21. Bölüm

20.4K 960 112
                                    

Acil durum değerlendirmesi! Elimizdeki veriler: Sarhoş mavi bir süredir eve gitmiyor, yani evde değil. Elimizde olmayan veriler: Geriye kalanların hepsi. Off, onu böyle nasıl bulabilirdim, koklayarak falan mı? Gerçi arayacağım alan küçük olsaydı denerdim herhalde. Neyse. İçimde vücudumun sakin tarafıyla beslenen bir endişe büyüyordu. Ona bir şey olmamıştır, değil mi? Ya yine bir kavgaya karıştıysa ve karşılık vermediyse? Benim yüzümden. Hepsi benim yüzümden.

Poz veremeyen biri olarak ilk kez bir fotoğrafta güzel çıkmışım da fotoğrafın arka planında burnunu karıştırırken çıkan adam yüzünden bu kare de çöp olmuş gibi hissediyordum. Aşık olamayan biri olarak ilk kez platonik de olsa birine aşık olduk, o da ortalarda yok. Vay arkadaş.

Bir süredir eve gitmediğini öğrendiğimden beri küçük evimin el verdiğince odaların içinde volta atarak bunları düşünüp sabahı karşılamıştım resmen. Onu o kadar çok aramıştım ki telefonla kulağım arasında yaşanan yakınlaşmadan dolayı dedikodu çıkmasın diye aile arasında nişan yapıyorduk bu akşam ve sarhoş mavi, onu bu kadar çok aramama rağmen bir kere bile telefonlarıma cevap vermemişti. Ah, beni delirtmeyi nasıl da biliyordu! Onu bulduğumda gözlerini yerinden çıkartacaktım, bu dediğimi sakın unutmayın çünkü gerçekten yapacağım.

Ah, yeter artık! Kaç saat oldu, daha fazla bekleyemeyeceğim. Sarhoş mavinin ortalıktan kaybolmak için gerçekten sağlam bir sebebi olsa iyi olur, yoksa hangi deliğe girdiyse o girdiği deliği ona mezar yapacaktım.

İlk dersime daha üç buçuk saat vardı ama ben, sarhoş maviyi bulma umuduyla okula bile erken gidiyordum. Düşünün yani, okula! Yaptığım onca fedakarlıktan sonra artık platoniklerin efendisi olurdum herhalde.

Odama girip üstüme bordo bir şort ve beyaz bir sporcu atleti geçirdikten sonra saçımı rastgele topuz yapıp çantamı kaptığım gibi evden çıktım. İyi olsun, lütfen okulda olsun. Onu bulayım. Lütfen Allah'ım...

Bordo converselerimin içine sadece ayak uçlarımı geçirip parmak uçlarımda apartman çıkışına kadar hızlı hızlı yürüdüm. Sonunda daha hızlı olabilmek için ayaklarımdan birini havaya kaldırdım ve bir yandan tek ayak üstünde sekerek ilerlerken bir yandan da elimin yardımıyla ayakkabıyı giymeye başladım.

Ayakkabının arkasını seke seke düzeltirken görüş açıma kapımın önüne park edilmiş olan siyah arabadaki uyuyan adam girdi. O kadar masum uyuyordu ki... Bir an içimi şefkat ve huzur kaplamıştı resmen. Hatta bütün gece sarhoş maviyi merak etmekten çatılan ve artık eski halini almak için tek şansının estetik ameliyat olduğunu düşünmeye başladığım kaşlarım bile gevşemişti.

Neyse. Bırak şimdi elin adamını Derin. Sarhoş maviye odaklan. Sarhoş mavi. Sağ ayağım havada, sağ elim havadaki ayağımda, ayağımın arkasını ayakkabıya sokmaya çalışıyordum. Tabi aynı zamanda yürümeye çalıştığım için de bu tahmin edildiği gibi kolay olmuyordu. Sonra birden bir şey oldu. Önce tek ayağımın üstünde hızlı hızlı sekiyordum. Ardından yavaşladım, yavaşladım, yavaşladım ve durdum. Son olarak artık geri geri sekmeye başladım.

Hayal sanmıştım. Ah gerçekten! Tam bir hainsin sarhoş mavi! Biz burada seni merak ederken...O sallanan ben miyim? Yoksa deprem mi oluyor? Hayır, hayır. Olamaz. Benmişim. Vücudum bir anlık duygu karmaşasıyla kendini serbest bırakırken ben resmen asfaltı öpmüştüm. Yere öyle bir yapışmıştım ki asfalt zeminle olan birlikteliğimiz Leyla ile Mecnun gibi, Ferhat ile Şirin gibi, işten dönen bir baba ile salondaki üçlü koltuk gibi efsaneleşen bir ilişki olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu.

Şans diye bir şey yoktu bence. Yani yoktur galiba. Olsaydı ara sıra bana da uğrardı değil mi? Baksanıza şu halime. Hem şans dedikleri neydi ki zaten? Herkes sahilde gezerken ishal olan tek martının üstüne pislemek için seni seçmesi. Böylece o da talih kuşu oluyordu. Hah. Eğer şans varsa da bana uğramıyorsa haberi olsun diye söylüyorum, ayıp ediyor. Bak yine tadımı kaçırdı ya hu. Neyse.

Mavi Huydur Bende -Ara Verildi.-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin