11. Bölüm

20.9K 1K 22
                                    

Ne demek burada kalıyorum? Kimden izin aldı? Hah. "Saçmalık. Burada kalamazsın. Git başka yerde yat." Söylediklerimin beklediği şeyler olduğunu, yüzündeki değişmeyen o ifadeden anlamıştım. Benimle bugün okulda enteresan bir şey olup olmadığını konuşuyormuş gibi sakindi. "Gidecek bir yerim yok." Sesi itiraz kabul etmiyorum diyordu açıkça. Ama bilin bakalım ben bunu takar mıyım? Gözlerimin önüne az önce gördüğüm fotoğraf gelince kendimi daha fazla tutamadım. "Partiye birlikte katıldığın kızın evine gitseydin. Emin ol, sana kucağını açtığı gibi evini de açardı." Sesim sinirliydi ama neden böyle olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sığınabileceğim tek liman, hakkımda 'boynuzlu' muhabbeti olması ihtimaline karşı sinirlendiğimi düşünmekti.

""Partideki kız mı? Sen nerden biliyorsun?" Sesi hafif şaşkındı. Onun sarsılmaz ifadelerini, 7.4 şiddetinde bir depremle sallamıştım. "Kaynakları olan tek kişi sen değilsin. Hem konuyu değiştirme. Evimden çıkmanı bekliyorum." Bu sefer bütün dikkatini tekrar televizyona çevirince tam televizyonun önüne geçtim, kollarımı göğsümün altında birleştirdim ve ayağımı ritmik bir şekilde yere vurmaya başladım. Resmen bütün vücut dilimi, ona "Evimden git!" mesajı vermek için önüne sermiştim ama onun bunu umursadığı yoktu.

"Madem beni misafirperver bir şekilde evine almıyorsun, o zaman sana iddiayı kaybettiğini söylemek zorundayım." Biz iddiaya falan girmemiştik ki! Girmiş miydik? "Ne iddiası?" Sesimdeki kararlılık yerini, ödevi yapmadığı için hocaya 'Ödev yoktu.' diyerek tutup tutmayacağını bilmediği bir yalan atan öğrencinin sesindeki gerilime bırakmıştı.

"Dediğini yapıp yapamadığını öğrenmek için partiye gelmiştim ama seni göremedim. Bu da demek oluyor ki iddiayı kazandım. Sana birini bulamayacağını söylemiştim. Şimdi ödül olarak burada kalacağım işte." Ama kazanmamıştı ki! Sadece bazı sebeplerden dolayı partnerimi ekmiştim! Benim bir partnerim vardı. "Üzgünüm ama iddiayı falan kazanmadın. Ben benimle partiye gelecek birini bulmuştum, sadece teknik sebeplerden dolayı gelemedim."

"Kanıtla." Kanıtla mı? Nasıl kanıtlayacaktım ki? Bu "Bana bu sandalyenin burada olmadığını kanıtlayın." gibi bir soruydu ve benim "Hangi sandalye?" gibi dahiyane bir cevabım yoktu. Ona regl olduğum için gidemediğimi söylemektense evimde istediği kadar kalabileceğini söylemeyi tercih ederdim. En iyisi bu konuyu kapatıp onu mat edebileceğim başka bir konu açmak gibi duruyordu. Ben de öyle yaptım.

"Bir daha başka bir kızla görülmeni istemiyorum." Ne? Ne dedim! Lanet olsun. Neden onu mat etmeyi planlarken kendimi zora sokuyordum ki? Eğer satrançta benim durumumu açıklayacak bir terim olsaydı o da kesinlikle 'Kendi taşınla kendi şahını mat etmek' olurdu. Gördünüz mü, birine ihtiyaç duymadan satranç oynayacak hale gelmiştim ve hepsi sarhoş mavi yüzündendi.

"Seni ilgilendirmez." Bunu dedikten sonra devam edecek gibi ağzını açtı ama konuşmadı. Yüzüne bir sırıtış yayıldı. Onu kıskandığımı falan düşünüyordu işte. Mavi gözleri bir hazine bulmuş gibi parlamıştı ve bu haliyle Dünya'yı aydınlatmak konusunda Güneş'le yarışırdı. Yada benim dünyamı... Düşünme Derin!

Ben hala ellerim göğsümün altında buluşmuş bir şekilde beklerken o da ayağa kalktı ve tam karşımda ellerini benim gibi göğsünün altında buluşturdu. Artık kesinlikle eğleniyordu. "Hem neden sorun olsun ki bu senin için?" Kıskandığımı sanmıştı işte. Onunla her zıtlaştığımda ben kaybediyordum ve her biri ayrı bir rezalet oluyordu benim için.

"Yani... Yani demek istediğim?" Bunlar klasik vakit kazanma cümleleriydi. Yada 'Rezil olmak üzereyim.' mesajı vermeye çalışıyordum, bilmiyorum. Son anda aklıma gelen fikirle vakit kazanma kısmını aşmayı başarmıştım. "Demek istiyorum ki, okulda herkes bizi sevgili sanıyor ve sen bütün okulun davetli olduğu bir partiye yanında bir yerden bitmeyle katılıyorsun. Madem ben başkalarına mesaj bile atamıyorum, o halde sen de beni küçük düşürecek şeyler yapamazsın."

Mavi Huydur Bende -Ara Verildi.-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin