

.

.


Fırından keki çıkarıp kokladım. Mis gibi kokuyordu. Havuç, tarçın ve fındık koymuştum içine. Umarım Barın da beğenirdi. İlk defa onun için bir şey yapıp götürecektim. İçimden gelmişti.  Heyecanlı değilim desem yalan olurdu. Sevgili olmamızın üzerinden iki hafta geçmişti fakat onu gördüğümde kalbimde oluşan heyecan hiç dinmiyordu ve hiç de dinecek gibi değildi. Kursta dersim bittikten sonra eve gelmiştim. Barın ile telefonda konuştuğumda o hala klinikteydi.  Ona yapacağım sürpriz için daha iyi bir zamanlama olamazdı. Üstümde bir sıkıntı olmadığını düşünerek sadece montum ile çantamı almış ve özenle kaba yerleştirdiğim kekleri bir poşete koymuştum.

Dışarı adım attığımda hava kararmaya başlamıştı çoktan. Top oynayan çocukların yanından geçerken top çarpma ihtimaline karşı keki sıkıca göğsümde tuttum.  Bir yandan da kendini oyuna vermiş çocuklara gülümsemeden edemedim. Şehir yaşamından ötürü artık mahalle kavramı diye bir şey kalmamıştı fakat doğup büyüdüğüm bu yer hala tüm sıcaklığıyla ayakta kalmak için direniyordu. Buradaki çocuklar, çocukluklarını sokakta düşe kalka geçiriyordu. Akşama kadar anneleri onları çağırana kadar oradan oraya koşturup oynuyorlar. Tıpkı bir zamanlar benim gibi.

Ben aklımdan geçen bu düşüncelerle yolu bitirmiştim neredeyse. Tam kliniğin kapısından içeriye gireceğim anda biri omzuma çarpıp benden önce girdi. Neyse ki kek elimden düşüp yeri boylamamıştı. Çarpana da içten içe sinir olmadım değil. İnsan biraz dikkat ederdi!

İçeriye nihayet girdiğimde bana çarpan kız arkası dönük duruyordu. Barın da  kediyi -tahminimce bana çarpan kızın evcil hayvanıydı- muayene ediyordu. Kafasını kaldırmasıyla beni görüp gülümsedi. Benim de dudaklarım onu her gördüğünde olduğu gibi kocaman açılmış, gülümsüyordu. İşi olduğu için kenarda duran sandalyelerden birini işaret edip oturdum. İşini bitirince nasılsa konuşurduk.

"Kedime ne oldu bilmiyorum. Sabahtan beri bir huysuzluk var. Sizi bana bir arkadaşım önerince buraya getirmek istedim." Bana çarpan kız-adını bilmediğim için kendi içimde böyle sesleniyordum- ilgili tavırlarla gözlerini Barın'dan ayırmadan konuşu. Kaşlarım otomatikman çatıldı.

"Muayenesi tam anlamıyla bir bitsin o zaman sizi bilgilendireceğim." Deyip kediyle beraber arka tarafa geçti Barın. Kız da sıkıntıyla etrafına bakıyordu. Gözleri bir an üstümde gezdiği gibi bakışlarını hemen çekti.  Barın yaklaşık bir on dakika sonra geldiğinde kızın yüzü gözle görür derecede aydınlanmıştı. Ben sabır çekmeyeyim de kim çeksin!

"Tamamdır. Kontrollerini yaptım. Maşallah tosuncuğun hiçbir sorunu yok."

"ALLAH ALLAH nasıl olur? Halbuki sabahtan beri bir kötüydü. Neyse, ben yine bir şey olursa gelirim size." Barın başını sallayıp onayladı. Kız teşekkür edip iyi günler derken Barın'ın koluna dokundu. İçimde yeni keşfettiğim tarafımın hiç hoşuna gitmemişti bu hareket. Kız tam kapıdan çıkıp gitmeden bir anda ayağa kalkıp "Sevgilim" diye onun da duyacağı neşeli çıkardığım sesimle seslendim Barın 'a. Kız ise bozulmuş suratıyla bize doğru bakıp hiç vakit kaybetmeden buradan çıkmıştı.

"Levlâ?" Barın bana sorarcasına bakıyordu. E haklı tabi adam, bu yönümle ilk defa karşılaşıyordu. Tıpkı benim de öyle olduğum gibi. "Nasılsın canım?" diyerek konuyu başka yere yönlendirmeye çalıştım.

MAVİ MELEK | Rüyadan kalbeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin