28. Bölüm

17.4K 1K 177
                                    

Beğendiğiniz paragrafların altına yorum düşerseniz çok sevinirim. Gecikmeli bir bölüm oldu. Kusura bakmayın. İyi okumalar. :)

"Ben, seninle vakit geçirmekten zevk alıyorum. Benimle vakit geçir istiyorum. Derin... Yaşadığım hiçbir anı sana anlatmak zorunda kalmasam, hepsini birlikte yaşasak olmaz mı?" On dokuz yaşındaymışım, babamın haberi yokmuş, sarhoş mavi kavgacı bir tipmiş... Peh! Hiçbiri umrumda değildi. Ben... Ben onu seviyordum, nasıl hayır diyebilirdim ki?

"Hayır." Lan! Nasıl hayır diyebilirdim derken ciddi değildim. İçimdeki benle dışımdaki benin birbirinden bağımsız takılacağı bir zaman mıydı şimdi? Terbiyesizler! Ah, hayır mı dedim? Hayır dedim resmen. Toparla Derin, toparla.

"Yani... Yani hayırlısı demek istedim." Ucu açık bir cevap oldu. Düzelt onu.

"Yani evet. Ben... Ben kabul ediyorum!" Kabul ediyordum... Çünkü bazen sadece seversin ve kabul edersin... Bazen sadece mavi seni etkisi altına alır, sense evet diyebilirsin. Onunla olan her şeye evet!        

Yüzündeki rahatlamayla birlikte dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldıktan sonra alaylı bir şekilde konuşmaya başladı. "Hangisini son kararın olarak kabul edeyim? Hayırı mı?" Dalga ha? Benimle dalga geçiyorsun öyle mi sarhoş mavi? O halde sen kaşındın! Tarih, test kitabındaki soruları cevap anahtarına bakarak işaretleyen çocuğun uyanık annesi tarafından cevap anahtarı kesilmiş bir test kitabına mahkum edilmesinden bu yana yaşanmış en büyük intikama şahit olacaktı.

Tam ağzımı açıp "Madem uyanıklık yapıp ben balkondayken evlenme teklifi yaptın, o halde yüzüğü de aşağıdan tak bakalım. Takamazan cevabımı hayır kabul edebilirsin." diyecektim ki rüzgarın etkisiyle yüzüme çarpıp yere düşen şey bütün dikkatimi dağıttı. Kafamı hafifçe yere eğip balkon zeminine baktığım halde onu göremiyordum. Ah, tabi ya, gözlük!

Zaten ortalık karanlıktı. Gözlüğü çıkarsam ne olurdu ki canım? Hem görüşümü engelliyordu hem de sarhoş mavi beni tanımıştı zaten. Evet evet, sorun olmazdı. Gözlüğü gözümden çıkartıp tekrar düşen şeye baktığımda panikten gözlerimi kocaman açmıştım.

Bu... Bu... Olamaz. Ah lanet olsun! Tam, kullandığım paketi karşılayacak kadar tl yükledikten sonra iletişim vergisinin kesilmesinin ve paketimin yenilenememesinin yaşadığım en kötü şey olduğunu düşünmeye başlamışken bu gördüğüm, resmen fikrimi değiştirmişti. Bu... Bu bir çekirdek çöpüydü. Lanet!

İzleniyorduk, izleniyorduk sarhoş mavi! Ah üst kat komşularımızın önümüzdeki bir yıl içerisinde gerçekleşecek olan bütün altın günlerinde dedikodu malzemesi olacaktık. Kadınlar, ağızları tıka basa kısır doluyken bizden bahsedeceklerdi. Sonra birkaç parça kısır ağızlarından fırlayıp ortadaki sehpaya düşecekti ama insanlar umursamayıp bizi konuşmaya devam edecekti. Efsaneleşecektik.

Ev sahibim, televizyon dizilerindeki "Eğer çok gezseydi kendi evine de uğrardı." teyzelerindendi. Yani, bu evlenme teklifini yayması sadece saniyelerini alırdı. Daha da kötüsü babamla bile konuşabilirdi. Ah, bu.. Bu gerçekten korkunç bir sondu ve bu sonu sadece bir kişi engelleyebilirdi... Halkın arasından çıkan bir Anadolu çocuğu... Yiğit, mert... Her zaman ezilenlerin yanında olan birisi... Sarhoş maviye göre biraz da sapık... O Davutmaan! Ama o da geçen gün emekli olmuştu işte. Gördünüz mü, iş yine bana kaldı.

Ne demişti sarhoş mavi? "Hangisini son kararın olarak kabul edeyim? Hayırı mı?"Cevap veriyorum... "Evet." Neye evet Derin? Neye evet? Evlenme teklifine mi evet dedin yoksa cevabın hayır olduğuna mı? Ne yani? Tekrar konuş Derin. Bu sefer cevabın daha net olsun. Bir yolunu bul, sıyrıl bu işten.

Mavi Huydur Bende -Ara Verildi.-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin