Henry: Annem seni ona verdiğine çok pişman olmuş. Bana hep seni anlatırdı.. Sadece iki hafta onunla kalmana rağmen seni benden de çok sevdiğini düşünürdüm. Handler.. Annem onun elindeydi. Eğer onunla anlaşma yaparsam annemi bırakıp abimi bana getireceğini söyledi. Kabul ettim, başka şansım yoktu. Meğer... Meğer tek amacı seni bana öldürtmekmiş. Geçenlerde ağzından senin benim abim olmamla ilgili bir şey kaçırmıştı. O gün, Diego'nun bedeninde evinize geldiğim gün amacım seni sadece korkutmak ve vücudundan örnek almaktı, ama sen diğerlerini çağırsan ordan çıkamazdım. Bu yüzden seni bir süre baygın tutacak bir iksir hazırladım-bu arada kabuslar tamamen yanlış söylediğim bir kelime yüzündendi. Annemden de örnekleri alıp DNA testi yaptırdım. 3 gün önce sonuçlar elime ulaştı.
Dolu gözleriyle Five'a döndü.
Henry: Öldürmek için can attığın, ellerinde kanı olan birinin yıllardır aradığın abin olduğunu öğrenmek nasıl bir duygu, sana anlatamam. Ama çok pişmanım, gerçekten. Vücudunda bıraktığım her iz için senden ayrı ayrı özür dilerim abi.
Five onu gerçekten hissettiğim bir abi şefkatiyle kendine çektiğinde konuştu.
Five: Yani.. Sen diyorsun ki. Bir annem var, ve yaşıyor.
Henry kafasını salladı.
Five: Onu oradan kurtaralım. Hemen, şimdi.
Henry: Dinlen. En kısa zamanda seni ona götüreceğim.
Five: Şimdi gitmek istiyorum.
Zoey: Henry haklı, bugün dinlen.
Five: Şimdi gideceğim. Yerini biliyorsun, değil mi?
Henry: Biliyorum-
Anında Henry'nin kolunu tutup ışınlandığında Diego'yla öylece kalmıştık.
Diego: Biliyor musun? Gözlerinin içindeki mutluluğu gördüm..
-
Henry Martin'in anlatımı
Abime yeri tarif ettikten sonra anında oraya ışınlanmıştık.
Henry: Oh, bu mide bulandırıcı derecede hızlıydı. Annem bu otelde, ama Handler'ın korumaları 7/24 kapının önündedir.
Five: Kapılarla işimiz yok, Henry.
Güldüğümde kolumdan tutup bizi odanın içinde bir dolaba ışınladı. Dolap kapağının aralıklarından içerisi görünüyordu. Annem yatakta kitap okuyordu. Abimin vücudunun zangır zangır titremesi beni ciddi anlamda üzmüştü.
Five: S-sanırım kalbim atmıyor.
Şakasına elimi kalbinin üzerine koyduğumda o kadar hızlı atıyordu ki şuan yanımda düşüp kalsa şaşırmayacaktım.
Henry: Atıyor atıyor, gayet güzel atıyor.
Dişlerine kadar titriyordu ve yüzü bembeyazdı. Benden destek alarak ayakta duruyordu.
Henry: Sakin olur musun, yeni kavuştuğum abimin kollarımda ölmesini istemem. Hadi yanına gidelim.
Kapağı açmak için yeltendiğinde titreyen elleriyle kolumu tuttu.
Five: Ya beni istemeze.. Yapamayacağım, gidelim.
Işınlanmaya yeltendiğinde onu sarstım.
Henry: Saçmalama. Seni karşısında görünce mutluluktan havalara uçacak.
Five: B-bacaklarımı hissetmiyorum.
Gülerken onun koluna girdim ve yavaş yavaş dışarı çıktık. O duvarın çıkıntısında beklerken annemin karşısına geçtim.
Alexis: Henry! Seni çok özledim! Ne zaman geldin?
Yanına gidip ona sarıldığımda göz ucuyla abime baktım. Heyecandan mı, neden bilmiyorum ama ağlıyordu. Yerinde duramıyordu bile.
Henry: Anne bak, sana birini getirdim.
Abime elimle gelmesini söylediğimde bana baktı ve ağzıyla yapamayacağını söyledi. Anneme gülümsedim.
Henry: Biraz çekingen de..
Abimin yanına gittim ve onu kolundan tutup çekiştirdim.
Five: Henry. Ciddiyim, öleceğim.
Henry: Gel hadii.
Onu hızla çekerek annemin karşısına çıkardığımda bir süre birbirlerine baktılar abim sadece ağlıyordu, annem bu tanıdık yüzün kim olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.
Five: A-an-an-
Konuşamıyordu. Elimle omzunu sıkarak ona destek olmaya çalıştım.
Alexis: Oğlum!
Annem koşup abime sarıldığında abim ise donmuş gibi duruyordu. Saniyeler sonra anneme karşılık verdiğinde ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Five: Anne. S-sen- sen benim annemsin..
İkisi de ağlıyordu. Yatağa oturup onları izledim. Dakikalar sonra ayrıldıklarında abim sendeliyordu. Kalkıp yürümesine yardım ederek annemin karşısına oturttum.
Henry: Abim Five, annem Alexis.
Onları birbirlerine kısaca tanıştırdıktan sonra abim bana döndü.
Five: Gitmemiz lazım. Annemi de alıp burdan gidelim.
Annemin korkudan anında gözleri büyümüştü.
Alexis: Olmaz, bu manyaklar bizi bırakmaz! Kapıdan dışarıya adım atmama bile izin vermiyorlar!
Henry: Bizim kapılarla işimiz yok, anne.
Five'a göz kırptığımda kollarımızı tutup bizi eve ışınladı.
-
O gün, ilk defa kendimi amacıma ulaşmış hissetmiştim. Annemin bir tarafında abim, bir tarafında ben yatıyorduk. Annem yaşlıydı, hastaydı, erkenden uyumuştu. Abim o uyuduktan sonra kalktı ve kendine bir kahve yaptı. Bütün gece boyunca onun hıçkırıklarını dinlemiştim. Bir ara yatağın çaprazındaki koltukta uyuya kaldığını gördüğümde üzerine bir battaniye örttüm ve tekrar yattım.
Ben Henry Martin, abimi ve annemi asla bırakmayacağım.
YA NİYE YORUM YAPMIYONUZ ALOO
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖉𝖆𝖗𝖑𝖎𝖓𝖌 5&8
Fanfictionnot: hikaye yarim biraklidi, bunu bilerek oku lutfen "Gücün nedir cici kız, insanları sevgiye mi boğuyorsun?" "İnsanları tek bakışımla boğmayı tercih ediyorum. Deneyelim ister misin?" "Belki daha sonra."