Levlâ ve Barın
Evet güzel okurlar. Uzun bir aradan sonra güzel bir bölümle karşınızdayım. Oylarınız ve yorumlarınızla desteklemeyi unutmayın lütfen. Keyifli okumalar...
Bölüm şarkısı: Cem Çınar- Kaktüs ve Lavinia
***
Biz sessizliğimize geri dönüp hastanenin kapısından çıktığımızda karşımızda bizi , beklemediğimiz biri bekliyordu.
" Senin burada ne işin var?!" bu ses Özge'den çıkmıştı. Karşındakine delip geçen bakışlarla bakıyordu.
Serkan karşımızda durmuş bize bakıyordu. Özge'nin sinirli halini umursamıyormuş gibiydi. Birkaç adım yürüyüp Özge'nin tam karşısına geldi. "Seni götürmeye" Sözleriyle dehşetle baktık.
"Ne diyorsun sen ya?!"
"Anlamadıysan hemen gösteriyorum" bir anda Özge'yi kucağına aldı. Hatta o kadar hızlı yaptı ki müdahalede bulunamadık. "İşte bunu diyordum" deyip bir de üstüne göz kırptı. Özge şaşkınlığından bir şey söyleyemiyordu.
Devreye girdim. "Serkan , indir hemen Özge'yi ! Dağ başı mı burası?" Sanki bu Eylül'ün sözlerine daha çok benziyordu ama benden çıkmıştı. Neyse. Eylül de desteklercesine, "Evet, hemen indir arkadaşımızı!" diye kızgınlıkla söylendi.
"Kızlar, sadece birkaç dakika " Özge' ye bakıp yandan bir gülüşle , " Merak etmeyin yemem arkadaşınızı" dedi.
"Ya seninle konuşmak isteyen kim?! Çabuk indir beni!" Eylül ile ne yapacağımızı bilemeyip birbirimize baktık bir süre. Tekrar onlara baktığımızda yoklardı!
Serkan'dan:
"İndir beni diyorum sana. Hey, duymuyor musun beni?!"Kızlar duyup da yerimizi çakmasın diye ağzını elimle kapatmıştım ama o ne yapmıştı?! Elimi ısırdı! Soracaklarım bir bitsin bunun hesabını soracaktım ona. Ellerimden kurtulmak için çırpınıyordu. Ama bırakmayacaktım.
"Nafile bu çabaların Özge. Ayağını daha fazla yorma. Seninle birkaç dakika konuşup tekrar arkadaşlarının yanına bırakacağım, tamam mı?" Hastanenin arka tarafında ağaçların gizlediği bir bank vardı. Onu dikkatlice oturttuktan sonra yanına kuruldum.
"Sen benimle neyi konuşacaksın, anlamadım?" Sesi merak ettiğinden kızgın çıkmıyordu artık. Gülümsedim. Fakat konuşmaya başlayınca yüzümdeki gülümseme soldu.
"Yusuf'u hala seviyor musun?" konuya direk dalıp sordum zira kaç zamandır aklımı kuşatan bu sorunun cevabını almalıydım artık.
"Ne?! Ne sevmesi, ne Yusuf'u? Ne diyorsun sen?! Ne saçmalıyorsun?!" Bu kız ne çok soru soruyordu! Bir sussa anlatacağım. Üstelik bildiği şeylerdi bunlar. Bilerek mi yapıyordu?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ MELEK | Rüyadan kalbe
RomanceRüyadan kalbe düşmek... O yedi saniye , aslında ömrün kalanını oluşturacaktı. Ne kız bunu bilebilirdi, ne de oğlan bu kadar sevdaya bulanacağını... Kader denilen o düğüm, onları çok başka hallere sokacaktı. Bunun adı ne tesadüftü ne de başka bir ş...