Zoey: Hadi, yapabilirsin Five.
Ağzını açtı ama sesi çıkmıyordu sadece dudakları hareket ediyordu.
Zoey: Bir daha dene.
Diego yanımızdan geçerken Five'a konuştu.
Diego: Söyleyeceğin kelimeyi hayal et Five. Aklında harflerini canlandır.
Five kafasını sallayıp tekrar bana döndüğünde Diego Akademi'den çıkmıştı.
Five: K- K- K-
Five Hargreeves'in anlatımı
Kahretsin! Söyleyeceğim kelime sadece "kahve"ydi ama ben saatlerdir bunu söylemek için debeleniyordum. Pes edip kendimi koltuğa bıraktığımda Zoey elimi tuttu.
Zoey: Başaracaksın Five. Sana inanıyorum.
Yanıma oturup konuştu.
Zoey: Sesini çok özledim.
En çok da ona hiçbir şey söyleyememek canımı yakıyordu. Masanın üzerindeki defteri alıp yazdım.
"Konuşacağım. Senin için."
Dudaklarıma yaklaştığında ben de gözlerimi kapatıp ona yaklaştım.
Luther: Öhö öhö öhö. Biz geldik.
Bok vardı geldiniz.
Klaus: Nasıl gidiyor?
Zoey: Aynı.
Allison: Five, özür dilerim. Beni affedebilecek misin?
Evet Allison şuan affettim. Ayağa kalkıp ağır ağır merdivenlerden çıktım ve odama gittim.
Zoey Hargreeves'in anlatımı
Allison: Beni asla affetmeyecek.
Klaus: Bence de.
Allison: Klaus!
Luther: Aman Tanrım Allison! Five seni affetmiyor! Hemen oturup ağlamalısın!
Luther'a bazen ciddi ciddi acıyordum.
Zoey: Neden bu kadar kötüsün Luther. Five sana ne yaptı?
Luther: Babamı öldürdü, Akademi'nin bütün huzurunu kaçırdı, ve kardeşlerimi benden çalıyor.
Zoey: Şaka yapıyor olmalısın, kimi çaldı mesela? Hangi kardeşini?
Luther: Diego.
Güldüm.
Zoey: Ah, doğru ya. Five gelmeden Diego'yla birbirinize aşıktınız. Tamamen aklımdan çıkmış, benim hatam.
Luther: O gelmeden daha iyi anlaşıyorduk.
Zoey: Luther. O kadar burnu havadasın ki kendi yanlışlarını başkalarına yıkmaya çalışıyorsun. İnanılmazsın gerçekten.
Luther: Zoey! Benimle doğru düzgün konuş!
Zoey: Konuşmazsam ne olur?
Luther: Zoey dedim!
Allison: Luther yeter!
Üstüme yürümeye başladığında alayla güldüm.
Zoey: Gel bakalım Luther, hangimiz sağ çıkacak?
Bir anda Five merdivenlerden koşup aramıza girdi.
Five: O- o- o- on-
Luther: Çekil önümden Five, iki saat senin kekelemeni dinlemeyeceğim.
Luther sertçe Five'ı kenara ittiğinde yüzüne bir tokat attım.
Luther: Zoey!
Beni kollarımdan tuttuğunda gözlerinin içine baktım. Gözlerim kırmızıya dönüyordu.
Allison: Zoey yapma!
Onu umursamadan Luther'a bakmaya devam ettim Allison bir anda koşarak Five'ın yanına geçtiğinde konuştu.
Allison: Luther'ı bırak yoksa onu öldürürüm.
Gözüm yavaş yavaş normale dönüyordu. Five'ın yanına geçecekken Luther kolumu tuttu.
Luther: Bir daha sakın, benimle böyle konuşma.
Zoey: Olur gorilciğim, düşünürüm.
Güldüm ve Five'a döndüm. Gerçekten savunmasızdı ve bu öküz Luther onu sürekli burdan vuruyordu. Hepimiz koltuklara oturduğumuzda ortamda bir sessizlik oluşmuştu. Bense başımı Five'ın göğsüne yaslamış kalp atışlarını dinliyordum.
Klaus: Five.. Galiba gevezeliğini özledim kardeşim.
Five gülünce Klaus da ona gülmüştü. Bir anda kapının sertçe çalınmasıyla ayağa kalkıp kapıyı açtım. Vanya ve Harold karşımda duruyordu.
Vanya: Diğerleri nerede Zoey?
Zoey: İçerdeyiz, ne oldu?
Harold: Seni ilgilendirmez küçük.
Yanımdan geçip gittiklerinde ben de kapıyı kapatıp hemen salona gittim.
Vanya: Vedalaşmaya geldik çocuklar. Harold ve ben başka bir ile taşınıyoruz.
Five yerinde kıpırdandığında elindeki kâğıdı Vanya'ya uzattı.
"Bu adamla hiçbir yere gitme."
Vanya: Ne yazık ki Five. Senin fikirlerini uygulamayı çok önce bıraktım. Sadece vedalaşmaya geldim. Hoşçakalın.
Allison kalkıp şaşkınlıkla Vanya'ya sarıldığında Five hariç hepsi teker teker sarıldı.
Vanya: Sarılmayacak mısın Five?
Five kafasını iki yana salladığında Vanya bana doğru geldi. Tam kollarımı açmış sarılacakken Harold Vanya'yı tutup konuştu.
Harold: Bu kadar yeter. Uçağı kaçıracağız.
Vanya: Hoşçakal Zoey.
El sallayıp dışarı çıktılar.
.
.oy ve yorum yapmayı unutmayın.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖉𝖆𝖗𝖑𝖎𝖓𝖌 5&8
Fanfictionnot: hikaye yarim biraklidi, bunu bilerek oku lutfen "Gücün nedir cici kız, insanları sevgiye mi boğuyorsun?" "İnsanları tek bakışımla boğmayı tercih ediyorum. Deneyelim ister misin?" "Belki daha sonra."