Medya: Levlâ
Şarkı Önerisi:James Arthur-You ft. Travis Barker
Tanıtım videomuz
Keyifli okumalar güzel okurlar...
____________________________________
"Bir insan düşünün. Yanında tüm çılgınlıkları yapıp rahat olabildiğiniz bir insan. O insan, sizi olduğunuz gibi kabul edip, tüm yaralarınıza merhem olmak ister. Acınızı sizden alıp, üzülmeyesiniz diye, kendi yaralarına katmak ister. O insanı kaybetmeyin..."
Onunla o kadar özgürdü ki ruhum, hiç düşünmeden, içimden neler geliyorsa konuştum. Öyle iyi bir dinleyiciydi ki, hiç konuşmadan, bölmeden dinledi. Yüzünde bir tebessüm ile o güzel lacivertlerini hüküm sürdürdü gözlerimde. Konuşurken ona bakmamla kelimelerim sıfırlandı. Öylece kaldım.
"Neden sustun?" dedi elindeki kahvesini masaya bırakırken. Kafeye geldiğimizden beri, üçüncü kahvemizi içiyorduk. Ortak noktalarımızdan biri de, ikimiz de kahveyi sütsüz içemiyorduk.
"H-hiçbir şey " kekelememe mani olamadım. "Hep ben konuştum, biraz da sen anlat" diye topu ona attım.
"Ben böyle iyiydim" diye fısıltılı bir şey dedi ama pek anlayamamıştım.
"Neler bilmek istersin?" diye soruyla devam etti. Düşündüm ama sorular kafamda cenk ederken, bir şey söylemek zordu. Aklıma ilk geleni sordum.
"Arın ile aranızda çok güçlü bir bağ var. Abi değil de bir baba gibi yaklaşıyorsun, yanlış mıyım?" gözleri hüzün doldu sanki ya da benim yanılsamamdı.
"Babamın vefatından sonra, ona hem abi hem baba olmaya çalışıyorum. Bunu ne kadar becerebiliyorum bilmiyorum ama küçük kalbi incinsin istemiyorum." Duyduklarımla ne desem daha az kırıcı olur, bilemedim. Biri bir kayıp yaşadığında 'başın sağ olsun' demek acısını katlamaz mıydı? Acısını tekrar yaşattığım için kendimi kötü hissettim.
"Üzgünüm, b-ben bilmiyordum" böyle bir konu çıkacağını bilmeden gaf yapmıştım. Nasıl düzeltilir, bilmiyordum. Fakat şunu anladım, Barın hem annesine hem de Arın'a karşı öyle korumacıydı ki, ondaki gücün bende olamayışını kıskandım. Bunu gözlerinden anlayabiliyordum.
"Neyse, kalkalım mı? Biraz da sahilde yürürüz, ne dersin?" Teklifine olumlu bir şekilde kafamı salladım. Sahil havası güzel olurdu şimdi. Benden önce kalkıp kasaya ilerlediğinde, ilk anlamadım. Sonra kafama dank ettiği gibi arkasından hızla ilerledim. Ama o çoktan ödemeyi yapmış, kartını cüzdanına koyuyordu. Arkasına dönüp bana gülümsedi, fakat sinirli bir şekilde bakıyor olacağım ki, gülümsemesi soldu.
"Barın(!), oldu mu şimdi?" diye çıkıştım. Başkası olsa daha büyük tepkiler verirdim ama ona bakarken bunu yapmak çok zordu.
"Oldu oldu" diye beni geçiştirerek çıkışa doğru yönlendirdi. Şaşkın ördek gibi kaldım. Kapıdan çıkarken içimi rahatlatmak adına konuştum.
"O zaman bir dahakine ben ısmarlıyorum, itiraz istemiyorum!" diye bir anda öğretmen kimliğime büründüm. O da bunu anlamış ki,
"Tamam hoca hanım" diye cevapladı. Kıkırdamama mani olamadım. Zaten olmaya da çalışmıyordum artık. Özgürdü kelimelerim onun yanında. Tıpkı huzuru seven ruhum gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ MELEK | Rüyadan kalbe
RomantizmRüyadan kalbe düşmek... O yedi saniye , aslında ömrün kalanını oluşturacaktı. Ne kız bunu bilebilirdi, ne de oğlan bu kadar sevdaya bulanacağını... Kader denilen o düğüm, onları çok başka hallere sokacaktı. Bunun adı ne tesadüftü ne de başka bir ş...