Medya: Levlâ
Şarkı önerisi: Andy Kong-Ticket HomeKeyifli okumalar...
Bazı hikayelerin öyle bir yarası vardır ki, dinledikçe yüreği sızlatır. Yarım kalan sevdaları dilinize dolanır. Ağır bir yük bırakır üstünüze. Ama ölüm bilinen tek gerçektir. Ne zaman kimi çekip alacağı bilinmez. Genci, yaşlısı fark etmez onun için. Ömrü tükenmiş kim varsa söküp alır ecel. Arkada gözü yaşlı sevdiklerin kalır. Ama hayat her şeye rağmen devam eder. Onlar da devam eder içlerinde derine gömülmüş acıyla.
O yüzdendir ki , ölümü düşünüp bir gün bizi de alacağını unutmamalıdır insan. Ona göre sevmeli, ona göre yaşamalıdır. Her şey ölüme göre ayarlıdır. Aşk bile...
Hikayeyi bitireli uzun bir süre geçmişti. İkimizde dalgın bir hâlde denize bakıyorduk. Hikayenin hüznü onu da sarmıştı,görebiliyordum. Uzun süren sessizliği o bozdu.
"O zaman bu mânalı türküyü, bir gün senin güzel sesinden dinlemek isterim. Söz mü?" serçe parmağını önüme getirdi. Uzun sessizlikten sonra bunu beklememiştim. Ama dolmuş gözleriyle öyle içten istemişti ki reddetsem yazıklar olsundu bana.
"Söz." Dedim sonra o lacivertlerindeki duygu selinde kaybolarak. Seçe parmağımı onunkiyle birleştirdim. Parmaklarımız birleştiğinde hissettiğim o akım sözün kanıtı olmalıydı. Bir süre çekmeden durduk. Ama artık buna bir son vermemiz gerektiği için ilk ben çektim.
"Ooo gençler , ne konuşuyorsunuz bakalım?" Akın güler yüzüyle bize meraklı bir şekilde bakıyordu. Onları unutmuştuk. Barın ile göz göze geldik.
"Mavi meleğin bana sözü var da onu konuşuyorduk." Ah, yine o tılsımlı iki kelime.
"Mavi melek mi, o kim?"
" Boş ver. Sen niye gelmiştin?"
"Abi kızlar eve geç olmadan gidelim diyorlar. Bunu demek için geldim."
Çantamdaki telefonu çıkarıp baktığımda saat hatırı sayılır bir vakte gelmişti. "Kızlar haklı. Geç olmadan gitsek iyi olur." Diye söze girdim. Barın'ın da onaylamasıyla Serkan'ın yanında bekleyen kızların yanına gittik.
"Hey, benim tayfa! Hadi arabaya!" Eylül'ün direktifiyle ona döndük.
"Olur mu öyle şey. Biz bırakalım sizi." Dedi Akın itiraz istemeyen bir tonla.
"Olur olur, bal gibi de olur. Hem arabayla gidiyoruz. Sizin bırakmanıza gerek yok." Eylül konuşmasıyla diğerlerine diyecek söz bırakmadı.
Onlar da mecbur kafa sallayıp onayladılar.
Vedalaştıktan sonra arabalara yerleştik. Araba sokaktan ayrılırken arkamızda gidişimizi izliyorlardı. Önüme döndüm. Kafamda bugün yaşadıklarımız geçerken eve girmiş ve yatağıma atmıştım kendimi. Şu yatağa kendimi atarken bir şey olacak diye korkmuyor değilim.
Tam gözlerim yavaş yavaş kapanıp kendimi uykuya teslim edeceğim sırada telefondan bildirim sesi geldi. Bir an boş verip uyumaya döneceğim sırada tekrar bir bildirim sesi geldi. Telefonu elime alıp bildirimlere baktım. Kızlarla olan gruptan mesaj vardı. Bir fotoğraf atmışlardı. İndirilirken birden gördüğümle kalakaldım. Gözlerim tanıdık irislerde durdu. Bu çok ama çok güzel bir kareydi. Fotoğrafta Akın, Serkan, Barın, bizim kızlar ve ben vardık. Bugün hatıra olsun diye çekildiğimiz fotoğrafı tamamen unutmuştum. O kadar doğal o kadar güzeldi ki, bugünün güzel armağanlarından biri oldu benim için. Barın'a son kez bakıp artık kapanmak için yalvaran gözlerimi kapattım. Artık güzel bir uyku çekebilirdim artık. Hem de ne güzel.
************************
"Eylül, herhangi bir sıkıntı yok, değil mi?" Yüzüncü kez sorduğum soruyla Eylül bezgince cevap verdi.
"Tekrar ve yeniden cevap veriyorum: Hayır. Artık rahatlar mısın lütfen!" Ne yapabilirim elimde değildi. Bu gün ilk gündü ve ben gerginlikten her şeyi milyon kez kontrol etmiştim.
"Ne yapabilirim içim rahat etmiyor. Ya bu işin altından kalkamazsam diye korkuyorum." Eylül'ün yüzü bu cevabımla yumuşadı. Kollarını açarak bana sarıldı.
"Canım benim, sakın böyle düşünme. Benim sana inancım tam." Sarılışına karşılık verdim. İçimden geçirdim: Umarım haklısındır.
Çocuk sesleri duyunca Eylül'den ayrıldım. Gelenleri karşılayıp ilgilendik. Veliler gittikten sonra çocukları müzik odasına aldım, Eylül de kendi öğrencilerini resim atölyesine. Onlar orada kendi aralarında oynarken hâlâ gelmeyen bir kişi vardı. Arın. Acaba Barın ile birlikte gelecek miydi? Benim gözlerim onları ararken görüş açıma beklediğim kişiler göründü.
"Bugünün geç kalanı biz olduk galiba?" Barın mahcup bir ifadeyle bakıyordu.
"Bugünlük bir şey demiyorum ama bir dahakine affetmem." Dedim hafif esprili bir şekilde. Cevabımla yandan güldü. Ben ona bakarken abisinin ancak beline gelen Arın konuştu.
"Öğretmenim valla benim bir suçum yok. Abimin giyinip süslenmesi yüzünden geç kaldık." Duyduklarımla şok üstüne şok yaşadım. Birincisi: bu çocuk böyle kelimeleri nereden biliyordu, ikincisi :abisi hakkında söyledikleri de neydi öyle?
"Abicim, biz seninle ne konuşmuştuk?!" Ben bu sahneyi bir yerden hatırlıyordum.
"Ayy" ellerini ağzına kapatıp "ağzımdan kaçırdım" dedi. O kadar tatlı bir ifadeyle söylemişti ki Barın'ın yüz hatları onu görünce yumuşadı.
Araya girdim, "Ben artık Arın'ı alayım. Daha yeni arkadaşlarıyla tanıştıracağım." Sonra Arın'ın boyuna gelerek, "Arıncığım, sen sınıfa git ben de birazdan geleceğim." Diyerek cevabını bekledim. Kafasını sallayıp sınıfa koşturdu. Sınıfa girdiğine emin olunca önüme döndüm.
Barın tam bana bir şey diyecek gibi olduğunda gelen sesle kapıya döndük.
"Levlâ GÜNEBAKAN? " elinde bir çiçek buketi olan bir kuryeydi. Sorusuna cevap verdim.
"Buyurun benim." Merakla adama bakıyordum.
"Size çiçek gönderildi." Elindeki buketi bana uzattığında aldım.
"Şurayı imzalar mısınız?" Elindeki kağıtta gösterdiği yeri verdiği kalemle imzaladım. Kalemi geri uzattım. "İyi günler " deyip kapıdan çıktı.
"Kimdenmiş?" Barın'ın sorusuyla ona baktım. Hafif çatılmış kaşları ile bana bakıyordu.
"Bilmiyorum." Dedim.
"Not var mıymış?" Neden bu kadar merak etmişti anlam veremedim. Elimdeki güllere baktığımda içine gizlenmiş bir kart vardı. Yazılanlar aynen şöyleydi:
'Bu güller sizin gibi bir kadına layık değil ama umarım beğenirsiniz. '
-Bir hayranınız
___________________
Evettt canlarım, yeni bölüm biraz kısa oldu ama yine de atmak istedim. Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Hadi bana eyvallah( yazar burda turist ömer selamı verir😁)
Klasikleşmiş lafımla bitirmek istiyorum :
Sevginiz daim olsun..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ MELEK | Rüyadan kalbe
RomanceRüyadan kalbe düşmek... O yedi saniye , aslında ömrün kalanını oluşturacaktı. Ne kız bunu bilebilirdi, ne de oğlan bu kadar sevdaya bulanacağını... Kader denilen o düğüm, onları çok başka hallere sokacaktı. Bunun adı ne tesadüftü ne de başka bir ş...