33. Bölüm

5.6K 540 276
                                    

Gençler, beğendiğimiz yerlere yorum atmaya devam mıyız? :) İyi okumalar. Bu arada bölüm kısa olsa da bol diyaloglu, bol sarhoş mavi ve Derin didişmeli bölüm isteyenler için. :)

Tamam. Sakin ol Derin. Ne vardı koskoca, gittikçe uzayan, bitmek bilmeyecekmiş hissi veren bir gün boyunca tuvalet tutmakta? Hah, çocuk oyuncağı. Hem çok da az kaldı üstelik. Yani saat 22:31'de başladık ve saat şu anda tam 22:35. Durun durun, 22:36 oldu.

"Eee, nasıl gidiyor?"

"Ne nasıl gidiyor Kıvanç?"

"Bir gün boyunca tutabilecek gibi misin? Yoksa tuvalete gitmemiz gerekir mi?"

Ona hep içime atıyorum, tuvalete gerek yok muhabbeti yapmak isterdim ama yapmadım. Bunu da içime attım.

"Dalga mı geçiyorsun yoksa sapık mısın?"

Sanki bunu beklemiyormuş gibi maviş gözlerini kocaman açtı. "Çok mu belli oluyor?"

"Bak hiç komik değil, tamam mı?"

"İyi, tamam tamam. Hem hava biraz soğudu sanki. Değil mi Derin? En iyisi içeri geçelim." Sen ne kadar tatlı soru soruyorsun öyle, insanın senin ağzını yırtası geliyor mavi!

"İçeri mi? Ne güzel oturuyorduk işte. Ceylin gelecek daha." Oyunu zorlaştırmak istiyorsun ha? Yemezler.

"Ceylin de içeri gelir. Hem annemlere ayıp olur girmezsen. Bir merhaba de."

Ah, sarhoş mavi her zaman o kadar mantıklı konuşuyordu ki birkaç kez 'Keşke benim de olsa...' diyerek nazar değdirmeye bile çalışmıştım. Ama bugün görüyordum ki eniştenizin bir miktar verilmiş sadakası vardı. Adam nazar geçirmiyordu ya hu. Mecburen gidecektim.

"Hainsin, biliyorsun değil mi?"

Mavi gözlerini üstümden çekmeden kafasıyla beni onaylandıktan sonra yavaşça ayaklandı. Ben de ona ayak uyduruyordum.

"Ama seven bir hain."

Upss!? İşte yine o his! Midemde fillerin tepiştiğini hissediyordum. Öylece donakalmış sarhoş mavinin suratına bakarken aslında hareketlenmenin olduğu yerin midemden daha aşağıda olduğunu fark ettim. Romantik anları sabote etmek için itinayla kullandığım vücudum yine iş başındaydı. İşte şimdi de mesanem alarm veriyordu. Tebrikler mesane, zamanlama enfes!

Tuvaletimin gelmesini görmezden gelmeye çalışıp farklı şeylere odaklanmayı denedim. Mesela tuvaletim gelmişti. Lanet, başka konuya odaklanamıyorum, onu ne yapacaktık peki?

Salona girdiğimizde bakışların bize kaymasıyla omzundaki kolun ağırlığı daha da hissedilir olmuştu. Anası bunu neyle beslemişti be böyle?

Pozisyonumuzdan dolayı utanmaktan içime kaçmış sesimi zorladım ve sadece "Merhaba." diyebildim. Bu da olurdu.

Gözlerimi yavaşça insanların yüzlerinde gezdirdiğimde Aynur ablanın ışıldayan gözleri dışında herkes şaşkın şaşkın bize bakıyordu.

Bir an önce bundan kurtulmak için oturabileceğim bir koltuk bulmam gerektiğine karar verdim. Tabi bu arada mesanemdeki alarmın arka fonda sürekli çaldığını da belirtmeliyim.

Kafamı koltuklarda rastgele gezdirdim ve sarhoş mavinin kısık sesle kıkırdaması kulaklarıma doldu.

Durmuş bir kalbe elektroşok etkisi yapabilecek kadar tazeleyici bir sesti. Ne kadar o seste kaybolmak istesem de kafamı hafifçe iki yana salladım ve o mükemmel sesi görmezden gelmeye çalıştım. Sonuçta çişime aynı şeyi yapabiliyordum değil mi? Sarhoş maviye niye yapamayacaktım?

Mavi Huydur Bende -Ara Verildi.-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin