Şarkı önerisi:Sena Şener, Tuna Kiremitçi -Birden geldin aklıma
Keyifli okumalar...
_____________________
Söylenebilecek onca söz vardır ama beyninin puslu gölgesinde kalmıştır. Zaten hiç bir kelime de istediğimiz cevabı vermez. Sadece yaklaşabilir. Şimdi ben bu adama ne cevap vermeliydim? Eğer evet dersem , sarar mıydık yaralarımızı? Nefes alma sebebimiz olur muyduk? Mutluluklarımız birleşip , kocaman olur muydu? Bilmiyordum ki! Ruhum aşka körpeydi. Bir çocuğun saflığı gibiydi bu duygular. Sadece başkalarından duymuş,şiirlerden ve kitaplarda okumuştum. Elbette ki zamanında hoşlandığım olmuştu ama bir süre sonra yok olmuştu o duygularda. Bu daha başkaydı. Bu cahil yüreğim, bu duygularla savaşabilir miydi?
"Galiba ben cevabımı aldım" anlamadan yüzümü tutan elleri yok oldu. Eksik hissettim. İçeri yöneldiğinde, kendime kızdım. Bir kere de cesur ol be kızım!
Elinden tutup çektim. "Daha ben konuşmamıştım" deyip gülümsedim. " Soruna gelirsek , ben bilmem böyle güçlü duyguları. Sadece senin yanında baş gösteren kalp çarpıntılarını biliyorum. Gözlerine uzun bakmaktan çekinip ama yine de senden alamadığımı biliyorum. Bunlara ne isim koyulur bilmem ama" devam etmeden ellerimizi tam anlamıyla birleştirdim. "Bu eli tutmak istiyorum, mutlu etmek istiyorum. Yani anlayacağın ,seninle denemek istiyorum" ifadesiz suratında filizlenen gülümseme bana da sirayet etti. Tekrar beni tamamlarcasına yüzümü tutup, alnını alnıma yasladı. Gözlerim kapanmış , anın huzurunu çıkarıyordum.
"Nasıl bir şeysin sen böyle? " kızaran yanaklarımı görmediği için rahatladım. Sürekli domates gibi gezmek hoşuma gitmiyordu. "Ve utangaç" görmüyor demiştim ben değil mi?!
Gözlerimi ona çevirdiğimde dikkatli bir şekilde bana bakıyordu. "İçeri girelim mi?" diye sordum.
"Geçelim bakalım utangaç melek" sırıttı. Galiba yapmaya çalıştığım şeyi anlamıştı. Ellerimiz tekrar birleştiğinde içeri geçtik. Masamızın olduğu yere geldiğimizde Eylül ve Akın yoktu. Etrafa göz gezdirdiğimde sinirli bir ifadeyle gelen Eylül' ü gördüm. Yanımıza geldiğinde birleşik ellerimize şaşkınca baktı. Kaşıyla gösterip, 'ne oldu' dercesine baktı. ' Sonra ' anlamında bakış yolladım.
"Akın nerede?" Barın'ın sorusuyla Eylül sinirli bir şekilde cevap verdi. "Akın çok önemli(!) işlerle meşgul , ondan gelemedi " sesindeki vurguyu anlamamak mümkün değildi. Ona, Barın'ın olmadığı bir zamanda sorardım. Şu an uygun bir zaman değildi. Barın biriyle konuşması gerektiğini , hemen döneceğini söyledi. Eylül de Barın'ın gitmesiyle konuşmaya başladı.
"Levlâ ben eve gitmek istiyorum, hem Özge'yi de kontrol ederim. Sen daha sonra gelirsin. " itiraz ettim.
"Olmaz ; beraber geldik beraber gidelim. Tek başına gitme" O an Barın' ı bile unutmuştum."Hayır sen Barın ile kal , şu an yalnız kalmam daha iyi benim için" böyle söyleyince bana diyecek bir şey bırakmadı. Kafamı 'tamam' anlamında salladım. Sarılıp vedalaşınca o da oyalanmadan gitti. Onu yalnız gitmesine izin vermem ne kadar doğruydu bilmiyorum ama umarım sağ salim giderdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ MELEK | Rüyadan kalbe
RomanceRüyadan kalbe düşmek... O yedi saniye , aslında ömrün kalanını oluşturacaktı. Ne kız bunu bilebilirdi, ne de oğlan bu kadar sevdaya bulanacağını... Kader denilen o düğüm, onları çok başka hallere sokacaktı. Bunun adı ne tesadüftü ne de başka bir ş...