Bölüm şarkısı: Gökhan Türkmen- Aşk Lazım (Akustik)
İyi okumalar...
***
Özge'den:
Yaklaştı. Aramızda kalmayan mesafeleri de aşarak yaklaştı bana. Eli yüzümü okşayacakmış gibi hareket etti ama okşamadı. Gözleri yüzümün her bir karesinde gezindi ama öpmedi. Hem bir o kadar yakın hem bir o kadar uzaktık birbirimize. Sarılıp kokumuz birbirine karışacaktı ya da bir mil mesafe koşarak uzaklaşacaktık birbirimizden. Ama bunların hiçbiri gerçekleşmedi. Gözlerimiz birbirine kilitlendi ve işte o an durdu benim için. Dudaklarımız arasındaki o boşluğu da doldurdu. Artık bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, biliyorum...
"Serkan" diye mırıltıyla çıktı adı dudaklarımdan ve uyandım. Beynime doluşan tüm o sahnelerden bir milisaniye sonra bunların hepsinin rüya olduğunu anladım. Elim istemsiz birbirine nerdeyse değmiş ama öpmediği dudaklarıma gitti.
"Özge, beni saat sekizde uyandır demiştin had-" Odaya dalan Eylül ile kendime geldim. "Ah, uyanmışsın zaten. Neyse gel kahvaltı nerdeyse hazır" sözleri bittikten sonra kapıyı da arkasından kapatıp çıktı odadan. Ne zaman gelmiş ne zaman gitmişti anlayamadan beni rüyamın beynimde kalan sahneleriyle baş başa bırakmıştı.
Neden böyle bir rüya görmüştüm şimdi? Ne anlam yüklemeliydim? Kafa karışıklığıma bir çözüm bulamayınca düşünmeme kararı aldım. Evet, en iyisi düşünmemekti. Zaten anlamsız bir rüyaya anlam yüklemek saçma olurdu.
Kendime gelmek için elimi yüzümü yıkadım ve mutfağa doğru yol aldım. Yürürken hala topallıyordum biraz. Uzun süre sol ayağımın üstüne basamamıştım çünkü. Birkaç gün geçtikten sonra daha da alışıp iyi olacağıma eminim. Mutfaktaki sandalyeye hemen kuruldum. Bugünkü menümüzde menemen ve patates kızartması vardı. Her gün yesem yine de bıkmazdım sanırım.
"Ooo Eylül Hanım, bayağı döktürmüşsün sen. Bunu neye borçluyuz?"
"Üzümünü ye bağını sorma" göz kırpıp ocakta pişen patates kızartmasıyla ilgilendi. Önümdeki menemenden ekmeğimi bandırıp ağzıma götürdüm. Menemen önemli bir meseledir ve böyle yenir nokta.
"Akşama film izleyelim mi?" elindeki tabağı bıraktıktan sonra oturup soru dolu bakışlarla gözlerime baktı. Ne diyeceğimi bilemedim.
"Eylül, şey-"
"Hatta dur en iyisi mi sinemaya gidelim. Geçen sefer bahsettiğin film var ya vizyondan kalkmadan izleriz." Hevesli bakışları beni zor durumda bırakıyordu. Ah Serkan, senin yüzünden düştüğüm hallere bak.
"Bugün gidemeyiz çünkü ben akşam olmayacağım." Söylemiştim işte. Umarım bununla ilgili bir soru sormaz.
"Nasıl yani? Sen yarın işe gitmeyecek miydin, nöbet mi yazdılar sana?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ MELEK | Rüyadan kalbe
RomanceRüyadan kalbe düşmek... O yedi saniye , aslında ömrün kalanını oluşturacaktı. Ne kız bunu bilebilirdi, ne de oğlan bu kadar sevdaya bulanacağını... Kader denilen o düğüm, onları çok başka hallere sokacaktı. Bunun adı ne tesadüftü ne de başka bir ş...