(Levlâ , Barın ve Zerdeçal)
Şarkı: Zeynep Bastık- Her Mevsim Yazım ( Bu şarkıyla okumanızı yazar şiddetle tavsiye ediyor)
Selam size güzel okurlar. Biliyorum yeni bir bölüm atmayalı uzun bir zaman oldu ama kendimi bu bölümle affettireceğime olan inancım tam. Emin olun ne zamandır aklım Mavi Melek' de. Artık bölüm atma işi daha sık gelebilir bu yüzden takipte kalmayı unutmayın. Çünkü gazımı aldım ,yazma işi son hız devam ediyor. Sizleri sevdiğimi unutmayın. E o zaman ne duruyorsun oku bakalım.
Keyifli okumalar...
***
Farklı bir gün , farklı bir sabah... Barın ile aramızda olan duyguların açığa çıktığı geceden beri düşünmek eyleminin kalbime bu kadar baskı yapacağını bilemezdim. Şimdi nasıl davranmalıydım , bilmiyordum. Eskisi gibi de olmazdı. Eskisi gibi olacaktı bir de! Akışına bırakıp ona güvenmek en iyisiydi. Onun davranışlarıyla kendimi şekillendirecektim. Ama her şeye rağmen çok güzel bir histi.
Hazır ve nazır bir şekilde kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim. Yemek işini çabuk halledip kurstaki işlerle ilgilenmem lazımdı her ne kadar ders olmasa da. Çayı demleyip masaya bir kaç kahvaltılık hazırladıktan sonra bir süreliğine yaşam alanı salon olmuş arkadaşımın yanına gittim. Hala uyuyordu. Ağrıları yüzünden sürekli bir uyku halindeydi. Onu orada bırakıp Eylül' ü kaldırdım. Masaya oturduğumuzda suskun halleri beni iyice meraklandırdı.
"Karadeniz'de oyuncak gemilerin mi battı? Ne bu surat? " Sorumla dalgın halinden sıyrıldı. Gülümsemeye çalışarak konuşmaya başladı. Daha çok 'iyi değilim ama öyle gözükmeye çalışıyorum' gülüşüydü.
"Ne olsun ki? Bir şey yok."
Tek kaşımı kaldırıp, "Buna inanmalı mıyım?! " diye sordum. İşin doğrusu inanmıyordum. Ve sabırla onun anlatmasını bekliyordum.
"İnan" diye tatmin edici bir bakış atıp devam etti. " Hem bugün benim tatil günüm , rahat rahat evde pineklemeyi düşünüyorum. Daha ne isteyim?" kafamı sallayıp içimden , ' biraz daha bekle , doğru zamanda elbet anlatmak isteyecektir' diye geçirdim. Arkadaş olarak benim görevim: dertlerini dinleyip hafiflemesini sağlamaktı. Sık boğaz edip zorlamak değil.
"Peki" ağzıma son lokmalarımı atıp çayımın da kalanını hızlıca içip Eylül' e direktiflerimi sıraladım. " Ben çıkıyorum. Özge uyuyor, uyanınca kahvaltısını ettirirsin. Bir şey olursa hemen beni ara!"
"Tamam annecik, buralar bana emanet. Merak etme" gülümseyip kapının önündeki ayakkabılarımı ayağıma geçirip kendimi sabah ayazının kollarına bıraktım. Serindi ama iyi gelmişti. Açılmıştım .
"Günaydın sevgilim" arkamdan gelen sesle korkup döndüm. Ve onu görmemle korkum balon gibi sönmüştü ama hala kalp atışlarım hızlı atıyordu. Korkudan mı yoksa...? Devamını getirmemişti ama ne demek istediğini çok iyi anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ MELEK | Rüyadan kalbe
RomanceRüyadan kalbe düşmek... O yedi saniye , aslında ömrün kalanını oluşturacaktı. Ne kız bunu bilebilirdi, ne de oğlan bu kadar sevdaya bulanacağını... Kader denilen o düğüm, onları çok başka hallere sokacaktı. Bunun adı ne tesadüftü ne de başka bir ş...