15. Bölüm

23.1K 1.1K 70
                                    

Tanışalı ne kadar olmuştu, bir ay? Neredeyse evet. Bir aydır bana emir vermekten başka bir şey yapmıyordu. Beni utandırıyordu. Yine öyle yapmıştı. Benimle resmen alay ediyordu. Ama kafamdaki dört dikişin, benim onunla didişme performansımı düşüreceğine inanıyorsa ona şimdiden geçmiş olsun.

Kafamı şaşkınlıktan ağzı açık kalan Nesrin teyzeyle Haluk amcaya çevirdim. Madem sarhoş mavi oyun istiyordu, ben de Nejat Uygur gibi oyuncu olurdum.

"Evet. Neredeyse bir ay oluyor. Neden bu kadar şaşırdınız?" Ben açıklamayı Nesrin teyze yapar sanıyordum ama Haluk amca söze girdi. "Yani kızım, Kıvanç insanlardan çok hoşlanmaz. Daha önce bize birini kız arkadaşı olarak getirmedi de." Ortamı biraz yumuşatmak için kuracağı bir sonraki cümle elime harika bir malzeme vermişti. Artık sarhoş mavinin veresiye defterini kapatıp hesabını görme vaktiydi. "Hatta biz onunla bazen şakalaşıyorduk, şey diye..." Haluk amca tam gay diyecekti ki Kıvanç elini yumruk şekline getirip ağzına götürdü ve boğazını temizliyormuş gibi yaptı. Klasik 'Baba, ona bundan bahsetme.' mesajı. Ah, eğer benim öğrenmemi istemiyorduysa bir miktar geç kalmıştı. Ufacık bir miktar...

"Ahh, gay mı demek istiyorsunuz? Biz Kıvanç'la tanışmadan önce, kızlar da onun için gay diyordu. Ah, çok gülerdik. Onu hiçbir kızla ortalıkta göremezdik." Ceylin kahkahalarla gülmeye başlamıştı. Bir ara gülerken koltukta yan devrilince herkes ona döndü, ben de fırsattan istifade sarhoş maviye bakıyordum. Ee, bunun yanakları kızarmamıştı? Hain sarhoş mavi. Onu hiçbir kızla görmezdik derken aklıma onun partiye getirdiği kız gelmişti. İntikam almak istiyordum. En azından birazcık kızarmalıydı. Ama o hala istifini bozmadan oturuyordu. Sadece mavi gözlerinde bu konudan pek memnun olmadığını gösteren kıpırtılar görüyordum ki bu kadarı beni tatmin etmiyordu. Daha fazlasını alacaktım.

"Madem birlikteliğimizden yeni haberiniz oluyor, o halde siz bizim nasıl tanıştığımızı da bilmiyorsunuzdur." Haluk amca ve Nesrin teyze onaylarcasına kafa sallayınca yüzüme 'Sarhoş Mavi Hain Sırıtışı'nı yerleştirip anlatmaya başladım. "Bu arkadaş,..." elimle sarhoş maviyi gösterip "sarhoş bir şekilde otobüse bindi. Tıklım tıklım bir otobüsten bahsediyorum. Kapı ağzında duruyordu ve ben de onun önündeydim." dedim. Ben anlatmaya devam ederken ara sıra tepkisini ölçmek için Kıvanç'ın yüzüne bakıyordum. Bingo! Hikayenin sonunda ne olacağını bilmenin gerginliğinin ağır ağır vücuduna yayıldığını hissediyordum.

"Ben dışarıya bakıyordum ve sonra birden kafası omzuma düştü, uyumaya başladı. O kadar komikti ki..." O kadar dikkat dağıtıcıydı ki, benim için her zaman öyleydi... Ceylin elini karnına koyup krize girmiş gibi gülerken bir yandan da konuşmaya çalışıyordu. "Ay... Ay yeter... Ne olur dur. Ay gülmekten öleceğim şimdi." Kıvanç'a baktım. Daha duramazdım, yeni yeni eğleniyorduk. "Daha en heyecanlı yere gelmedik. Kıvanç otobüsten düştü. Böyle ağır çekimde aşağı doğru kayışını izledim resmen. Tam düşerken beni tutunca beraber düştük maalesef." Ben tam bunları söylerken, bütün konuşma boyunca sadece bir tebessümle beni izleyen Haluk amcadan da dişlerini gösteren bir kahkaha kazanmıştım.

Artık herkes gülüyordu. Gecenin üçünde resmen karnımıza kramp girene kadar gülüyorduk. Tanışmamızı anlatmaya ilk başladığımda sanki tanımadıkları birini anlatıyormuşum gibi davranıyorlardı. E tabi, Kıvanç'ın normal halini bilen biri için bu anlattıklarım, yüzyılda bir olan astronomik olaylar gibi yabancıydı.

Belki Kıvanç'ın arabasını nasıl çizdiğimi de anlatırdım. Ya da anlatamazdım. Çünkü koltuğun diğer yanı hareketlenmişti. Kıvanç gidiyordu. Ve işte şimdi de benim oturduğum taraf hareketlenmişti. Ben de gidiyordum demek ki? Bir dakika, ben mi gidiyordum? Kıvanç, bir yandan bileğimdeki eliyle beni yönlendirirken bir yandan da arkada kalanlara açıklama yapıyordu. "Tamam, bu kadar yeter. Gece gece iyi güldünüz. Derin yorgun. Yatacak. Siz de yatın hadi. İyi geceler."

Mavi Huydur Bende -Ara Verildi.-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin