22. Bölüm

20.3K 1K 202
                                    

Bir keresinde otobüs beklerken adamın birine yol tarif etmiştim. Yanlış tarif etmişim. Arkadaşlar söyleyince demiştim ki "İş, işten geçti artık. Hem adam tekrar dönene kadar otobüs çoktan gelir." Gelmedi. Sonra bu adam geri dönüp bana yolun doğrusunu tarif edip gitmişti. Kesin o adamın âhını aldım da böyle oldum ben. Tabi canım, başka neden olacak ki?

Sarhoş mavi bana öyle göz kırpınca bir anlık kalp teklemesi sonucu beyine geç giden oksijen, dilimden dökülen kelimelere yetişememişti ve işte görüyorsunuz, ben onları süzgecimden geçiremeden onlar artık Ceylin'in süzgecindeydiler.

Ne yapacaktım ben şimdi? Ah, aptallık bende, her şeyin yolunda gitmesinden bir şeylerin ters gitmeye başlayacağını anlamalıydım. Ama o kadar güzeldi ki... Yaşadığım hayal kırıklığını anlatacak olursam bu, çözdüğünüz bir yaş problemi sorusunda Ayşe'yi genç kız hayal edip altı yaşında olduğunu öğrenmek gibiydi. Demek ki neymiş? Ayşe altı yaşındaymış ve insanlar sürekli mutlu olamazmış. Anladım.

Ceylin'in masmavi gözleri, Kıvanç ile benim aramda mekik dokurken ben de cezalandırmak için dilimi ısırıyordum. Senin bu yaptığın dilliğe sığar mı? Halayda üç adım geriye gelirlerken ayağına basarlar inşallah. Ne dedin sen az önce öyle? Resmen yeni doğan ilişkimi canlı canlı gömdün ya hu! Her gün ısıracağım seni, her gün. Hıh.

Olamaz! Ya benim kendilerine yalan söylediğimi öğrenince Kıvanç'ı komşu kızı Kübra'yla evlendirirlerse? Yapmazlar, değil mi? Yok canım, abartmaya gerek yok. Sanırım bir anlık kalp teklemesinin etkisini hala üzerimden atamamıştım. Yani beynim bir kez oksijenle buluşsa sorun kalmayacaktı ama son zamanlarda bu, öğretmenlere kaliteli espri yaptırmaktan daha zor gibi gözüküyordu. Özellikle sarhoş mavi hayatıma girdikten sonra...

Ad Soyad: Davut Öztürk, Yaş:19, Medeni Hali: Platonik. Yeni çıkarttığım sahte kimliğimden birkaç bilgi... Evet arkadaşlar, bu zamana kadar iyisiyle, kötüsüyle bir sürü badire atlattık. Aslında iyi yoktu sanırım, evet evet. Düzeltiyorum, bir sürü kötü badire atlattık. Şimdiyse vedalaşma vakti. Yalancı çoban, yeni bir kimlikle farklı şehirlerde insanları kandırmaya devam edecek.

Yeni kimliğime göre ben artık Davut'tum. Peki neden onca isim varken Davut? Hele de bir erkek ismi?! Ahh, ben de bilmiyorum. Sahi bu Davut kim ya? Yine olayların arasından çıkıverdi bak. Milletvekili tanıdığı falan var da torpille mi giriyor araya her seferinde, anlamadım ki. Neyse. Kimlik olayı şaka, daha bir yere gitmeyi düşünmüyorum ya hu.

"Cevap versenize, ne demek ilişkimizi gerçeğe dönüştürdük?" Bakışlarım sarhoş mavininkilerle buluştuğunda az önceki neşeli halinin paydos ettiğini ve şu andan sonra yola endişeli haliyle devam edeceğimizi anlamam pek de zor olmamıştı. Her şeyi mahvettim resmen! Aptal Derin, tutamadın ki dilini!

Konuşurdum, evet yapabirdim. Ne var ki bunda? "Bak Ceylin, şimdi biz..." Buraya kadar gayet başarılı gitmiştim. Kendimi ödüllendirmek için kısa bir süre mola verdim. Eee, şimdi ne diyecektim? Tam söze girip her şeyi dökülecektim ki Ceylin'in söylediklerini duymamla gerçekten Davut Öztürk olup yurt dışına kaçmak mantıklı gelmeye başlamıştı.

"İlişkimizi gerçeğe dönüştürdük derken... Yoksa siz..." Ah, hayır! Ölümü öp, devam etme. Olamaz olamaz olamaz. Gözlerinde gördüğüm sabahtan beri aşinası olduğum hain parıltılar mı? Lütfen konuşmaya devam etme Ceylin. "Yani, anlayın işte. Birlikte mi oldunuz?" Rezalet...

Gerçeği söylesem ne olurdu ki? Şu anda gözüme hiç de korkunç gözükmüyordu. Alt tarafı millete yalan atmıştık. Amaan, ne olacak canım? Ah, kafamı kaldırır kaldırmaz sarhoş mavini gülmemek için dudaklarını birbirine gömmüş yüz ifadesiyle karşılaşmıştım ki şu andan itibaren o da pancar kırmızısı Derin'le bakışıyordu.

Mavi Huydur Bende -Ara Verildi.-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin