29. Bölüm

14.6K 812 211
                                    

Ne yapıyorduk? Sevdiğimiz yerlere yorum atıyorduk. İyi okumalar. :)

"Nasıl yani? Ne demek bebek orada? Ben hiçbir şey anlamadım."

Bir dakika Ceylin. Ben de anlamaya çalışıyordum şurada. Şimdi, benim sarhoş maviden kaçmak için ufak bir doğum yaptırdığım Aynur abla, aslında sarhoş maviyle tanışıyordu. Hatta teyzesi oluyordu! Yok artık ya! O zaman? O zaman sarhoş mavi o gün onu kandırdığımızı biliyor muydu? Yoksa bilmiyor muydu?  Tabiki biliyordu. Aynur abla onun teyzesiydi ve ona söylemiş olmalıydı. Ah, rezalet.

Hatırlıyorum da ilk okulda andımızı peltek bir çocuğa okutmuşlardı ve o çocuk, "İyi dersler arkadaşlar!" yerine "İyi dertler arkadaşlar!" demişti. İşte o zamandan beri yaptığım hiçbir işten hayır gelmediğine göre her şey o çocuk yüzünden oluyor olabilir miydi? Olamazdı, değil mi? İhaleyi ona yıkamıyorduk yani? Davut'umun yerini kimseler dolduramıyor dostlaaar!

Tamam, sakin ol Derin. Ne olmuştu yani ortalık biraz karıştıysa? Peki, bayağı bir karışmıştı ama sorun yoktu. Sadece acil bir plana ihtiyacım vardı ve her zaman ki gibi adı, "A Planı" olacaktı. Biliyorsunuz, benim her zaman bir A planım vardı. Yani çoğu zaman A planlarının, B planına ihtiyaç duymama sebep olacak kadar berbat olduklarını kabul ediyordum ama yine de alfabetik sıraya sadık kalacaktım.  O halde A planıyla başlayabilirdim.

A planı: Eğer bir açığın yakalandıysa sanki insanların bunu bilmesinde bir sorun yokmuş gibi davran ki bilginin haber değeri düşsün. Bu planı şu anki duruma uyarlayacak olursak doğum olayını sarhoş mavinin bilmesinde bir sorun yokmuş gibi davranmam gerekiyordu. Böylece ne sivilcemle ne de benimle dalga geçemeyecekti. Bakın şimdi, çok kolay olacak!

Haydi Derin! Başla bakalım! Sonunda, "Biri kilonuzla dalga geçiyorsa onu da yiyin." mantığıyla uzun süredir ortama hakim olan sessizliği bozma vakti gelmişti. Sesimi olabildiğince sakin tutmaya çalıştım ve sarhoş maviyle Ceylin arkamda kalacak şekilde Aynur ablaya dönüp konuşmaya başladım. Alt tarafı normal davranacaktım. Bunda yapamayacak ne vardı ki canım?

"Aynur abla, nasılsın? Kıvanç'a yaptığımız şakadan beri hiç görüşememiştik." Hahahaha. Gördünüz mü? Olaydan şaka gibi bahsettim. Hani A planı vardı ya? Hani az önce söylemiştim? Sanki şakaymış gibi yaptım. Vay be! Her şey planladığım gibi gidiyordu ve iç sesim, daha önce hiç böyle bir başarıyla karşılaşmadığı için ne yapacağını şaşırmıştı. Yani genel durumum o kadar vahimdi.

Ben Aynur abladan bir cevap beklerken Kıvanç'ın sesini duymamla kafamı arkaya doğru çevirdim. "Ne şakası bu?" Bak bak bak, dalga geçecekti ama hevesi kursağında kaldı ya, nasıl da ciddi ciddi ne şakası bu diye soruyordu. Yemezler sarhoş mavi, yemezler! Kafamı ondan çevirmeden aynı sakinlikle cevap verdim. "Ne şakası olacak? Doğum şakası!"

Kafamı tekrar önüme çevirdiğimde Aynur ablanın "Banyoda saçımı kuruturken makinaya su kaçtı ve çarpıldım." mimikleriyle karşılaşmıştım. Ne? Ne oldu şimdi? Kaşlarını havaya kaldırıp kafasını sağa sola sallıyordu. Hımm. Sanki... Sanki söylememem için beni uyarıyor gibi miydi o? Yok canım, olamaz! Olamazdı. Olur muydu? Yok artık ya! Yoksa sarhoş mavi gerçeği bilmiyor muydu?

Kendimi, uykusunun en güzel yerinde odasından bir şey almaya gelen biri tarafından odasının ışığı açılmış, kapatılmadan gidilmiş ve vaktinden önce uyanmaya mahkum edilmiş öğrenci gibi hissediyordum. Üstelik yarın pazartesiyken! Lanet olsun!

A planlarından nefret ediyordum. Bir yılan olsaydım, hayatım boyunca A planları yüzünden süründüğüm kadar sürünemezdim galiba. Bu da benim bahtsızlığım oluyordu, değil mi? Harika!

Mavi Huydur Bende -Ara Verildi.-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin